Baskı unsuru oluşmayınca

Ak Parti,

Kürt sorununu niye çözsün?

Evet,

Bu soru mahiyetli ifade, Yazar İhsan Dağ'a ait!

Dağ Zaman gazetesinden.

Dünkü,

Yazısının muhtevasına bir dostun uyarısı üzerine odaklandım.

Her daim takip ettiği yazarlardan olmasına rağmen, dün "pek keyfim" yoktu.

Ne gazetelere göz atmaya;

Ne internet üzerinde sörf yapmaya, "gün içerisinde" zamanım olmadı.

Ta ki; akşam saatlerine kadar.

***

Nedeni de;

"Diş'lerimle" uzun süredir problemliyim!

Boğuşuyoruz!

Bu durum hani derler ya çanıma tak etti.

Ben de; "dişlerime siz görürsünüz" dedim.

Ve öyle yaptım, hastaneye gittim.

Sağ olsun,

Diş Hastanesi Başhekimi Dr. Hamza Koca.

Yardımcısı Bülent İnceoğlu.

Dr. Nezih Yılmaz,

Ve tabi ki ekibi. Bir bütünlük içerisinde "müdahaleleriyle", "dişlerin arıza haline", cevap verdiler.

Her ne kadar;

Uzun bir müdahale ve tedavi süresi olacak ise de şuan için, "Diş'ler" dizginlenmiş durumda.

Neyse.

Bilahare kendilerine özel teşekkürüm olacak?

Özellikle;

Hizmet kalitesi,  hasta kabülündeki hassasiyetlerinden dolayı.

Hele hele "doktor-hasta" ilişkileri açısından, her türlü övgüyü hak etmektedirler.

***

İşte böyle gün içerisindeki;

Bu "stresi ve acı veren hali " üzerimden attıktan sonra, "mutat" programıma döndüm.

İlk işim de;

Okumam ve üzerinde düşünce ifadem tavsiye edilen AK Parti Kürt Sorununu niye çözsün" sorusunu soran.

Ve bunu, fikri analizle savunan İhsan Dağ'ın yazısını okumak oldu.

Okudum.

Keyifli ve doğru "teşhisler" ihtiva eden hakikat bir yazı.

Doğru söze ne gerek?

AK Parti'nin,

"Kürt Politikasında" özellikle Güneydoğu'daki "Siyasilerini" ve aktörlerini "atıl" olarak görüldüğüne ilişkin tespiti.

Ve aynı istikamette; "siyasilerin" baskıcı rol üstlenmemesi.

Yani korkak halde olmalarıyla ilgili vurgular "el hak" dedirtti.

***

Malum;

Şuan için "Yeni stratejiyle" alakalı, düşünceler ortada!

Farklı bakışlar var.

Kimi; çözüm kaçınılmaz oldu.

Kimi de; iş güvenliğe bağlandı diyor.

Dağ'la

Aynı fikri paylaşırken, yeni politika; "Güvenlik" odaklı?

Bu Politikanın esası da şöyle;

Kürt sorununu çözmek değil 'idare etmek',

Yani PKK, Kandil ve Kürt siyasal hareketini kontrol altında tutmak.

Operasyonlar,

Bölgesel ve küresel işbirlikleri, KCK tutuklamaları ve BDP'ye yönelik sertlik söylemiyle 'kontrol' mekanizmaları yaratmak..

***

Doğru,

Ve ortaya çıkan tablo da buna tescillendirmektedir.

Çünkü

Şuan en baba, Kürt ve Türk "Milliyetçisi" gelişmeleri, böyle okuduğu gibi en demokratı da böyle düşünüyor.

Şayet;

Mevzu üzerinde daha vahim bir tablo ortaya çıkmadıkça Kürt sorunu "bu minvalde' seyir olacak.

Hükümet ve geniş kitleler için;

Bu duruma "katlana bilinilir mi", işte burda arıza-i hikmeti zaman gösterecek diyorum.

Şahsi düşüncem;

Önümüzdeki zaman dilimi bir çok "şiddet ve kaos" ortamına, gebe!

***

Bir başka soru;

AK Parti "çözüm adına" siyasi risk alır mı almaz mı?

Buna;

"Niye alsın" cevabını getiriyor Dağ?

Nedenini sorduğunuzda;

Şöyle diyor; Çünkü Kürt sorununu AK Parti yaratmadı!

Haklı.

Tam aksine;

'Eski aktörlerden ve politikalardan' kendisini farklılaştırarak büyük bir sempati ve destek de sağladı hem Kürtler hem de demokrat kesimler arasında.

Bunu derken;

Sorunun kendisinin ve çözümsüz kalmasının AK Parti'ye ciddi bir siyasal maliyeti de yok diyor?

Bunu;

Sorgularken, Güneydoğu'daki "siyasi aktörlerinin de", atıl halinden örnekler veriyor.

Yani;

AK Parti "çözümde" samimiyet, icra ediyorsa "neden", kendi öz kadrolarıyla, "diyalog" içerisinde değil.

Dağ'la,

Aynı fikirde olduğum bu düşüncede, meselede "samimiyetin" bu ikmalde sorgulanması gerektiğini ifade ediyorum.

Şöyle ki;

Özellikle;

Doğu ve Güneydoğu'da hatta Batı bölgelerinde Kürtlerin neredeyse çoğunluğu AK Parti'ye oy veriyor.

Ve dikkat çeken bir altı çizili tespit de;

Oy verenlerin parti üzerinde kayda değer bir baskısı, hatta talebi de mevcut değil?

***

Ki her daim;

Eleştiri oklarını yönelttiğim Bölge siyasetçileri "neden ketum" kalıyorlar sorum?

Sayısını hatırlamıyorum;

AK Parti'nin "yaşam alanı bulup, iktidara geldiği" günden buyana!

AK Partili;

Kürt milletvekilleri neden "siyasi baskı" oluşturma gayretkeşliği içerisinde değiller.

Sadece; "söyleneni" yapıyorlar...

Dağ.

Bu düşüncemi de şöyle ifade ediyor.

Partide siyaset yapan, taşra teşkilatlarında veya merkezdeki temsil noktalarında bulunan 'Kürt kimlikli' AK Partililerin de sorunun çözümü için aktif bir pozisyon almadıkları ortada.

Ne görüşleri soruluyor?

Ne de onlar paylaşıyor görüşler?

***

Yani;

Kısaca seçmen veya parti mekanizması üzerinden AK Parti'ye Kürt meselesinin çözümü için bir baskı yok.

Olmayacak ta.

Gelmeyecek de...

Bu düşünceye;

Yeni bir ifade eklemek gerekirse "bu baskıyı" yapacak şuan için, siyasi kadro var mıdır ki?

Yok!

İşte olmadığı içindir ki;

Şuan ki, "rota" bu minvalde seyrediyor.

***

Şöyle düşünüyor AK Parti.

Sorunu;

Çözsek ta, çözmesek de, ilgilensek de, ilgilenmesek de.

Alternatifsizlikten;

Kürtlerin ekseriyetinin "oyu" bize gelmekte.

Aslında bu düşünce şunu ifade etmekte;

"Alternatifsizlik kekliği"?

Peki,

Bu ilelebet devam edecek mi?

Yani;

Çözümsüzlük ve bölgedeki "şiddet, kan ve gözyaşı" dolu yapı..

***

Sonuç itibariyle ifade etmek gerekirse;

Kürt siyasal hareketi,

PKK

Ve Kandil dâhil olmak üzere.

BDP..

Kürtler.

AK Parti.

Ve Bölgedeki Ak Partililer.

Velhasıl;

Meselenin aktörleri bir bütünlük içerisinde; "samimiyetle" buluşmadıkları sürece.

Hele bir de;

Taraflar "sağır politika" ve koltuk korkusundan.

En önemlisi de;

Politize kimliklerinden arınmadıkları müddetçe, "bu hal-i açmaz" devam edecektir.

***

Çünkü;

Hepsinde ortak payda "meselenin" rantı ve koltuk getirisidir.

Mesele;

Hükümette bu durum görüldüğü gibi "ciddi" bir rahatsızlık vermiyor.

Dolayısıyla sorunu;

'Yönetilebilir' görülüyor.

Bu görüntüye;

Halk Kürt sorunuyla da PKK ile, çatışma ve cenazelerin ard arda sıralanır haliyle yaşamaya alıştı, alışık görüyor.

O zaman; niye ki Kürt sorununu çözsün?

Hükümetin,

Karşı cephesindekiler de ha keza.

Velhasıl;

Kimse "Kürtlere" bir bütünlük içerisinde dost değil.

Onun için;

Taraflar kendi içlerinde samimiyet ve kararlılık gösterip;

Sorunun çözümü için baskı unsuru oluşturmadıkca; niye çözülsün Kürt meselesi?