BEYLER SES VERİN?
Ne diyelim?
Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği…
Müteahhit firma…
Pek tabi ki, Kayapınar Kaymakamlığından da…
Dünkü yazıma dair…
Yani;
Kapılarına kilit vurulmuş…
Hizmet vermeyen…
Ve binlerce vatandaşın mağduriyetine neden olunan...
Kantinlerin,
Kafeteryaların,
Berberlerin,
Çiçekçilerin; "kapalıyız, hizmet yok" vaziyeti var ya…
Akıbetleri meçhuliyet durağında…
Kimseden tık yok…
Ne arayan…
Ne soran…
Ne de çözüm üreten var?
Hak getire!
***
Mevzuyu burada konu edince…
Arayan da çok oldu…
Hadiseye dair bir hayli farklı spekülasyonlar icra edildi…
Akçeli iş…
Peşkeş…
Ya da indregandi gibi "pis kokulardan" söz edildi…
Tabi ne kadar gerçek, ne kadar; "kötü" niyet içeriyor şimdilik bilemiyorum…
İrdeliyorum…
Ama diyeceğim o ki…
Rezalet bir durum…
Çünkü…
Hastaların…
Refakatçilerin…
Ve oraya gelen-giden binlerce vatandaşın "mağduriyeti" söz konusu…
Ki uzun süreden beri bu devam ediyor…
Yüksek bir mağduriyet…
Bu mağduriyet mahkûmiyetini; "vatandaş" hak etmiyor…
Hele ki; "idarecilerin" işgüzarlığı yüzünden hiç ama hiç hak etmiyor…
***
HOŞ GELDİN BEBEK!
Mevzuu sağlıktan açılmışken…
Yani Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliğinden…
Biliyorum…
Bu soruya da, idareciler dediğimiz zevat, ketum kalacak…
Kafalar kuma gömülecek…
Yine de mevzu etmek istiyorum…
Sorum…
Şu; "Hoş Geldin Bebek" paketi projesi var ya…
Bu proje; kimin?
Daha doğrusu, finansmanı sağlayan Kurum kim?
***
Araştırdığım…
Ve elde ettiğim bilgilere göre…
Bu proje…
Bir süre önce, Diyarbakır'a gelen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanın katıldığı bir törenle başlatılmış…
Proje…
Dünya'ya yeni gelen bebekler için "ilk etapta" ihtiyaç duyulan eşyaların "yer aldığı" bir paket hediye ediliyor…
Kız bebeklere "pembe?" paket…
Erkek bebeklere de; "mavi" paket…
***
Yani; projenin sahibi…
Finansmanı…
Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı…
Ki, Başkanvekili Cumali Atilla'nın, bir projesi…
Her şey; "sosyal belediyecilik" anlayışıyla yerine getirilmiş…
Nitekim Belediye…
Hastanelerin bahçesinde "çorba çeşmesi" kurmuş…
Gün içerisinde, vatandaşlar yararlanıyor…
Yine, hastanelere ücretsiz taşıma var…
Hatta misafir hasta yakınları için, "yer bile" tahsis ediliyor…
***
İşte tüm bu hizmetler için!
Elbette ki, Belediye'ye "bravo" dememiz gerekir…
Sosyal belediyecilikte bu olsa gerek…
Ama ne gariptir ki…
Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği…
Sanki tüm bu hizmetleri "kendileri" yapıyormuş gibi…
Finans ve proje kendilerine aitmiş gibi; beyanat vererek, "hizmete" abanıyor…
Bilemiyorum…
Nasıl bir işgüzarlık ve tabii ki anlayış…
Tabi; Büyükşehir Belediyesi Başkanlığının "bu sahiplenmeden" hayli rahatsız olduğunu da söylemek lazım…
***
BAŞBAKANLIĞI HAYAL OLDU?
Kemal Beyler!
Öyle ya…
Ne kadar da çok hırslanmıştı…
Hayali vardı…
İnanmıştı…
Bir gün mutlaka diyordu…
Başaracağım…
Nasıl ki, bir kulpunu buldum…
Kasetle…
Montajla…
CHP'nin "liderlik" koltuğuna oturdum…
Baykal'ı "diskalifiye" ettim…
Er geç; "Başbakan da" olacağım…
O makama oturacağım…
Seçilmezsem de…
Seçmezlerse de…
Yine bir kulpunu, bulur "otururum?"
***
Hep bu düşünce, kendinde hâsıldı…
Eee…
Kemal Bey'e çevresi de…
Partilileri…
CHP'liler de…
Ki son dönemde hayırcılar kulvarında yer alanlar da…
Kendisini gördükleri yerde…
Salonda…
Mitinglerde aynı tempoda söylüyorlardı…
"Başbakan Kemal" diye…
***
Ne yazık!
Görünen o ki; "bu hayali" hep hayal kalacak…
Çünkü…
Aksi bu ya; "Başbakanlık" kalkıyor…
Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi geliyor…
Referandum…
16 Nisan…
18 Maddelik Anayasa değişikliği paketi…
Kemal Bey için…
Maalesef dedirtiyor…
"Başbakanlık" koltuğunu; "imkânsız" hale getiriyor…
Hiç kuşkusuz ki; "Evet" çıkarsa!
***
Zaten; Evet çıksa…
Ki veriler bunu gösteriyor…
Galiba Kemal Bey'ler…
Zorunlu bir istikamet içerisinde; "mevcut" koltuğu da, terk edecek!
CHP liderliğinde…
9 Seçim kaybeden "lider" olarak, tarihe geçecek…
Nitekim "koltuğa" göz dikenler var…
Muharrem İnce…
Deniz Baykal…
Hele ki Feyzioğlu…
Velhasıl; "Kemal Beyler" son deminde!
***
GAF'LAR UÇUŞUYOR…
Bence değil…
Cahiller, deşifre oluyor…
Gaflet içerisinde olanlar da, geri değiller…
Baksanıza yazarın biri, ne diyor?
"Halkta yetki yok…"
Peki, kimde "yetki" var…
Zihni kendinden menkul olan zevat…
Yetki…
Elit kesimde…
Çok okumuşta…
Çokbilmişte…
Sözde mürekkep tüketmişte; "yetki" var…
***
Köylü Ahmet’in.
Çoban Mehmet’in…
İşçi, Ramazan'ın…
Rençberin…
Ne yetkisi ve etkisi olacak ki; diye gaflet salyası akıtıyor…
Hatırladığım kadarıyla…
Mankenin biri de demişti ki…
"Benim oyumla, çobanın oyu nasıl bir olur" diye…
***
Öyle ya…
Düzen öylesine; kirlenmiş ki…
İffetsiz konuşur…
İffetli, kendinden utanır…
Bir de ne diyor, bu adam!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da dil uzatarak…
Çokbilmişlikle…
Ahali 100 bin imza toplarsa; "Cumhurbaşkanı adayı" gösterebilir, hükmünü…
Kendince kurgu ve montajla…
Diyor ki…
100 bin imzayla;
Ne Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılıyor,
Ne de parlamento seçimi yapılıyor?
***
İyi de… Ebe akıllı(!)…
Seçim yapılması ayrı şey…
Aday gösterilmesi ayrı şey…
İkisinin arasındaki farkı bilemiyorsan…
Senin gibilere ne derler?
Sanırım…
Mürekkepli cahiller diye bir sınıfa koyarlar…
Hayırlı cumalar...