BARIŞ MİTİNGİ!
Birer gün arayla gelen iki e-mail.
Bugün söz okurun diyerek;
“O e-mailleri” içerik babında sizinle paylaşmak istiyorum!
İkisi de,
Bölgenin ve tabi ki Diyarbakır’ın “siyasi” sürecine atıf!
İçerek ve muhatap açısından, yorumu size bırakıyorum.
Ama velâkin,
İçeriklerine ilişkin, bir “kaç kelamımın da” olacağını ifade edeyim.
İsterseniz,
Önce e-maillerin muhtevasına bakalım, “neye matuf?”.
***
İlk ki, Mahmut Şimşek’ten.
Siyasi analist olarak kendini tanımlamış.
Pazar Sohbeti programımda,
Ve bilahare bu köşeden dillendirdiğim, “Barış Mitingi” önerisiyle alakalı fikr-i beyanda bulunmuş.
Şöyle diyor;
***
Değerli Dost;
Yılın ilk pazarında UZAY TV de yönettiğiniz “Pazar Sohbeti”nde sizi ve bu şehrin birer kadim yüzü olan değerli konuklarınızı keyifle izledim.
Her konuğunuz bire bir yakın dostlarımdı.
Kendilerine özgü tarzlarından, söylemlerinden ve birikimlerinden her zamanki gibi kendi payıma bir daha feyz aldım.
Telefonla programınıza katılan ve sizin 07.01.2013 tarihli yazınızda bir daha dile getirdiğiniz BARIŞ mitingi önerisini dile getiren Sayın Fehmi Işıklar’ın sendikacılıktan gelen öneri sunma kabiliyeti ve faydacı yaklaşımına katılmamak elde değil.
Ülkenin Siyasi Demokratik Birliği için önerilen böylesi bir BARIŞ mitinginin çok iyi diyalog ve dizayndan geçmesi, miting yerlerinin derinliğine hassasiyetinin ele alınması, miting yerlerinin öncelikle Diyarbakır, Van v.s. değil;
Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Trabzon, Erzurum gibi yerlerin olmasının, yapılabilmesinin yani;
Türkiye genelinden Bölge özeline gelinmesi ve yine öncelikle (CHP- AK PARTİ- BDP)- elbette devlet aklıyla katılırsa.
***
MHP’nin katılıma ikna edilmesi,
TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD, İHD, ŞEHİT AİLELERİ, CUMARTESİ ANNELELERİ, HER İKİ TARAFIN TEK TEK ŞEHİT YAKINLARI’nı bu BARIŞ ve kardeşleşme mitinglerinde milyonlarca yurttaşla “BARIŞ-KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ” içinde bir arada yaşamak amacıyla toplamak, ülkeyi yeniden kurmak için, yeniden yapılanmak için, siyasileri tam da bu noktada yeni bir ANAYASA ya ikna için kamu oyu oluşumuna hız vermek, uyarmak demokrasi için akılcılık olur.
Takdir edersiniz ki; Ulus devlet dünyamızda acılarımız çok, demokratik paylaşımda deneyimlerimiz az.
Bereket versin ki, dinimiz gereği de olsa sabrımız ve tahammülümüz bizi menzile vardıracağına inanıyoruz. Biraz daha Diyalog, biraz daha Sabır ve Metanet gerekecek.
Türkiye parlamentosuna Yeni ANAYASA’yı yapma GÖREVİ, partili partisiz Türkiye KAMUOYUNA da Barış ve Kardeşleşmeye hazırlanma görevi düşüyor.
Tüm bunlar için önce dikkat, yine dikkat, hala dikkat.
Bu çıkış ne HABUR’dur, ne OSLO.
Bu çıkış yolu Sivil Ankara ve şeffaf Siyasetidir.
Saygılarımla,
***
Evet, Sayın Şimşek’in ortaya koyduğu düşünceye,
Dillendirdiği, oluşumların aktörlüğüne,
Ve tabi ki, ortaya konulması gereken “karekterist” dokuya katılmamak mümkün değil.
Hele ki, bölgede yaşayan ve atmosferi soluyan biri olarak, “abesle” iştigal olur.
Zaten, Türkiye’nin kanayan hadiselerinin üstesinden gelmeyişimizin ana etkeni; bahsedilen, Sivil ve şeffaf bir siyasi “hâkimiyetin” söz sahibi olmayışındandır!
Yoksa lügatımıza arz-ı endam eden “derin yapıların” kurgu ifadesi yer alırcıydı?
***
Lakin,
Dikkatimi çeken, Şimşek’in şuan ki, üstlendiği “siyasi misyon ve konumunu” saklı tutması.
Malumunuz üzre;
Kendisi AK Partili ve aynı zamanda AK Parti İl Genel Meclis üyesi!
Anlayamadım.
Çekincesi mi vardı ki, bu unvanları es geçti.
Galiba;
AK Parti Diyarbakır Teşkilatının yaşadığı “siyasi sahada” görünmeme hastalığı, kendisinedemi sirayet etti?
Yoksa bu unvanlarla konuşmama yasağımı var?
Bu nedenlerden mi; AK Partili oluşunu saklı tuttu?
Bunun açığa çıkması gerekir.
***
ANKARA KULİSLERİ?
Diğer; e-mail’in muhtevasına gelirsek.
Uzun uzadıya bir mektup.
Gönderen eski bir siyasetçi.
Diyarbakır’ın,
Yarınlarını ilgilendiren siyasi bazda, Ankara’da olup-bitenlerden söz ediyor.
Tabi, AK Parti’yle ilgili son yazılarımdan da, etkilenerek, bu e-maili atmış.
Çok çarpıcı,
Ve zihni yoran, ayrıntı ve gelişmelerin sinyallerinden söz ediyor!
Bakalım ne diyor?
***
Sayın Ömer Büyüktimur,
Öncelikle bir Diyarbakırlı olarak sahanızda yıllardır verdiğiniz hizmetinizi, bu mayandaki duygu ve düşüncelerinizi takdir eden ve yıllardır memleketimden uzakta yaşayan eski bir siyasetçi olarak sizi tebrik ediyor ve saygılarımı iletiyorum.
Keşke sizinle bu müzakere sürecini konuşabilseydim.
Ve inşallah barışa bizi götüren süreçle ilgili duygularımı paylaşsaydım, ama ben başka bir şeylerle kafanızı ağırtacağım.
Beni bağışlayın lütfen.
Son günlerde yaşadığımız bölgenin siyasi gündemini sizin yazılarınızda takip ediyor ve doğrularınızı okurken, yaptığınız yorumlarla ikaz görevinizin ne yazık ki hala değerlendirilmediğini görerek üzülüyorum.
İktidar partisi Ak Partinin, başta genel başkanı ve başbakanın şahsında üstlendiği sorumluluk ve yükümlülüğün aynı şekilde bölgenin ve başta Diyarbakır’ımızın seçilmiş genel ve yerel aktörleri tarafından pek kaile alınmadığını oldukça pragmatist düşüncelerin hâkim olduğunu acı içinde izlemekteyim.
Ak Partinin ana kademede hemen hemen tüm üst yapısında Diyarbakırlıların oluşu, 9 yıla yakındır bakanlık seviyesinde temsil edilmesi ve bunun yanında bir türlü teşkilat yapılanmasında arzu edilmeyen değişimlerin yaşanması manidardır.
Kim ne istiyor Diyarbakır’dan ve Diyarbakırlılardan?
Bölgenin terörle anılıyor olması ve başarısız yönetimlerin sürekli değişimi akla ilk etapta birileri sessizce malı götürüyor intibasını oluşturmakta ve de koskoca bölgeyi temsil eden Diyarbakır’ın Ak Parti açısından içler acısı görünümü tezat teşkil etmiyor mu?
***
Devrik,
Siyasetçi e-mail’inde bu soruyu sorarken isim vermeden, şöyle diyor!
Bakınız;
Kendi beldesinde bir belediyeyi dahi partisine kazandıramayan...
Kendi ilçesinde yıllardır ilk kez belediye başkanlığını kaybettiren...
Bu birileri,
Hala da makam ve konum icra etmeleri ne anlama geliyor?
Onları Ankara’da güçlü kılan kim?
Veya onların sırtından saltanatlarını doyumsuzlaştıran aktörler kimlerdir?
Sahi Diyarbakır'daki karşılıkları nedir?
***
Sonra,
Ankara kulislerindeki son siyasi mülahazalardan söz ediyor.
Özellikle, hala belirsizlik yaşanan AK Parti Diyarbakır İl Başkanlığıyla ilgili.
Ve tabi ki sath-i mailine girmiş olduğumuz, mahalli seçimlerde Diyarbakır’da kimin Büyükşehir Belediye Başkan adayı olacağı yönündeki, kulisleri aktarıyor.
***
Eski siyasetçi okurun dediğine göre,
Milletvekilliği, Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı ve Bakan yardımcılığı yapan zat için, Ak Parti Diyarbakır il başkanlığına getirilmesi yönünde kulis yaptırılıyor?
Her ne kadar isim vermiyorsa da.
Bu isim, Sayın Kutbettin Arzu.
Bu gayretkeşlik; “neye delalet” diye de soruyor.
Elbette ki garip.
Şöyle ki;
Ak Parti açısından büyük bir handikap ve kayıp olur mu olmaz mı?
Sizce ne olur?
***
Gelelim,
Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı kulislerine.
Onu da şöyle aktarıyor;
Önümüzdeki yerel seçimlerde birçok Büyükşehir Belediyesine şimdiki bakanlardan birkaç kişinin isimleri zikredilirken ve yaptıkları çalışmalar hafızamızda hala mevcutken, birileri neden Diyarbakır içinde, Ak Partiden bakan seviyesindeki zatın (Bakan Mehmet Mehdi Eker’i kast ediyor olsa gerek) aday edilişini önlemek için aynı bakanlığa bağlı bir departmanda genel müdürlük yapan zatın ismini şimdiden deklare ediyor?
***
Eski siyasetçi,
Buna dikkat çekerken, şu tepkiyi de haklı bir şekilde koyuyor.
Allah aşkına Diyarbakır’ı Diyarbakırlılara bırakın artık!
Ve uyarıyor;
“On yılı aşkın zamandır Diyarbakırlı mazlumların sırtından edinilen saltanatların bir gün hesabının da sorulacağını unutmayın?”
***
Doğrusu sormak lazım;
Diyarbakır neden “bakanlık yapmış zatın” adıyla Büyükşehir Belediye Başkan adaylığını konuşmasın.
Bakanlık yapmış bir isim mi popüller?
Yoksa onun maiyetinde kendisinin atadığı bir genel müdür mü popüller?
Karar sizin.
Ha bir de Diyarbakır memleketi dururken neden, bakan için başka bir kent için kulislerde şimdiden dillendirme yapılıyor?
***
Yazık Diyarbakır’a!
Siz orda biz gurbette bütün bu oyunları izlerken üzülmek ve kahrolmaktan başka bir şey gelmiyor içimizden.
İstedim ki, hiç olmazsa sizin vasıtanızla oynanan oyunu Diyarbakır halkımız duysun!
Saygı ve selamlarımla.
***
Evet,
Eski devrik siyasetçinin Ankara’da esen rüzgârla alakalı bize aktardığı fikri beyan-ı bu.
Doğrusu,
Eğer seyr-ü sefer bu şekliyleyse.
Gerek, zikredilen zat için,
Gerekse Diyarbakır için ve gerekse de AK Parti için, “siyasi anlamda” önümüzdeki dönem, hayli kaotik olacak!
Bakalım, zaman neyi gösterir!