BARIŞA KURGULANAN TUZAK!

Bir dakika ya…
Neler oluyor?
Neden aniden eller silaha gitti.
Tetiğe basıldı.
Ölümler..
Kan ve gözyaşı "yeniden" körüklendi..
***
Ağrı’da…
Hakkari'de,
Şırnak'ta ve Mardin Mazıdağı bölgesi…
Tüm bunlar…
Peş peşe ikmali; "neye hikmettir?"
Sıradan mı?
Tesadüf mü?
Hiç sanmıyorum…
***
Hani ağızdan düşürmediğimiz,
Yüreğimizin "pır pır" ürettiği kaygı olan; "çözümü sabote etme hamlesinden öteye bir tuzak değil?"
Yani eski Türkiye'ye dönüşün sevdalıları düğmeye bastı.
Ve vakaların eksenindeki zaman hiçte "iyi işlemiyor?"
Taraflar sanki "zihin bunalımıyla" ateşi körüklüyor.
Gidişat, ürkütücü…
***
HDP…
Ve AK Parti'nin…
Mevzu üzerine…
Miting meydanlarındaki "karşılıklı" sert söylemleri…
Suçlama…
Kandan beslenenler "sınıfına" kendilerinin sokulması…
Ciddi bir ortam gerilimi yaratıyor…
Ki bu da tuzak üstüne tuzakların kurgulanmasına neden oluyor?!
 
***
Yapmayın etmeyin…
Bir kaç oy uğruna…
Ülkeyi "kaosa" sürüklemeyin…
Ortamı kısır döngüye çevirmek isteyen "şer yapıların" ekmeğine yağ sürüyorsunuz…
Yarın geri dönülmez hale gelirsiniz.
Demokrasiye,
İnsan haklarına,
Özgürlüklere,
Eşitlikci, çağdaş, farklılıkların zenginlik olarak görüldüğü Yeni Türkiye fikriyatına "darbe" vuruyorsunuz..
***
Uyanın!
Oslo görüşmeleri.
Ve akabinde "kanlı senaryolar"
Nasıl bir zihin arizası ki, "kulağa" küpe olmadı…
Vuku bulan; Silvan faciası…
İşte bunun gibi bir katliamın daha yaşanması için sanki "söz birliği" yapılmış..
Her şey sil baştan olsun diye..
***
Yani anlayacağınız…
Gelinen nokta açısından…
Ve vahim gidişat babında;
Demokratik güçlerin…
Özellikle "Akil İnsanların" acil olarak; "görev" üstlenmesi gerekiyor.
Köprüler yıkılmadan…
***
Aksi takdirde…
Gerilim frenlenemezse…
Hele ki, 5 bine yakın Esed'in "provokatörlerinin" Türkiye'ye gönderildiği istihbaratının alındığı bir evrede…
Olabilecekleri; "düşünmek, aklıma getirmek" bile istemiyorum.
Hassasiyet…
Akl-i selim,,
Vakurlu bir duruşla;
Hem tuzakları bertaraf edelim..
Hem de provokasyonları "anlamsızlaştırıp" sonuçsuz kılalım..
Demokrasi ve kazanımlar; "barışa karşı olanların" karşısında, durmakla kalıcı olur.
7 Haziran için; "huzur" şart.
Kavga değil.
Yeni Türkiye'nin "demokratikleşme" lokomotifi için; "sağduyu-aklı selim" şart.
 
***
DİYARBAKIR ÜVEY EVLAT MI?
Bir önceki yazımda…
Soru mahiyetli…
Demiştik ki;
Diyarbakır "üvey evlat mı?"
Ki her alanda bu hal-i vaziyet vaki.
Ama!
Ben bir "taleple" yola çıkarak, durumu mevzu etmiştim…
***
Hadise şuydu…
Neden;
Trabzon'a ve Erzurum'a Bursa'dan uçuşlar başlatıldı da…
Diyarbakır "dahil" edilmede…
Yani; "devre dışı" bırakılması neyin hikmetiydi?
***
Malumunuz!
Geçmiş dönemlerde; "bu uçuşlar" vardı…
Ciddi bir rahatlama sağlamıştı…
Özellikle; "iş sektörü" babında…
Tabi, aile bağları daha bir yüksekti…
***
Şöyle ki…
Bursa'daki "nüfusun" ekseriyeti…
Ki, Nüfus idaresi de.
TUİK'in verileri de, "hakikati" doğrulamakta.
Nüfusun büyük kesimi; Kürt kökenli… Ve Güneydoğu'lu…
***
Tekstil alanındaki; "iş dünyası"
Hemen hemen!
Yüzde 60'a yakını, Güneydoğulu..
İşte bu bağ…
Ciddi bir "yolcu" kapasitesi oluşturmasına rağmen..
Neden; "uçuş imkanı" noktasında, dışlandı…
***
Mevzuu nedeniyle…
Diyarbakır'daki;
Tüm dinamikleri, siyasileri…
Kanaat önderleri…
Ve STK'ları; "duyarlılık" hassasiyetine davet edip..
Hükümete.. 
Ve Türk Hava Yollarına..
Kamu baskısı, "oluşturulmasını" istedim..
***
Ne yazık ki!
Siyasilerden hal-i hazırda "bir ses" çıkmadığı gibi…
STK'lar da, "ilgisiz"
Bakalım hafta içerisinde; "ne diyecekler?"
Göreceğiz…
Ama; yankı bulan ve ses getiren halk oldu…
***
Diyarbakırlı vatandaşlarımız oldu…
Gerek sosyal medya üzerinden…
Gerekse bizatihi telefonla…
E-mailleriyle…
Arayıp bunun için "ne yapılması" gerekirse, yapalım dediler.. 
Evet biz, sesimizi duyurmaya devam edelim…
***
 
Bu arada..
Siz okurlardan gelen bazı mesajları not aldım.
Sadece, iki tanesini aktarmak istiyorum…
Çünkü iki mesajın muhtevası, "her şeyi" anlatmaya yetiyor..
Tabi ki anlayan için…
***
Hasan Ensarioğlu…
Kadim şehir Diyarbekir'in "üvey evlat" muamelesine şu satırlarıyla, anlam yüklüyor…
-Ben siyaseti tanıdığım günden beri…
Her yerde, Diyarbakır üvey evlat…
Yerelde de, iktidarda da…
***
Nihat Nurbaki..
Mesajına "Malamıne Diyarbakır" diyerek başlıyor..
Ne bakanı var,
Ne vekilleri var..
Ama şu bilinsin ki, Diyarbakır’ın sevdalıları çok..
Meseleye hassasiyet…
***
Şehmus Seviş..
Vakayı bana aktarıp hassasiyet isteyen, Bursa'daki Diyarbakırlılar Derneği Başkanı..
Duyarlılığımıza..
Ve gelen mesajlara "teşekkür" ederken!
Meselenin muhataplarına; "ha gayret" diye de bir çağrısı oldu…
***
Evet…
Konunun takipçisi olacağız..
Her ne kadar…
Temsiliyet sahibi zevat "alakasız" kalsalar bile…
Haklı.. ve zaruri bir talep bu..
Bu arada; "yazıma" THY'nin vakıf olduğunu..
Kendi aralarında "istişareye" geçtiklerini de buradan; ifade edebilirim…
Yani "sesimizi" duyan var…
***
6 Ay sonraya randevu!
Doğru mu, değil mi bilemem..
Ama..
Ateş olmayan yerden de duman çıkmaz..
Diyarbakır’ın Rengi rumuzu..
Diyarbakır'ın "sahipsizliğine" ilişkin, yazıma, mesaj atmış…
***
Biliyor musunuz?
Bölgede sadece bir tane Nöroloji Doktoru var..
Çocuk Hastanesine gidiyorsunuz..
Size 6-7 ay sonraya randevu günü veriyorlar.
Soruyorum..
Bu halk kim için çalışıp-çaba gösteriyor?
Tabi ki çocuğu için..
Hey siz vekiller..
Belediye başkanlarımız.. 
Siyasiler..
Kaçınız, meseleden haberdarsınız?
Bu şehir "üvey evlat"
Sahipsiz…
Herkes söz veriyor ama sonra verilen sözler unutuluyor..
***
Doğru!
Diyarbakır'daki "sağlık" kurumları…
Ki tüm birimleri dâhil ediyorum…
Kimse de gocunmasın…
Çünkü "olup-bitenler" aşikâr, orta yerde.
Sağlık vahim derecede "sağlıksızca" idare ediliyor…
Politize olmuşluk hâkimiyeti işte böylesi bir "sahipsizliği" inşa ettirmiş durumda.
Hayırlı haftalar diliyorum.