Bela ve musibetler!
Şöyle;
Son üç günlük zaman dilimine bakıyorum.
Şehr-i Diyarbekir için, bela hadiseler vaki.
Cinayet,
Cinayetler,
Ve ihmalle gelen ölümler.
Beri yanda,
Şiddetin körüklediği, “aile” vakaları.
***
Doğrusu,
Mesleki zorunlulukla mevzuları takip ederken!
Der demez, insan duygu noktasında, boğuluyor.
Özellikle şehir için,
Kent ahalisi için yaşananları irdelerken;
Kader mi,
Musibet mi,
Cehalet mi,
Yoksa insanı değerlerin ahlaki çöküntüsü mü diye sorgulamamak elde değil...
Her ne melanet üzerineyse, hadiselerin hepsi üzücü.
Ve tabi ki, “nedenler” ölçeğinde, aydınlatılması da zorunlu.
Devamı yaşanmasın diye!
***
ÇERMİK’TEKİ KANLI SALDIRI?
İlk mevzuuya gelince!
Çermik, Haburman Köprüsü yakınlarındaki silahlı saldırı olayı.
Malumunuz üzre
Park halindeki otomobil gecenin bir vakti silahli kişilerce tarandı.
Saldırıda, otomobilde bulunan;
Nevzat Karakaya,
Deniz Avcı,
Ve Mehmet Yıldız kurşunların hedefi oldu.
Üç de ölü.
***
Peki,
Cinayetlerin nedeni?
Ve tabi ki, faillerin kim, kimler olduğu?
İşte bu nokta şuan için meçhul.
Bir başka meçhul durum da, park halindeki araçta bu kişilerin neden oturduğu..
Birde, ilçe çıkışında “ıssıs” bir bölgede oluşları..
Hadiseyle alakalı farklı, yorumlar ve spekülasyonlar var.
Ama genel kanı ve söylenen ölenlerden birinin, “kız kaçırdığı” iddiası..
Mesele bu olabilir deniliyor.
Tabi ne kadar doğru bilinmez.
***
Ancak;
Mevzunun gün ışığıyla alakalı ulaşan kesin bir bilgi de yok.
Bakalım, hadise; “sırlar” âleminden çıkacak mı, çıkmayacak mı?
Yoksa farklı bir durum mu hâsıl olacak.
Onu bekleyip göreceğiz.
Çermik küçük bir ilçe.
Daha önce benzer vakalar da yaşandı.
Sonuç bildiginiz gibi!
Ama,
Mevzuuya yakın bir dostun ifadesiyle.
Korkum bu ölümlere yeni ölümlerin “eklenmesi”.
Onun için;
Nedeni ve failler tez elden, “deşifre” edilmeli!
Yoksa...
Sonrası için dilim varmıyor söylemeye!
***
DURMAZ AİLESİ DURULMUYOR?
Diğer vakaya gelince.
Şu, Durmaz ailesi ekseninde gelişen, “kavgalar” zinciri.
Malumunuz üzre son olayda;
Durmaz aile fertleri, “birbirleriyle” çatıştı.
Buradaki silahlı düelloda, Cemal Bulut adlı şahıs öldü.
Bedri Durmaz ise yaralı.
Olayın,
Faili ve azmettiricisi olduğu iddia edilen Mehmet Durmaz ise kayıp.
***
Polis kayıtlarına göre;
Mesele,
Ticari anlaşmazlık, alacak-verecek deniliyor.
Önceki gün itibariyle, üç kişi gözaltında!
Tabi, berisi ve kozmik dokusu ayrı deniliyor.
Malum,
Bir süre önce Durmaz ailesinden bazı fertler.
Ciddi manada kamuoyunu meşgul eden;
Et Balık Kurumu’nda ortaya çıkan, kimine göre, 10–20 milyon lira civarında olan, “saadet zinciri” yolsuzluğunda “rol” almaları..
Sonuç ne olur bilinmez!
Ama yaşananlar üzüntü verici olduğu gibi, tiksindirici!
***
KANLILARDAN KAÇTILAR
YANGINA YAKALANDILAR
Gelelim,
Dün sabaha karşı yaşanan yangın faciasına!
Bilânço,
5 yaşındaki bir çocuk öldü.
10’u çocuk,
Aralarında polis ve itfaiye eri toplam 16 kişi zehirlendi.
Evet, meselenin yaşanış şeklinin özeti bu.
Ama ne var ki,
Vaka acı bir dramı da, gün ışığına çıkardı.
***
Şöyle ki,
İpek ve Süer ailesi, bir süre önce Mazıdağ’dan göç etmişler.
Nedeni de; “kan davası”.
Evet, Güneydoğu’nun kanayan ve çağın utanç meselesi; “kan davaları”.
Halen, can alıyor.
Halen ocak söndürüp, ellere zorluyor.
***
İpek ve Süer ailesi de, ellere göç edenlerden!
Ailenin,
Büyükleri yani erkeklerinden 3’ü şuan cezaevinde.
Kanlı olmak,
Yoksul olmak,
El’de iş ve aş yokluğu içerisinde olmak.
Hele ki,
Çoluk-çocuk, kadın 16 kişi, 100 metrekarelik bir dairede yaşayabilmek.
Acı bir tablo.
Bakalım,
Yürek burkan bu tabloya “Sosyal Devlet” nasıl bir tavır icra edecek.
Şefkat elini uzatacak mı?
Aileye, imkanlar sağlayabilecek mi?
Malum, yangın da bir “afettir”..
***
Buarada,
Yangınla alakalı henüz çıkış nedeni belli değil.
İtfaiye, polis ve diğer ilgili birimler araştırıyor.
İhmal mi,
Sabotaj mı ortaya çıkacak?
Ancak aile fertleri ve komuşuları “kan davasını da” hesaba katarak, “sabotaj” olabileceğine de dikkat çekiyorlar.
***
Sonuç itibariyle;
Üç hadise ve ortaya çıkan neticenin acı verici!
Her ne kadar,
Mevzuların nedenleri farklığı ise de; “netice” aynı.
İnsan hayatını söndürmek!
Onun için;
Belalardan,
Musibetlerden artık, bıktık.
Diyoruz ki, artık gözyaşı dökecek hadiseler yaşanmasın.
Kanın davası olmaz.
Sevgi ve huzur içinde yaşamak varken bu şiddet niye?
Öyle değil mi?