Bari acılarını bir nebze dindirin!
Kısa adı, SSPE!
Açılımı,
Subakut Sklorezan Panansefalit.
Yani,
Kızamık virüsünün "beyin omurilik sıvısına" karışması.
Ve,
Böylece "beyne yerleşen virüsün" yarattığı tahribatla, oluşan bir hastalık SSPE!
Ölümcül.
Kurtuluşu "ender" var ise de, "izi" ömür boyu, beyin hasarlı.
Dün,
Seyfettin Ay bu hastalıkla alakalı önüme bir haber getirdi.
Abi,
Diyarbakır'da son bir ay içerisinde 11 SSPE hastası "çocuk" öldü.
Aileler perişan ve isyan ediyorlar, "tedavisiz" bir mahkûmiyet içerisindeyiz diyorlar.
Aileler soruyor;
"Ölüm için bir kanun var mı?" diye.
* * *
Bu vesileyle,
Hastalıkla alakalı "araştırma" yaptım!
İnternette,
Birçok bilgiye ulaştım, ancak şu gerçeği de gördüm!
Devlet,
Ciddi manada "hastalıktan" behaberdar.
Ya da, bu behaberdarlığı, "politik".
Çünkü,
Aldığım bilgiler, uzman hekimlerin görüşleri!
Bu ölümcül hastalığın pençesine "evlatları" düşmüş ailelerin, iddiaları.
En önemlisi de,
Hastalıkla "alakalı" tedavi edici ve nedeni noktasında "araştırma" içerisinde olunmayış.
Oğlunu,
11 Yaşında "hastalığa" kurban veren baba'nın ifade ettiği gibi.
"Devlet hastalığı gizliyor. Bizi de görmek istemiyor".
* * *
Evet,
Kahrolası bu hastalık ölümcül olduğu kadar süreci de acı verici!
Günler,
Aylar ve yıllarca süren bir acıya sahip hastalık.
İşkenceden de öte!
Virüs,
1 ila 17 yaş arasındaki "çocuklarda" görülüyor.
Tabi virüs "sinsi" ve acımasız olduğu için, zamanla kendini gösteriyor.
Belirtisi hemen değil, aylar sonra.
Önce, yürümede bozulma.
Unutkanlık, konuşma bozukluğu.
Davranış değişikliği.
Baş dönme ve vücutta gevşeme, silkinme.
Ardından kısa süreli "nöbetler" başlar.
Hastalığın son devresinde ise "yatağa" bağımlı hale geliniyor.
Yeme-içme yok!
Burundan "sıvıyla" beslenebiliniyor.
Bitkisel hayat!
Ne yazık ki,
Bu hayat aylarca ve yıllarca devam etmektedir.
Ta ki,
Hakkın rahmetine kavuşana kadar!
* * *
Tıbben kesin tedavisi olmayan bir hastalık.
Tedavi,
Sadece virüsün yayılmasını geciktiren ilaçlarla seyri yavaşlatılabiliniyor.
Deniliyor ya;
"Kızamık virüsünün" beyne sızmasından kaynaklı bir hastalık SSPE!
Malum kızamık aşısı var.
Ve uzun yıllardır "aşı" bir devlet politikası olarak, uygulanmakta.
Halen de sürüyor.
Peki nasıl oldu da, son yıllarda özellikle Güneydoğu bölgesinde sayıları bine varan, SSPE vakası oluştu.
* * *
Bir araştırmaya göre;
"Sebepler" ve oluşuma neden olabilecek ihmaller şöyle sıralanıyor.
* Aşıların bayat olmasından,
* Aşıların yanlış vurulmasından,
* Anne Antikorlarının 9. aya kadar korumaması ve bu sürede kızamık geçirmesi.
* Ya da tam tersi anne antikorlarının yüksek olması aşı yapıldığında anne antikorlarının güçlü gelmesi,
* Aşı 9. ayda yapılırsa %85 koruyucu özelliğine sahip.
* Bu da %15 SSPE hastalığına yakalanma riski var demektir.
Ancak,
Gelişmiş ülkelerde genelde 12. ayda aşı yapılıyor.
Sebebi aşının % 95 koruyuculuğu olduğu için.
Şu an ülkemizde 12. ay 6 veya 7 yaş arasında aşı yapılıyor.
Geçmiş yıllara baktığında "ne plan ne de yaş hesabı" yok.
Bildiğin gibi aşıla.
Yani,
Anlaşılan o ki, SSPE hastalığı yıllarca "ihmal ve zafiyetle" gelişen bir Türkiye hastalığı.
Ne yazık ki;
Devlet politikasının sonucu olan bu hastalığa "alaka" dahi gösterilmiyor.
Dün olduğu gibi bugün.
Ne de,
Evlatları kucaklarında "işkence" çekerek ölen annelerin, babaların ailelerin çaresizliğine ve acılarına "merhem" oluyor.
* * *
Şuana kadar,
Sadece Diyarbakır, Batman, Şanlıurfa'da 154 çocuk "ölmüş".
Ve son bir ay içerisinde Diyarbakır'da ölenlerin sayısı 11.
Acı büyük!
Çünkü,
Bu çocuklar anne ve babalarının gözleri önünde acı çekiyor.
Gözyaşları, sel gibi akıyor!
Çaresizlik içerisinde, eriyip "ölüyorlar!
Soruyorum; hangi yürek bu acıya dayanabilir?
Mümkün mü?
Ne hazin ki, bölgenin acı kaderi olsa gerek.
Hep acılar ve ölümler "reva" görülüyor.
Sorgusuz sualsiz ve sahipsiz bir şekilde.
* * *
Gelelim şu devlet bürokrasisinin "rezalet" anlayışına!
Aileler,
Acı ve ölümün "çağlıklarını" yüreklerine gömerken asıl isyanları devlete!
İcra edilen zihniyete.
Ve bürokrasinin, "kendilerine" önemsizce tavır koymasına.
13 yaşındaki Ebru Acun'un annesi çığlık atıyor.
"Bizim ciğerimiz yandı, başkasının yanmasın".
Diyor ki,
Kızım 6 yıldır "yatalak" ölümü bekliyoruz.
Ancak,
Daha önce "fizik tedavi" uygulaması yapılıyordu.
Vücut biraz gevşesin, kasılmalardan kurtulsun. Acısı dinsin diye.
Şimdi onu da elimizden aldılar."
300'e yakın,
SSPE Hastasının bölgede bulunduğunu söyleyen Dernek Başkanı Abdullah Arat'ta tepkili.
Diyorlar ki,
Çocuğunuzu "fizik tedavi" merkezine götürüp, seans yapın, sonra eve götürün.
Daha önce böyle bir şey yoktu.
Eve gelip, "fizik tedavi" yapılıyordu. Çocuk rahatlıyordu.
Şimdi yok.
Bu çocukların "daha erken" ölmelerini mi istiyorlar?
Yatağa bağlı.
Evden dışarı çıkması güç olan bu çocukları aileler nasıl alıp Fizik Tedavi Merkezine götürecek.
Sonra yeniden eve getirecek.
Soruyorum diyor;
"Ölüm için bir kanun var mı?" diye!
* * *
Arat,
"İl Valisine, Milli Eğitim Müdürlüğüne.
Diyarbakır'ın,
11 Milletvekiline "sorunu" ilettik, ama maalesef kimse ilgilenmedi.
Çare de bulmadı.
Bu bize,
Bir değil, onlarca kez ölümün acısıdır."
Velhasıl,
Acı bir tarafta, sorumsuzluk bir tarafta, sahipsizlik bir tarafta.
Buradan,
Kentin etkili ve yetkiyi zevatına.
Siyasisinden,
Bürokratına, sivil toplum örgütlerine.
Hadiseye,
Duyarsız kalmayın. Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığının, dikkatini "soruna" çekin.
Ve ailelerin,
İçerisinde bulunduğu "çaresizliği" görmeden, alınan bu kararı düzeltsin.
5 ay önce,
Nasıl Fizik Tedavi için "eve" sağlık ekipmanı gidiyorduysa.
Bugün de, öyle gitsinler.
Bari çocuklar ölüm günlerinde bile, "işkence" misali acı çekmesinler.
Hadi bizden size sorunu iletmek. Sizlerin de görevi soruna çözüm getirmek.
Malum,
Sosyal Devlet hukukunda ve varlığında "insanı insan gibi yaşatma" olgusu var.
Hayırlı Cumalar.