ANADOLU JET'İN NEDEN SEFERLERİ BUDANDI?

THY yetkilileri…

Anadolu JET sorumluları…

Hayırdır!

Diyarbakır’a bir kast-i durum mu söz konusu?

Neden…

Diyarbakır-Ankara…

Karşılıklı günlük seferlerde "budamaya" gittiniz…

5'ten 3'e indirdiniz…

Söyleyin bakalım; "gerekçeniz ne?"

***

İhtiyaç yok…

Yolcu potansiyeli düşük…

Kaldırılan; "saatlerdeki" uçuşlar fuzuli…

Bu gibi; gerekçeler inşa ediyorsanız…

Bilesiniz ki doğru değil…

Bilakis "ihtiyaç ve yoğunluğun" olduğu saatlerdir; "budadığınız" seferler…

Özellikle;

Diyarbakır'dan sabah 06.10 gidiş…

Ankara'dan gece saat 23.45'te ise dönüş…

***

Bu uçuş planı… Ve saati…

İş adamları için…

Bürokratlar için…

Kamu personeli için…

Hastası,

Öğrencisi,

Esnafı için tabiri caizse "hayati" öneme sahipti…

Çünkü "günü birlik" Ankara'daki işlerini tamamlayıp; "dönebiliyordu?"

***

Yani; "konaklamıyordu…"

Ayrı bir masraf söz konusu değildi…

Gerek ekonomik açıdan…

Gerek zaman açısından…

Gerekse işlerinin ivediliği açısından; "yüksek ihtiyaçtı…"

Ama şimdi; "her halükarda" bir gece konaklamak zorundadır…

Ayrıca bilet fiyatları da; "fahiş" noktaya tırmandı…

***

Uçuş hizmetleri…

Servisler…

Koltukların "sıklaştırılmış" hali…

İşkenceye dönen; "ara boşluklar…"

Yani "kalitesizliğe…"

Bölgeye sefer yapan uçakların "düşük profilli" hallerini…

Tüm bunları; "göz ardı" ederken…

Anadolu Jet'in dışındaki diğer firmalar…

Ki bir bardak suya da fahiş fiyat uygularken…

***

Velhasıl…

Tüm kalitesizlik…

Çifte standart uygulamalar vaki olmasına rağmen!

Uçaklar, yüzde 90 dolulukla seferlerini icra ederken…

Diyarbakır dâhil…

Doğu ve Güneydoğu için "cazibe merkezleri" projesi hayata geçirilmeye çalışılırken…

İş adamlarına…

Yatırımcıya…

Özel ve resmi "yatırımlar" adına, hamleler yapılırken…

Kültürel turizme ivme kazandırılmak istenilirken…

Sağlık turizmine…

Hele ki Kuzey Irak'taki "ticari" trafik var iken…

***

En önemlisi de…

Yoğun bir yolcu talebi bulunurken…

Ki üç günden bu yana "yoğun tepki ve eleştiriler" gelirken…

Anadolu JET'in "böylesi bir" arıza-i duruma geçmesi…

Uçak seferlerini düşürmesi…

Saatlerdeki "değişiklik…"

Her yönüyle "kast-i" bir durum içermektedir…

Bu da "hayırdır" sorusunu ikmale getiriyor…

***

Evet…

Siyasilerimize…

İlgili ve yetkili zevata…

Kentin STK temsilcilerine…

Kazanımlar elde iken; "kaybedilmesine" göz yumulmasın…

Uçak seferlerindeki "budamaya" dur denilsin…

Yeniden 3'ten 5'e çıkarılsın…

Biz de "müjdeli" haberi buradan verelim…

Haydi…

 

***

HODRİ MEYDANA; BİZDE VARIZ

Öyle ya…

Dicle Edaş'a dair bir "hodri meydan" çağrısı vardı…

Yenişehir…

Sur…

Ziraat Odası Başkanları…

Ki çiftçiler de…

Gasp var…

Hukuksuzluk var…

Sömürü var…

“Keyfi uygulama var” diyerek; "isyan bayrağı" açılmıştı…

***

Malum…

Dicle Edaş…

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının…

Çiftçilere ödediği "destekleme primlerine" bloke konulmuştu…

Arazilerinizi "elektrik" kullanarak suluyorsunuz…

Borcunuz var…

Buna dayanarak "paralara bloke" koyuyoruz…

***

Çiftçiler de…

Yaşla-kuru birlikte yakılıyor…

Elektrik kullanmayan…

Kendi imkânlarıyla…

Açılan kuyulardan…

Ve Sulama Birliklerine ait suyla "arazilerimizi" suluyoruz…

Ama Dicle Edaş…

Çiftçi Kayıt Sisteminde "sulu arazi" kimin varsa; "fatura çıkarmış, parasına el koymuş…"

4 bin çiftçi…

70 milyon lira civarında bir para…

***

Tabi…

Günlerdir karşılıklı; "beyanlar" var…

Bir o taraftan…

Bir bu taraftan…

Suçlamalar "havada" uçuşuyor…

Ama kimse; "samimi" davranmıyor..

Ya da bir araya gelip; "mevzuu" üzerine, çözüm üretilmiyor…

***

İşte bu noktada!

Çağrım olmuştu; Büyüktimur'la Gündem'e buyurun…

Kozlarınızı…

Neyiniz var, neyiniz yok…

Gelin "açık oturumda" konuşun, bu "mağduriyetler" silsilesi de son bulsun…

***

Şu ana kadar…

Dicle Edaş'ın dışındaki herkes…

Biz varız…

Her ortama…

Her platformda "konuşmaya, tartışmaya" hazırız…

Yeter ki; "karşımızda" muhatap bulabilelim…

Şimdi…

Bir kez daha buradan; "çağrımı" yeniliyorum…

Ve özellikle; Dicle Edaş yetkililerine "buyurun gelin" diyoruz.

Bekliyoruz…

***

ZİRAAT KETUMLAŞTI…

Eeee…

Mesleğin gerekliliğidir…

Hele ki fikr-i beyan içerisinde olmamız münasebetiyle…

Fikr-i takip önemli.

Tabi, okuyucular için de “Hadisenin akıbeti nedir?” diye…

Evet…

Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi…

Yazmıştık…

"Neler oluyor" diye?

Binlerce dönüm ekilebilir araziler "kime" ihale edildi?

Binlerce don ürünü "hangi kuşlar" tarafından dıkdıklandı?

Mazot…

Elektrik…

Traktör…

Masrafları kim hangi, hesaba fatura ettirdi?

Ve daha bir dizi soru…

Birileri cevap versin…

Henüz cevap veren yok…

Amma velâkin; "meseleye" dair iddialar ise çok…

İnanılmazın ötesinde…

Ki çiftlik gibi kullanılmış…

Hatırlatalım…

Ziraat neden hala "ketum!"

 

***

YAKIŞTI MI?

Kâbe’deki o kavga…

İsmailağa Cemaati'ne mensup…

Hele ki, aynı tarikatın iki kolunun üyeleri…

Taraflar…

Mukaddes bir mekânda…

Mukaddes bir ibadeti yerine getirirken…

Birbirlerine "kafa-göz" giriyorlar…

Kan revan içerisindeler…

En hafif ifadeyle; "yakıştı mı”?

Bir öngörüye sığar mı?

Ne diyelim?

Ayıbın da ötesinde bir ayıp…

***