BALIKÇI'DA OLTAYA TAKILAN!

Doğrusu, mevzuya nokta koymuştum!.. Yeterince, hatta aşırı bir hasb-i hal oldu, şu Ekrem İmamoğlu ile Büyükelçi'nin "akşam yemeği" muhabbeti!.. Tabi odaklanılan nokta, İstanbul'un yaşadığı "kar esaretiyle" alakalıydı.. Ancak, CHP'nin ruhundaki altı oku, oltaya takılan oklar noktasında, balıkçıdaki meselenin gözden kaçan ayrıntısına bakmak istiyorum! Şöyle ki;

***

BİR.. Ekrem bey'in ister malikanesi olsun, ister Belediye'deki "makam" yeri olsun.. Mesafe noktasında, Rumeli Kavşağı'na, en basit ifadeyle 1.5 saatte ancak ulaşılabilir.. Hele ki, mevzubahis olan "İstanbul'u teslim alan kar yağışını" hesaba katarsanız, bunun en az üç misli zaman lazım!.. Büyükelçi için, sormuyorum!.. Zaten, onun da makam aracının önüne grayder, kepçe yol açıp, eskortluk yapan olmuştur..

***

Demek ki, "balık-rakı keyfi, veda yemeği kaçamağı süresi bir saat değilmiş!!?"..

***

İKİ… Bay Büyükelçi de, "bula bula kar yağacak gününü mü buldu" demeyeceğim!.? Bu işler önceden kurgulanıp, randevulaşıldığı için, mülahazası anlamsız.. Ama velakin, İngiliz kültürünü almış bir Büyükelçi, "hassasiyet" sahibi olması gerekmez mi?!.. Kar'ı, İstanbul'u "teslim" hali, 20 milyon insanın "İmdat Başkan" diye çığlık attığı gece düşünmez mi!?.. Başkan "ben sizi bu akşam meşgul etmek istemiyorum.. Yemeği iptal edelim. Şuan işiniz başınızdan aşkın" demesi gerekmez mi?!..

***

Demek ki; "İşin önemi, İstanbul'un peru-perışanlığa düşmesini göze alacak kadar, yüksek!!.."

***

ÜÇ… Hadi diyelim ki, Büyükelçi'de "nezaket ve hassasiyet yok!.." O akıl edip, misafir olacağı "ev sahibinin meşguliyetini" idrak etmedi..Peki, Ekrem bey, emiri olduğu şehrin insanlarının  "çaresiz ve peruperişan" olduğu bir gecede, kendisinin "hizmetkar" olarak işin başında olması gerektiği, hakikatiyle.. Büyükelçi'ye saygı hürmetiyle "akşamki yemeği iptal etsek. Malum kar yağışı var, yollar kapalı, binlerce insanımız, yüzlerce araç yolda mahsur kalmış. Makamımda ve görevimin başında olmam gerekir" demesi gerekmez mi!?..

***

Demek ki, Ekrem bey'in İstanbul Büyükşehir Belediyesi ya da İstanbullularla alakalı bir derdi, düşüncesi yok!?..

***

DÖRT… Sunulan hiçbir gerekçe, "hadisenin özü" noktasında, anlam içermiyor.. Yok Balıkçı'daki rezervasyon bir ay önce yapılmış.. Bir yıl önce de olsa.. Büyükelçi "veda edecekmiş de" ondan!.. Türkiye'den ayrılacağı gün o geceymiş sanki, hala Türkiye'de!.. Ankara'dan, kalkıp İstanbul'a gelmiş.. Sanırsınız ki, Londra'dan gelmiş!..

***

Demek ki; "Balıkçıdaki hesap veda yemeği değil, strateji belirleme yemeği?"

***

BEŞ… Çünkü, Büyükelçi Ekrem bey'le eşli yemekte "Balık-Rakı" keyfiyetiyle, "gizemli" sohbetin muhtevasına odaklanırken, peki Konsolos ne yapıyor?.. Ne hikmetse, o da bir başka "mekanda" derinliği yüksek bir yemek istişaresinde!… Tabi Konsolos'un yemeği, Büyükelçi'ye oranla paralellik arz etse de; katılım daha bir yüksek sayıda!..

***

Demek ki; "karlı gecede, İstanbul'da İngiliz aklı çok yüksek bir üst trafikteymiş!.."

***

ALTI.. Ki bu oltaya takılan 6'ncı ok diyelim.. Malum, CHP'nin de altı oku var ya!.. Peki, Parti ne diyor?… Tek bir söz yok… Eee, bir kez daha İstanbul'a yakıştıran bir Parti Merkezi, ne diyebilir ki?.. Sahi ya; "şu yemekle alakalı" sazan balığı misali "yalandır yalan" oltasına gelenlere ne diyeceksiniz!.. Onların ki, sorgusuz, sualsiz bir biatkârlık!..

***

Demem o ki; "Oltaya takılan altı okun ruhunda, zerre-i miskal bu milletin, bu devletin ve bu ülkenin, sağlığı, huzuru, güveni, istikrarı, istikbali ve istiklali" yok!…

***

CEVAP ARANAN SORU?..

Yolların karla kapandığı bir günde İmamoğlu’na İngiliz Büyükelçi ile görüşmeyi iptal ettirmeyen o önemli "konuşulan, tartışılan, kurgulanan plan ve stratejinin muhtevası" neydi?…

***

Nokta..

***

DEMOKRASİ'NİN YOLU!…

Kemal Bey demiş ki…

"Demokrasi'nin yolu Diyarbakır'dan geçer…"

Bu söz, anlam ve önem noktasında ağır ve kıymetli.. Değer ölçüsü de, tartışılmaz..

Ama velakin, siyasilerin, parti liderlerinin "oy devşirme" adına kullandıkları "kavramları" anlamsızlaştırdılar..

İçlerini boşalttı…

Onun için de; bu minvaldeki beyanlar ve sözler  artık "bayat, anlamını kaybetmiş, hissiyat içermeyen, cazibesi" olmayan sözler olarak kabul görür!…

Yani bir karşılık yok!…

***

90'lı yıllarda ne demişti Mesut Yılmaz!.. "AB'nin yolu Diyarbakır'dan geçer.." Bilahare bir başka lider; "Kürt realitesini tanıyorum" demişti.. "Kürt sorunu benim sorunum" diyen de çıktı..

Her ne kadar, o dönemlerde bu "kavramlar" kısm-i de olsa, "içleri dolu", anlam ve önem noktasında, cazibesi, albenisi, karşılığı, insanlarda bir duygu fırtınası yaratmıyor değildi?..

***

Ama gel gör ki, "samanın altından çok su" taşınıp gitti!.. Değişim ve dönüşümler oldu!.. Kürt kimliği noktasında ciddi merhaleler alındı.. Gelinen aşama itibariyle; "yolun geçtiğinden daha çok", neler inşa edilebileceğine, zihinlerin ve samimiyetin odaklanması lazım!…

***

İşte bu noktada, Kemal Bey'in Diyarbakır'dan daha çok bölgenin sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel yönde, somut, elle tutulur, gözle görülür, yaşanılır kılan "neler yapabileceğini" ortaya koyması gerekir!.. Ne demişti; Kürt sorununun çözümüne ilişkin!.. Söyledi, ama rafa kalktı.. Yani, hamaset!, hamaset yine hamaset...

***

Mevzu; "rakı balık keyfi" sabahı unut gitsin, akşam ne yapıp, söylediğimizden öteye bir anlam teşkil etmiyor!!!…

***

SEÇİME GİDERKEN!

BİR... Seçim barajı yüzde 7’ye düşürülüyor.

***

İKİ... Seçimlere katılmak için Meclis’te grubun olması zorunluluğu kaldırılıyor.

ÜÇ.. Dar ya da daraltılmış bölge gündemde değil, seçimlerde nispi temsil sistemi devam edecek gibi!.

***

Peki seçim barajının yüzde 7’ye çekilmesi nasıl bir bir güzgar estirir..

Doğrusu, ittifaklar açısından kritik…

Küçük partilerin buluşur olabilmesi..

HDP’nin oluşturacağı üçüncü ittifak..

Baraj sorunu yaşamayan İYİ Parti…

Görünen o ki, "Millet ittifakı" çok yönlü ittifakların oluşmasıyla "mazide" kalabilir…

***

AK PARTİ'NİN OYLARI ARTIYOR

Metropoll Araştırma'nın kurucusu Prof. Dr. Özer Sencar, Ocak 2022 Türkiye’nin Nabzı Ocak Ayı Araştırması’nda partilerin oy desteklerini açıkladı. Sencar, Aralık ayına göre AK Parti'nin yaklaşık yüzde 2 oranında oyunu artırdığına dikkati çekti.

Sencar, 8-12 Ocak 2022 tarihleri arasında toplam 1508 kişi ile gerçekleştirilen anketin sonuçlarını sosyal medya hesabından paylaştı.

Buna göre; “Bu pazar bir milletvekili seçimi olsa hangi partiye oy verirsiniz?” sorusuna kararsızların oyları dağıtılmadan;

AK Parti yüzde 26,3;

CHP yüzde 22;

İYİ Parti yüzde 10,3;

HDP yüzde 9;

MHP yüzde 4,5;

Diğer partiler yüzde 5,3 oranında oy alıyor.

KARARSIZLAR DAĞITILINCA

Kararsızların oranı yüzde 10,4, protesto oy oranı yüzde 9,1, cevap vermeyenlerin oranı ise yüzde 3,1 olarak ölçüldü.

MHP BARAJ ALTINDA

Kararsızların oyları dağıtıldıktan sonra;

AK Parti'nin oy oranı yüzde 34’e;

CHP’nin 28,4’e;

İYİ Parti’nin yüzde 13,3’e;

HDP’nin yüzde 11,6’ya;

MHP’nin yüzde 5,9’a;

***

Metropoll, kararsız veya cevapsız seçmene “Mevcut partiler arasından birini tercih etmek zorunda kalsanız hangisini tercih ederdiniz?” diye sordu.

Bu oranlarla birlikte, kararsızlar dağıtılınca, partilerin oy oranları şöyle:

AK Parti: Yüzde 35,1

CHP: Yüzde: 28,2

İYİ Parti: Yüzde 13

HDP: Yüzde 11,1

MHP: Yüzde 5,8

 ***

GÜNÜN SÖZÜ

Eyy şehri emirler bilesiniz ki, kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz…