ANAYASA İKMALİ KÜLTÜR İŞİDİR


Ne diyoruz… Mevcut "Anayasa" darbe Anayasası…

Ceberut… Ne çağa.. Ne yaşama… Ne de "insan temel hak ve özgürlüklerine" uygun…

Ne de, "insanı" kutsayandır…

İkmali de… Maddeleri de, "Devleti" kutsayan…

Bireyi.. Ve Milleti "devletin" hizmetkârı, kölesi gören…

Tekçi.. Vesayeti "tahakküm" ettirendir…

***

Hala da… 90 yıl önceki, zihniyetin savunucusu…

Peki… Bundan kurtulabilmek için, ne diyoruz?

Diyoruz ki.. Çağdaş.. Özgürlükçü, demokratik bir anayasa!…

Bireyi öne çıkaran.. Devleti, "milletin" hizmetkarı gören..

Dil.. Din.. Renk. Kimlik… Herkes "asli" unsur olarak, eşit..

Haklar ve halkların "temsiliyetini" benimseyen..

Herkesin ben bu Anayasa'da varım diyen; "Bir anayasa…"

***

İyi güzel de… Yıllar yılı, bunu ifade edip duruyoruz..

Her seçimin… Her politikanın icrasında "malzeme" olarak kullanıyoruz…

Ama, iş fiiliyata gelince.. Hadi yapalım, sonlandıralım denince; "bir kaçış" var…

Daha açık ifadeyle; hilebazlık söz konusu…

Bir kere… Daha demokrasiyi "içselleştirmiş" değiliz..

Böylesi bir "demokratik" kültüre ulaşmış değilim…

Ne olgunluk.. Ne siyasi uzlaşma, ne de "somut" hadiselere odaklanma, var?

Yok…

***

Özetle… Her şey bir kültür meselesi..

Çağdaşlık… Ve samimiyete odaklı, zemin "oluşturma" ahlakıdır..

O'nun için hep derim ki… Mevcut Anayasa'nın değişimi için de..

Demokratik bir Anayasa'ya ancak, "Demokrasiyi, içselleştirip, hayatın kültürel aktivitesinde" yaşatılırsa, mümkün olabilir..

Hele bir de… Parlamenter sisteme alternatif olarak konuşulan "Başkanlık" sistemi…

Eğer ki; bu sistem "daha ilerici ve demokratik" ise…

Çözüm üretici.. Ve tekçi anlayışı, hükmü değil, "kucaklayıcı, herkesi temsiliyete alan" bir yapıyı savunuyorsa…

***

Bunun da olabilmesi için…

O'nu… Hazırlayan, kaleme alan, maddelere bölen…

Kuvvetler ayrılığına "elbise" biçen… "Demokratik bir kültüre sahip" ve içselleştiren, bir zemini yaratma ahlakına sahip olması gerekir..

Kültürü olmayan.. Ahlakı bulunmayan… Uzlaşıyı, okumayan hiç bir zihin…

Biline ki… Ne demokratik olur, ne de "demokrasiyi" savunan…

Olsa olsa, dünün ceberut yapısından daha ceberut olur ki..

Maazallah…

 

ATANMIŞ VEKİLLER…

Öyle ya… AK Parti'nin 81 İl'den sadece; 3 ilinde "vekili" yoktu…

Şırnak.. Hakkari… Ve Tunceli..

Ama artık var… Bu illere "atanmış" vekilleri görevlendirildi…

***

Hakkari için;

Kocaeli Milletvekili Cemil yaman,

İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıç ve Belma Satır,

Şırnak için;

Konya Milletvekili Abdullah Ağralı,

İstanbul Milletvekili Nurettin Nebatı ve Ravza Kavakçı Kan,

Tunceli için;

Malatya Milletvekili Mustafa Şahir,

İstanbul Milletvekili Azmi Ekinci,

Çorum Milletvekili Lütfiye İlksen Ceritoğlu…

***

Evet… Bundan böyle, bu üç ilin "temsiliyeti" bu gönüllü atanmış vekillerde…

Her ne kadar… O bölgeden "seçilmemişlerse de"

Oy almış değillerse de.. Artık, temsiliyet aldıkları bu bölgelerin, "meseleleri" onlardan sorulacak…

Sosyal… Ekonomik.. Kültürel ve Siyasal tüm mevzuular… Onların, "fikri analizinden" geçecek..

Yerel istişarelerin, argümanıyla… Merkeze.. Ve Meclis çatısı altında, "çözüme" gidecek.

***

Doğrusu! Ak Parti'nin 24. İstişare toplantısından çıkan önemli sonuçlardan birinin bu olması…

Önem arz edici… Bu arada, çok sayıda vekilin de "gönüllü" olarak görev almak için de, çaba gösterdiği ifade ediliyor…

Velhasıl… Şırnak, Hakkari ve Tunceli "artık siyasal iktidar partisinde" benim de temsiliyetim var…

Ben de, "sorunlarımın" çözümü noktasında, iktidar ortağıyım diyebilecek..

Eee.. Demokrasiyi "içselleştirip, kültürleştiren de" böylesi zihin olsa gerek.

***

 

SAHTE ÖĞRETMEN!

 

Ne diyor… MEB Bakanı Nabi Avcı.. "Sahte öğretmenler" tespit ettik..

Şu an, 50-60 civarında..  Soruşturma derinleştirdik… Sayı artabilir…

Yani; pes mi demek gerekir.. Yoksa sistem için, "yuh mu?"

Veyahut… Devletin, sistemin, işleyişin "çivisi çıkmış" mı, demek lazım…

Her ne ise; "vay halimize"

***

Yani, sahte diploma… Sahte banknot, Sahte rakı, içti, hatta milli piyango… Ya da, gıda maddeleri…

Resmi kayıtlara girmeyen.. Ama ortalıkta cirit atan; "sahte savcı, hakim, polis, asker"

Hatta hekim dâhil…

Ama! Eğitim kurumlarında "ders" veren..

Öğrenim yapan… Devletten emekli olabilecek yaşa gelip maaş alan, "sahte öğretmenin" var olabilmesi…

Ne deriz hal-i vaziyette, gerisini siz düşünün. İş bu raddeye geldi...

***

Biliyorum… Diyeceksiniz ki, "Çakma Vekil"

Ya da "Bakan" var iken… Hatta, Vali makam işgal edip, Kaymakam görev alırken..

"Sahte öğretmen" yeni icat olmuşsa, ne olmuş yani?

 

BÜYÜKTİMUR'LA GÜNDEM

Mutat "canlı yayın" programımız bu akşam…

Saat 22.00'de; UZAY ve SÖZ Tv'de.

"Sur'a Ensar olalım…"

Sloganıyla başlatılan, yardım kampanyası…

Beri yandan; hendek, barikat, operasyonların "arkasında" kim var?

Asıl kurgulanan plan nedir?

Kim kimin, hangi gücün ve küresel oluşumların "değirmenine" nasıl su taşıyor?

İşte bu soru ve düşünce penceresinden; mevzuları tartışacağız.

Soru ve önerilerinizi bekliyorum.

İyi seyirler