AMAN HA DİKKAT!

Haydi;
Öğrenciler ders zili çaldı, herkes sınıfa!
Evet,
Bugün yeni öğretim yılının ilk günü.
Her ne kadar;
Anaokulu dediğimiz öğrenciler geçen hafta "uyum" için ders başı yaptılarsa da.
Bugün;
Yaklaşık 16 milyon öğrenci, 700 bin civarında öğretmen ve idarecisiyle "eğitime" merhaba diyor.
Yarıyıl,
Tatilini saymaz isek, öğrenciler önümüzdeki yılın 8 Haziranı'na kadar; "eğitim ve öğretim" görecek.
Yani soluksuz bir maratona başlıyorlar.
Haydi; Hayırlısı.
Herkese, "zihin açıklığı" diyerek, başarılar dileyelim.
Boşuna,
Söylenmiş tarihi bir söz değildir, "eğitimli nesil, aydınlık nesildir" diye!

* * *

Gelelim;
Bu yıl ki "eğitim'in" hali durumuna.
Bu yıl eğitim müfredatından tutun da.
Teknik,
Ve tabi ki yönetimsel anlamda birçok yenilikler icra edildi diyebiliriz.
Mesela,
Kara tahta yerine "akıllı" tahta uygulaması yaygınlaştırılacak.
Pilot,
Seçilen bölgelerde "tabletler" öğrencilere dağıtılacak.
Yani,
Eğitimde "elektronik" teknoloji kullanılarak, yeni bir kavram yaratılacak.
Her ne kadar;
Bir çok eğitimci karşı çıkmasına rağmen. Ve benim de, Kaygıyla baktığım "Tablet".
Bilgisayarlı eğitim özellikle, Öğrencilerde "ciddi manada" okuma alışkanlığını, "çökerteceğini söyleyebilirim".

* * *

Nitekim,
Akademisyenler ve bilimsel çalışmaların "aktarımıyla" bu eğitim sistemi zamanla "arıza" vermekte.
Eğer,
Ders kitapları bu hal-iyetle devam ederse!
Kitap, gazete, dergi, roman "alışkanlığı" diye bir, şey kalmayacağı gibi.
Her şey; "bilgisayar monitörüne" odaklı bir hal alır. Onun için; "salt eğitim ve öğretim" tabletle kalmamalı.
Defter-kalemi at, tabletle gel-git olmasın.
Yani, yararı kadar zararı da var. Ama, gelişme ve teknolojiyi öğrenme anlamında, önemli!
Bir diğer önemli gelişme de;
Artık "dersler" boş geçmeyecek. Öyle; öğretmen gelmedi, öğretmen yok "mazereti" bitti.
Eğitimcilerin de tepkisine, neden olan "yaz tatiliyle" alakalı da karar alındı; "artık üç ay tatil yok".
Okul tatile girdi; "öğretmen" serbest olmayacak.
Bir önemli nokta da; yeni Eğitim yılına "yeni bir bakanla" girilmesi.

* * *

Şuana kadar;
Müfredat ve yönetim anlayışıyla alakalı "yürütülen" birçok çalışma; pozitif anlamda destek görmekte.
Görünen o ki; "eski tas eski hamam misali" eğitimdeki, hantal yapı yönetimsel anlamda olmayacak.
Yenilikler ve yeni arayışlar; öncü hedef seçiminde.
Tabi bunlar yapılırken,
"Kaş yapalım derken göz çıkarmama" vecizesini de, akıl küpesi yapmalı.
Özellikle; öğretmen açığı "son" bulmalı.
Ki, 400 bin civarında "öğretmenin" öğretmenlik için sırada beklediği bir zamanda öğretmen açığı abesle iştigal olur.
Derslik deseniz.
Oda vahim düzeyde, yüksek.
Ki, Diyarbakır başta olmak üzere bölge illerinde bu daha bir vahim.
Eğer; Hala Diyarbakır kent merkezinde sınıf mevcudiyeti 50–60 öğrenci üzerinde okul varsa.
Eğer; Hala okul ve öğretmen olmadığı için; "ders" göremeyen öğrenciler bulunuyorsa.
Eğer; Hala yıllardır inşaat halinde olan "okullar ve derslikler" bulunuyorsa.
Ve ödenek yokluğuyla "alakalı", bitimleri yılan hikâyesine dönmüşse.
Sistem; ciddi manada sorgulanmalı.

* * *

Bu aksaklıklar ve sıkıntılar, salt tüketilen bu yıllara münhasır değil.
Ben kendimi bildim bileli, "eğitimde" öğretmen ve derslik açığı hep var olmuştur.
Buarada;
"Siyasal" iktidarların, zihniyet sorgulaması var.
Elbette ki; bunları ifade ederken mevcut siyasal iktidarı "yerme" düşüncemiz yok.
Hani deriz ya, yiğidi öldür ama hakkını ver.
Eğitim'de hayli "önemli mesafeler" alındı.
Ki, son 8 yılda Diyarbakır'ı ayrı bir kefede tutarsak, "derslik açığı" noktasında; önemli hamleler yapıldığına vakıfım.
Çünkü istatistikler var.

* * *

Ancak Diyarbakır, ne "hikmetse" aynı yoğunlukta, "derslik" açığını giderme performansı göstermemiştir.
Ta ki; iki-üç yıl öncesine kadar.
Aslında, Diyarbakır "eğitim" alanında, başlı başına "arıza" bir duruma sahip.
Tabi, nedenleri açısından "hayli" olumsuzluklar var.
Fahiş fiyatla "okul arsası" almak.
Bilahare alınan, arsaya okul yaptıramama.
Var olan okul arazilerinin, "farklı işlemlerle" elden çıkarma.
Yani; bilumum "akçeli" organizasyonlar, nedeniyle "gerçek manada" sorun çözümleyici aktivite ortaya konulmadı.
Müsebbipleri de; yerel idareciler kadar, onları himaye eden siyasilerdir.
Neyse!
Fazla detaya ve tekrar etmeye gerek yok.
Zaten; defalarca aktardık buradan "kimin neyi" hortumladığını.
Ancak, ne var ki "devletin çarkı" yapanın yanında kar bıraktığı için; "atı alan üsküdarı" geçti misali.

* * *

Evet,
Okullar cıvıl cıvıl olduğu kadar, sokak ve kentteki "öğrenci" trafiği de hareketlenecek.
Okul servisleri.
Okul saatindeki öğrenci dağılımı.
İşte, bu curcuna vari hale "aman ha aman" dikkatli olmamız gerekir.
Özellikle, sürücüler‚ ebeveynler ve çocuklar.
Çok ama çok dikkatli olmaları gerekir.
Aynı minvalde;
Trafikteki "yetkililer" ve kent idaresindekilerde, "üstlerine" düşen sorumluluk açısından dikkatli olmaları lazım.
Çünkü ülkemizde her yıl bin ve üzerinde çocuğun "trafik" kazalarına kurban gittiğini düşünürsek; "aman ha" demeliyiz.
Bakınız;
Bu konuda kısa adı KYTG olan.
Karayolu Trafik ve Yol Güvenliği Araştırma Derneği'nden dün bir mail aldım.
Yeni, Eğitim ve Öğretim yılının "mutlu, huzurlu ve acısız" geçmesi, için "trafikte" ne gibi önlemler alınması gerektiğini, söylüyor.
15 madde'de oluşturulan; "uyarıları" buraya aktarırken, aman ha dikkat diyorum.

* * *

*Servis araçlarımızda kapasitenin üstünde öğrenci taşınmasına izin verilmemesi, seyir sırasında emniyet kemerlerinin taktırılması,
*Okul taşıtlarının denetimi ile ilgili olarak Okul Aile birlikleri, trafik zabıtası meslek odaları ve okul idareleri ile işbirliğinin sağlanması,
*Okul taşıtının arkalarında bulunan dur lambasının öğrenciler inip binerken mutlaka sürücü tarafından yakılması,
*Dur lambasının yandığını gören tüm sürücülerinde arkadan durmaları gerektiği,
*Taşıt içindeki metal aksamların yumuşak malzeme ile kaplanması ve öğrencilerin kolay ulaşabileceği camların sabit olması, araç periyodik muayene ve bakımlarının ihmal edilmemesi,
*Okul servis sürücüsü ve taşıt içi personelin iletişim için mobil telefon bulundurulması, okul servis araçlarının yetersiz veya yetkili olmayan kişilere teslim edilmemesi,
* Öğrencilerin araç içinde ve dışında yapılacak tüm uyarılara uymaları, araç
Durmadan ayağa kalkmamaları,

* * *

*Araç sürücüsünün en az –E-sınıfı sürücü belgesine sahip olması ve Mesleki Yeterlilik Belgesi (SRC) ile Psiko Teknik muayeneden geçmiş olması aranmalıdır.
*Anne, baba ve velilerinde çocuklarını zamanında servis aracına bindirmeleri, aksi halde her çocuk için birer dakikalık gecikmeler birikerek on-onbeş dakikaya ulaşacak. Daralan vakit servis sürücüsünü yetiştirmek için hızlı araç kullanmaya zorlayarak kaza riskini katlayacağı unutulmamalıdır.
*Okul servis araçları bir yerden diğerine yetişmek amacıyla hız yapmamalı, trafik işaret ve işaretçilerine uymalı, yol ortasında, rampa başlarında veya sokak başlarında öğrenci indirip, güvenlikten uzak gönderme yoluna gidilmemeli,
*Kara Yollarını kullanan bütün araç sürücüleri de yaya ve okul geçitlerine yaklaşırken hızlarını azaltmalı,

* * *

*İlk geçiş hakkı yaya ve öğrencilere verilmeli, varsa geçit görevlisinin talimatına uyulmasının yasal bir gereklilik olduğu unutulmamalı,
*Okul servis sürücülerinin öğrencilere davranış ve sözlerinde bir anne-baba şefkati ile yaklaşması, temiz giyimli, tıraşlı olması gerekmektedir.
*Okul servis araçları sürücülerinin öğrencileri kapıdan alarak kapıya teslim etmeleri, yolların karşısında veya uzak yerlerden indirerek öğrenci güvenliğini tehlikeye atmaması,
*Konuşmalarda argo kelimeler kullanmaması, servis içinde sigara içmemesi, özellikle seyir halinde iken müzik kaseti çalınmaması,

* * *

Evet,
Öneriler ve uyarılar bunlar. Bizden, buraya alıp aktarmak.
Gerisi;
Araç sürücülerine, ebeveynler, öğrenciler ve tabi ki, idareciler.
Bir de, öğretmenlere "sorumluluk" düşüyor.
Eğer; herkes "kendi penceresinden" duruma hassasiyet gösterirse.
İnanıyorum ki, çok daha huzurlu bir yaşam ortamı yaratmış oluruz.
Denemekten ne çıkar.
Bir ayrıntıyı da aktarmak istiyorum;
Geçtiğimiz eğitim öğretim yılında da bir önerim olmuştu İl Emniyet Müdürlüğüne yönelik.
Sağolsunlar,
O zaman dikkate alınarak, "uygulamaya" sokulmuştu.
Öğrencilerin,
Okul bitimi esnasında, yani dağıldıkları saatlerde "okulların" bölgesinde, trafik ekipleri kouşlandırılsın.
Gerek,
Araç ve gerekse yaya "geçitleri" konusunda, uyarıcı ve caydırıcı olma babında, önemli.
Biz şimdiden;
Sayın Mustafa Sağlam'a mesajımızı iletiyoruz.
Hassasiyet göstereceğine de inanıyorum..
Tabi,
Bilahare "okul çevrelerindeki" tehlikeli unsurlarla alakalı, sohbetimiz olacak.
Uyuşturucu gibi hadiseler!
Şimdilik; "eğitim ve eğitimle" gelişen cadde ve sokaktaki trafiğe dikkat çektik.
Haydi,
Bir kez daha yeni ders yılınız kutlu ve başarılı olsun sevgili öğrenciler.