ANLAMLI GÜNDEKİ MİSAFİR!….

Hiç kuşkusuz ki!…

Dini..

Ve milli "bayramlar" birlik ve bütünlüğümüzün sembolü…

Ne yazık!…

İnkâr ve asimilasyon; "yozlaştırma!"

Vahim derecede "yaratılan kamplaşma"..

Artık "bayramları" dahi, kutlanmaz/kutlanılmaz hale getirildi…

***

Farkında mısınız?

Bayram "coşkusu" yaşanılmıyor..

Sokaklarda coşku yok..

Kırılganlık…

Gerginlikler "içerisinde", geçiyor Bayramlar...

Diyeceksiniz ki!

Sorumlusu "ahali mi" yoksa yöneten mekanizmalar mı?

Elbette ki; "idari" gaflettir…

92 yıldır süre gelmektedir.

***

O'nun için hep derim!

Bizi biz yapan "değerleri" kaybettiğimiz sürece!…

Biz!

Bizi "felaketlerden, kavgadan, terörden, şiddetten, kan ve gözyaşından" arındıramayız!

İçine düştüğümüz bataktan da kurtulamayız.

Çırpındıkça daha bir batarız…

***

Bakınız!

İktidarlar "gelip-gider.."

İş, aş çıkmazı, aşılır..

Ekonomi bozulmuşsa düzeltilebilinir…

Halklar.. Haklar.. Hukuk… Adalet!

Ya da, devlet nizamı dahil..

Kısacası idari çark "kilitlenmiş" noktada olsa bile; o kilit açılabilinir..

***

Ama!

Değerlerimizi…

Parçalarsak..

Değersizleştirirsek…

Maneviyatımızı "kaybedersek" bilmeliyiz ki..

Ne kendimizi..

Ne toplumu..

Ne de devleti aliyeyi yeniden toparlamamız, toplamamız mümkün olmaz…

***

İşte bu noktada!…

Dünkü, Beştepe'teki manzara; gurur vericiydi.

Çünkü ilkez Cumhur, Cumhuriyet bayramını kutluyordu.

Devlet-i aliye…

Reisicumhur..

Cumhurla aynı seviyede, "milli bütünlüğü" savunuyordu.

Manevi değerle, kendini idame ediyordu…

***

Ne şampanya kadehleri.

Ne vals.. Ne de fraklar...

Ne de, Cumhur'u öteleyen, görmeyen devlet!..

Değişiyor..

Eee..

Ustadın ifadesiyle; "ahalisini bilmek, tanımaktır" devlet adamlılığı..

***

Bakınız...

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu!…

İki anlamlı…

Değerlerimizi üstün kılan günde; Diyarbakır'a teşrifini önemsediğim gibi taktir ediyorum!…

Hatırlarsak..

Kurban Bayramı'nı..

Diyarbakır "kırılgan" günleri yaşıyordu..

Sur ilçesindeki "işgaliye" durum..

Yasaklar.. Çatışmalar…

"Sinir ucları" açık bir zaman dilimiydi..

İşte o günde…

Başbakan Davutoğlu, arife günü Diyarbakır'a gelmişti..

***

Ulu Cami'de!..

Bizim de hazır bulunduğumuz ortamda; "sabah namazı" kıldı..

Ardından, Bayram Namazı!..

Ve cemaatle bayramlaştı!…

O gün şöyle demiştim!…

Milli değerler "toplumun" çimentosu, kırılmaların da şifasıdır…

***

Evet, Başbakan gün de, "seçim mitingi" için geliyor..

Ama!… Yine milli bir günde..

Anlamlı bir bayram gününde; "geliyor"…

Saat 14.00'te olacak?…

7 Haziran seçimlerini kana buluyan 5 Haziran günü, HDP'nin mitingine yönelik bombalı saldırının yapıldığı; yerde "miting" yapıyor..

İstasyon meydanı..

***

Tabi buarada..

AK Parti'de yoğun bir hareketlilik var..

Heyecan yüksek…

Başbakanı "layıkıyla" ağırlamak için…

Kentte heyecan var mı derseniz!…

O'nu bugün kü, mitinteki katılımda göreceğiz!…

Adaylar…

Teşkilatlar.. İl ve İlçe dahil…

İstasyon meydanında; bir ölçüde 1 Kasım'ın provası noktasında arz-i endem edecekler..

***

Heyecan..

Beklenti..

Açılışlar ve Başbakanın vereceği özel vaatler..

Çünkü..

Hükümetin Diyarbakır'a ayrıcalıklı olduğunu biliyorum!..

Ki bugüne kadar ki..

Sosyo-ekonomik, kültürel bazdaki "yatırımlar" tartışılmaz…

Davutoğlu!..

Öyle inanıyorum ki, farklı bir "rüzgar" estirecek…

***

Yoksa!…

Başbakan geldi..

AK Parti Lideri geldi; "hoş geldi" mitinginin çoşkusu bir günle munhasır kalır..

Ertesi gün!..

Yine bildik serüveni devam ettirirsek!…

Kaybeden; çok olur..

İşte bu resmin hakikatıyla!..

Başbakan'a "seçim için" geliyor olsa da, hoş geldiniz diyor..

Ve bugün; miting alanında olacağım..

Hem meslesi görev için..

Hem de, merakla Başbakan'dan beklediğim Diyarbakır'a özgü "özel vaadinin" olacağına dair..

Yani İstasyon meydanındayım..

Siz…

***

 

GÜÇLÜ BİR İKTİDAR!….

Seçimin son saatlerini yaşıyoruz…

72 saat kaldı..

Nefesler tutulu.

İç ve dıştaki tüm gözler sandığa odaklanmış vaziyette ..

Tabi ki, pusuda bekleyenler de yok değil..

Korkunç düzeyde..

Yani, tüm kesimlerin zihinleri 1 Kasım'a kilitli..

Tek merkezli değil, çok merkezli!..

***

Elbette ki!..

Cumhur'da "tarihsel" tercihini ortaya koyacak..

Kimi iktidar..

Kimi muhalafette "tutacağına" dair..

Ya siyasal istikrar.

Ya da istikrarsızlık..

Ama bu seçimde seçmen, 7 Haziran'dan çıkardığı ders-i ibretle "oy kullanacak?..

 

***

Öyle inanıyorum ki!…

Ki sokakta bu havayı soluyorum..

Bulunduğumuz mahalle de aynı…

Ortak akılla; gelişmeleri takip ve irdeliyor.

Özellikle…

7 Haziran sonrası!…

Ve Güneydoğu "endeksli" hadiselerin vucuda gelmesi..

***

Çünkü herkesin yaşanan ortamdan dolayı canı yandı..

Neler yaşadık, neler yaşamadık ki..

Şiddet ve terör azıya vurdu..

PKK.. DAEŞ.. DHKP-C..

Mafya örgütler..

Diğer yandan; çıkan alevi körükleyen "paralel devlet" yapılanmaları..

Gladyo.. Ergenekon.. Ve Cemaat!...

***

El birliğiyle, bloklaştılar.…

Çıkan siyasi istikrarsızlığı "kaosa" kilitlediler..

Ölüm.. Gözyaşı.. Kan ve kindarlık..

Ve parti "liderlerinin" birbirlerine karşı şuursuzca ortaya koyduğu hasımsızlık…

Uzlaşılmaz hal…

Ve toplumda yaratılmak istenilen vahim "kamplaşma"..

"Kör dövüş" misali!..

***

Hele ki!…

Ortadoğu'daki "koç başı" aktörler..

ABD..

Avrupa..

Rusya-İran-Suriye ittifakı..

Bölgedeki "örgütlü" yapıların bunlara dair biadı..

Türkiye'nin "yalnızlaşma" hali…

Namluların. canlı bombaların; Türkiye'nin siyasi istikrarına yöneltilmesi..

Demokratik "yapılanmasına" odaklandırılması..

***

Diyarbakır.. Suruç.. Ankara'daki son patlama..

Ölen yüzlerce insan...

Ki, Diyarbakır'da!..

Son iki gündür yürütülen seri operasyonlarda "yakalanan" canlı bombalar..

Eğer ki bunlar etkisizleştirilmeseydi!…

Kaçınılmaz; vahim "vahşetler" yaşıtılırdı.

1 Kasım'a dair; "çok kan" akıtalacaktı..

Toplumsal "infial" yarıtılmış olacaktı..

***

Pek tabi ki..

Diyarbakır polisinin "başarılı" çalışması..

Hücresel "kimlikle" üreyen, yapıyı "çökertmesi"..

Yaşanabilecek çok faciayı "önlemiş" oldu..

Nitekim!…

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı açıklama yaptı..

Ankara'daki "vahşete" dair..

Deniliyor ki..

Dijital materyallerden edinilen verilere göre Ankara Garı önündeki terör saldırısının amaçlarından birinin "Yaklaşan seçimleri sabote ederek siyasi istikrarı bozmak ve seçim sonucunda çıkacak siyasi tablodan herhangi bir şekilde hükümet kurulmasını zorlaştırmak" imiş!..

 

***

Yani özetle!..

1 kasım Genel Seçimlerini "ertelemek!!!

Sonuç itibariyle!…

7 Haziran'da, kaçırılan "kantarın topuzu!.."

Ülkeye ve millete "nasıl ağır bir faturaya" mal olduğu gerçeği ortaya yerde!…

Seçmen…

Cumhur işte bu gelişmelerin perpektifinde çok ama çok "sürprizlere" hazır…

***

Öyle inanıyorum ki...

Her ne kadar, Anketler..

Partilerin kehanetleri "belli bir" tabloyu ortaya koyuyorsa da..

Algı "kaolisyonlu" bir sonuçun çıkacağına dair geliştiriliyorsa da…

Sandık 2 Kasım sabahı farklı; konuşacak diyenlerdenim…

Ve tekli "bir iktidar" istiyorum.

Ki en güçlü aday; AK Parti!..

***

Çünkü Seçmen'de!..

Bizler de gördük..

13 yıllık; "tek başına" iktidarın getirdiği "reformist" değişimi…

Ve özellikle; 90'lı yıllardaki "koalisyonlu" siyasal iktitarların "iktidarsızlığının" yarattığı tahribatı da hatırlayarak..

Yine 7 Haziran'dan bugüne geçen zamanı da zihin "mekanizmamızdan geçirdiğimiz de!"

***

Türkiye'nin dokusu!…

Demokratikleşmedeki seyri..

Toplumsal mutabakattın DNA'sı…

Cumhuriyet tarihinden bugüne, gelinen asırlık zaman dilimindeki "siyasal yönetimi"de görerek…

Koalisyonlu!..

Çok partili "iktidar" oluşumu; "hayırlar" üretmiyor..

Hep istikrarsızlık, küfür ve günah var..

***

Dediğim o ki!…

AK Partiye,

Erdoğan'a yönelik "oluşturulan" blok…

Emanet oylar..

Sandıkta, duyguya değil, akla dayalı tencih ortaya koyacak..

"İstikrarlı bir iktidar.."

Yani, barıştan yana, siyasi çekişme savaşından yana değil…

***

Nitekim, seçmen yoruldum diyor..

Hem siyasi kavganızdan..

Hem kutuplaştırma, ihanetliğinizden..

İkide bir de; sandığa "koşuşturmaktan da bıktım…

Yeter artık!…

Akillerimiz boşuna söylenmiyor..

1 Kasım!…

Bölenlerle, bütünleştirenlere odaklı "tercih" tespiti olacak.