AVRUPA "HAYIR" DİYORSA BU, HAYRA ALAMETTİR!….
Avrupa için!
Hep demişimdir…
"İkiyüzlü", iğrenç bir ruha sahiptir…
Canavardır…
Haindir…
Kalleşlikleriyle; "ikmal" olmuş, cobra yılandır…
İslam ülkelerine…
Hele ki, Türkiye'ye "hiç de" salih değillerdir…
Aşağılıklar…
Ki tarihsel tescille; sömürgecidirler…
***
Yıllar yılıdır…
Avrupalılaşma adına…
Dövünüp duruyoruz; AB'li olalım diye…
Ama!
60 yıl geçti…
Gelinen aşama itibariyle alınan mesafeye bakın…
"Bir arpa boyu" kadar içeri alınma oldu mu?
Ya da; "halis" niyet icra edildi mi?
Nerdeee?
Zerre-i miskal, olmadı….
***
Bilakis..
Geliştirilen ne oldu?
Türkiye'ye "nasıl sömürebiliri mi" dayattılar?…
Sorgusuz-sualsiz…
İstedikleri…
Büyüme…
Gelişme…
Konuşma…
Hep itaatkâr ol…
Hep emre itaat ve uygula komutası içerisinde; tutulduk…
***
İç siyasetin de…
Dış politikan da…
Ekonomin de,
Sosyal, kültürel hayat koşulların da…
İçteki "siyasi" akımların dâhil olmak üzere…
Tamamen kumanda bendedir…
Sen seyret...
Sakın ha; sorma, soruşturma, kurcalama!
Hep biat et…
Biz senin nam-ı hesabına düşünürüz; karar veririz...
***
Peki.. Ettik mi ettik..
Uyum yasaları… Uygulama politikaları…
Anlaşmalar…
Sözleşmeler…
Gümrük birliği dâhil olmak üzere…
Onlarca imza…
Yüzlerce şartlar, dayatıldı…
Hepsi de yeri ve zamanında; yerine getirildi…
***
Sonuç; hep sen ver… Vereceksin…
İyi de siz, “bizden şimdilik yok…
Sonra… Henüz koşullar oluşmuş değil…
Bekleyin…” dediniz…
Kandık…
Kandırıldık…
Ötelendik, ötekileştirildik…
Ama hakikati görmedik; göremedik görme gayretinde bulunmadık…
***
Dilimizi de…
Dinimizi de…
Kültürümüzü de…
Bin yıllık "tarihsel" bağlarımızı da…
Ahlakımızı da…
Örf, adet, gelenek ve göreneklerimizi de…
Ne yazık ki…
Avrupalılaşma "adına", heba ettik…
Erozyona uğratarak; "bilinmez ve yaşamaz" hale geldik…
***
Yani… Sarı inek hikâyesi gibi!
Hep ama hep, veren itaetkar olan; biz olduk…
Avrupa…
Kendisine has modern çağ diyerek…
Sömüren…
Sümük gibi emen…
Emdiği gibi; "boyunduruk" altında tutan oldu…
***
Ne yazık ki!… Kimse…
Hele ki iktidarlar..
Hükümetler.. Liderler…
Şu soruyu sorma cesaretinde bulunmadı…
Ya da sorgulama yapmadı…
Tarihe bakın…
Aba ecdadın, verdiği mücadeleyi görün…
Daha yüz yıl önce…
Bu topraklar "hangi haçlı güçlerin" işgali altındaydı…
***
Türkiye! Anadolu insanı…
Türk'ü, Kürdü, Lazı, Çerkezi…
Sünnisi, Alevisi…
Dil, din mezhep gözetilmeksizin…
Omuz omuza…
Sırt sırta vererek…
Kimi, kimleri "bu vatandan" söküp denize döktü?
***
Osmanlı'yı çökerten!
İmparatorluğu…
Bir avuç toprağa sıkıştıran…
Türkiye'nin "bağımsızlığını" bile; içine sindirmeyen!
Sevr'de…
Lozan'da…
Neyi dayattı…
Sahada kazanılanı, masada nasıl peşkeş aldığı!
***
Ki onların nam-ı hesabına kalanlar…
Artıklaşanlar…
Devleti de…
Ülkenin örfi idaresini de…
Askeri de…
Yargıyı da…
Bürokrasiyi de; "kendi emir komutasına" göre kurguladılar…
***
Her daim…
İç karışıklığı, dayatan…
10 yılda bir; "darbeleri" ikmale getirten…
Ve hepsini de…
Taraflar açısından; "özgürlüğünüz" denilen…
Onları çatıştıran…
Ama sonra; "kurtarıcılık" vasfını, libasını giydirip "kan döktürenleri" öne çıkaranlar…
***
Velhasıl kelam…
Tüm bunlar, açık ve aleni yaşanırken…
Ne yazık ki…
Ne tarihten ders-i ibret alınabilindi?
Ne de, "ata düşmanından" dost olunmayacağı hakikatının farkına varıldı?
Hep kafalar kuma gömüldü…
Düşmandan, dostluk, medet umulur olundu?
***
Gelinen aşama itibariyle…
Onlar için…
Onların piyonları için…
İçimizdeki, "uşakları" için…
Onların nam-ı hesabına; "varlık" gösterenler için...
Vaziyet..
Artık; "eski tas, eski ham değil..."
***
Bilakis…
Maskelerini düşüren…
Gerçekleri yüzlerine söyleyen…
Dost değil, faşist, sömürgeci, "kan emen" vampirler "kulübü" olduklarını ifşa eden.
Rezü rüsva eden…
Ata düşmanın, torun ve evlat "dostu" olmayacağını ayan-beyan ifade edin…
En açık beyanla; "artık bizi koyun sürüsü gibi güdemeyeceksiniz" diyen bir anlayış var...
***
İslamiyet’i savunan…
Ümmet olmayı benimseyen…
Ortadoğu…
İslam ülkeleri; "yekvücut" olmasını isteyen…
Bölünmeyi değil…
Daha bir bütünleşmeyi, niyetlenen…
Zalimin, zulümkarın yanında değil…
Mazlumun, garibin, biçarenin, muhacirin yanında olan!
***
Yani!
İnsanı, "Yaradandan" dolayı seven anlayışın…
Fikrin…
Düşüncenin…
Siyasal akımın hızla geliştiği; "kazanımlar" sağladığı bir Türkiye var artık…
Ve karşılarında; "dimdik" ayakta, durmakta…
Direniyor…
***
En aşağılık yüzlerini…
En haince organizasyonlarını…
Şeytanı planlarını…
Enva-i kılıklı, "çukur" düşüncesinin elemanlarını…
Yani bukalemun ruhunu…
Hal ve halvetini; "gören…"
Terörün de…
Teröristlerin de…
Terörizmin de, "ağa babalarının" kendileri olduğunu bilen ve deşifre eden; bir Türkiye karşılarında var…
***
Bu değişimin…
Bu yeni Türkiye'nin mimarı olarak…
AK Parti'yi…
Recep Tayyip Erdoğan'ı gördükleri için…
"Hazımsızlıkları…"
"İstemezükleri" bundandır…
Çünkü Türkiye istedikleri Türkiye değil artık…
Güçlü…
Keskin…
Demokratik bir "birlikteliğin" oluşmasını istemiyorlar…
***
Ondan değil midir; seri operasyonlara giriştiler?
E-muhtıradan…
Ak parti'nin kapatılma davasına…
Gezi olayları…
17-25 Aralık operasyonu…
7-8 Ekim olayları…
Çukur ve barikat terörü…
Son olarak; başarısızlıkla sonuçlanan 15 Temmuz darbe girişimi…
Hepsinin kozmik odası; Avrupa!
***
Şimdi!…
Türkiye yönetimsel olarak eksen değiştirmek istiyor…
Parlamenter sistemden, Partili Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş…
Güçün…
Milli irade gücünün "tek merkezde" toplanması…
Ne çift başlılık…
Ne de, "hükümet" kaosu…
İşte böylesi bir "referandum" sürecine girilirken, yaşadıklarımıza bakalım…
***
Düşman…
Pusudaki kurtlar…
Şer ve şerri körükleyenler yine aynı kesim..
Cenah yine; Avrupa…
Düne kadar; içteki argümanları kullanıyorlardı…
Dışarıda değil, içerde 'işi bitirmeye" çalışıyorlardı..
Vesayetçi kurumları…
Terörü…
Ve teröristleri "harekete" geçiriyorlardı?
***
Görünen o ki…
İçtekiler "artık" iş göremez hale gelmiş…
FETÖ'sü de…
DAEŞ'i de…
DHKP-C'si de…
TIKKO'su da…
PKK'sı da…
Yani illegal tüm örgütler, "artık" onlar adına randıman vermiyor…
***
İstediklerine…
Emellerine…
Kavuşmada; "yetersiz" kaldıkları için…
Dikkat edin…
Şimdi, artık aleni bir şekilde "yüzlerini" göstermeye başladılar…
AK Parti iktidarına…
Erdoğan'a…
Karşı refleks geliştiriyorlarsa da; Büyük Türkiye'ye karşıdırlar…
***
Referandum'a dair...
"Hayır" çıkması için; enva-i plana imza atıyorlar…
Hayırcılara "gel gel" diyorlar…
Evet'e karşı da; "kimse gelmesin" diyor…
Yine envai "organizasyonu" icra ediyorlar…
Erdoğan'ı konuşturtmamaları…
Bozdağ’a salon vermemeleri…
Tüfekçi için, "salon aramaları" yaptırmaları "boşuna" bir faaliyet değil…
***
Birileri bu sömürgeci Avrupa için..
Artık..
Diplomasiden,
Teamüllerden,
Uluslararası hukuktan,
Ekonomik ve sosyal ilişkilerden "dem vurmasın…"
Çünkü "bunların" umurunda değil zaten takındıkları, uyguladıkları da yok…
"Menfaate" göre…
***
Sonuç itibariyle…
Eğer ki,
Değişen Türkiye'nin "önünü" kesmek için..
"Evet"lerin, önünü kesmek için…
Milli iradenin "tek merkezde" toplanmaması için…
Milli değerlerin..
Milli İnancın hâkimiyet kazanmaması için…
İş; Avrupa'nın "hayır" demesine gelmişse…
Bu demektir ki..
Çok ama çok "iyi bir" evredeyiz…
İstikamet "doğru" bir istikamettir…
Az kaldı…
Milli iradenin; 16 Nisan'daki "hükmüne…"
Sonuç ne olursa olsun!
İnancım ve beklentim odur ki…
Millet;
"Bu kan emici sümükleri" yakamızdan sökecektir…
Alaşağı edecektir…
Ve "kendi çukurlarına" gömecektir…
Güzel bir hafta dileğiyle…