Birinde yanıyor, Diğerinde yanmıyor

Tezat,
Bir hal-i durum bu?
Nedendir bilinmez.
Diyarbakır
İçin metropol bir kent diyoruz.
Ama gel gör ki,
Cadde ve sokakları "zifiri" karanlık.
Sokak lambaları yanmıyor.
Ne hikmetse,
Şehir çıkışındaki "lambalar" gün ortası yanıyor.
Akşamdan, kalma bir vaziyetle.

* * *

Düşünün;
Bir tarafta "inanılmaz" bir israf.
Beri,
Tarafta "kıtlık" halini andıran, yokluk!
Bu nasıl,
Bir zafiyet ve idari, anlayıştır?
Elazığ yolu,
Silvan yolu,
Hatta Mardin yolu "güzergahındaki" elektrik direkleri.
Lambalar,
Günün öğlen saatlerine kadar "yanık".
Niye?

* * *

Hiç kuşkusuz ki;
Kur'an-ı Kerim'in de ifadesiyle.
İsraf,
İhtiyaçtan fazlasını "harcamak-kullanmak", haram!
Hep deriz;
İsraf bir toplumu "iflasa" götüren en büyük etkendir.
Nitekim;
Yersiz harcamalar yüzünden, "ülkenin" ekonomik hali.
Nice,
Badireler geçirmedi mi?
5 Nisan kararları. Devalüasyon.

* * *

Burada,
Ciddi manada idari bir otoritesizlik.
Ve en önemlisi; "sorumluluk" zafiyeti var.
Her ne kadar;
Sokak ve cadde lambaları için, "Hazine" ödemeyle sorumlu ise de.
Bu para,
Yine de "sokaktaki" vatandaşın. Benim, senin ötekinin "cebinden" çıkmaktadır.
Şimdi;
Uyarımız ve sorumluluğa davetimiz, "Yanan lambalar" için.
Gelelim;
Yanmayan "sokak ve cadde" lambalarına.

* * *

Malum,
Her sokak başında.
Her caddede,
Velhasıl yaşamın "idame" edildiği, her yerleşim biriminde "Elektrik" direkleri mevcut.
Yani,
Mutlaka bir, iki hatta sırayla 50 metre bazen 100 metre mesafede "sokak aydınlatması" amacıyla, dikilmiş direk var.
Bu direklere,
Takılı birer de "lamba" söz konusu.
Ama,
Ne hikmete kâmil ki, "ekseriyeti" yanmıyor.
Niye?

* * *

Özelliklen;
Suriçi topyekûn.
Ne Melikahmet,
Ne Balıkçılar başı, ne de Dağkapı.
Bağlar deseniz istisnasız.
Yenişehir'in Şehitlik, Ben-ü Sen bölgesi.
Zifiri karanlık.
Duyar gibiyim;
O semtin ahalisinden, "elektriğin" yüzünü görmüyoruz ki, "sokak lambaları" yansın.
El hak.
Sormak,
Lazım TEDAŞ'ın "Ehl-i sorumlularına".
Hırsızlığın,
Gaspın, kapkaçın.
Enva-i,
Kötülüklerin iştah kabarttığı "karanlık sokaklar" neden aydınlanmıyor.

* * *

Biliyorum.
Sokak,
Aydınlatmasında tüketilen "enerjinin" bedelini, Devlet ödüyor.
Yanılmıyorsam;
Ülke genelinde bu iş için; 60 milyon lira ödenek ayrılmış.
Ha ifade edeyim;
Buraların tükettiği enerji, mevcut tüketilen enerjinin yüzde 3'ünü teşkil ediyor.
Bir de,
Onarımı-bakımı ve lambaların değiştirilmesi.
Bunlar için de;
Hazine'nin, ayırdığı bir ödenek var.
Velhasıl,
Parası ödenen "sokak lambaları" neden, yanmıyor.

* * *

Düşünüyorum;
Şehir girişindeki lambaların gündüz vakti yanmasıyla tüketilen enerji.
Bilahare,
Gece de, gündüz de yanmayan şehir içi "sokaklara mı" yazılıyor.
Şayet,
Bu "inlik durum" var ise, "suç teşkil" etmektedir.
Burada,
Gündüz ortası yanan lambaların tükettiği enerjinin "bedeli", idareden alınmalı.
Bence alınmalı ki.
Ders-i ibret, babında "tekerrür" hâsıl olmasın.

* * *

Bakın;
Üç gün önce, bu konuyla alakalı aldığım bir mail.
Bayan bir okuyum.
Bir kamu kuruluşunda çalışıyor.
Aynen şöyle diyor;
"Ömer abi.
Allah rızası için. Şu TEDAŞ'a bir söyle de.
İsmet paşa İlköğretim Okulu'nun,
Arka sokağındaki "sokak lambasını" onarıp yaksınlar.
Günler kısa.
Mesai bitiminde, karanlık basıyor. Korkuyorum, "sokağa" girmekten.
Bazen,
Babam veya küçük kardeşim, sokağın başına gelip alıyor."
Evet,
Duydunuz mu, TEDAŞ'ın yetkilileri.

* * *

Birde,
Olağan hale gelen "günlük" elektrik kesintileri.
Nedendir?
TAİŞ'e "yüklediğiniz" neden-i mevzu hala devam ediyor mu?
Yoksa farklı bir gerekçeniz mi var?
Her ne;
Mazeret dâhil ederseniz edin?
Yaşanan,
Şu israf, kıtlık, karanlık ve biraz da "el insaf" çilesine.
Hassasiyet,
Gösterilip, çözüm üretilmesi.
Ve tabi ki; bilahare de "bilgilendirme" gayesiyle.
Haftanın, ilk günü.
Haydi..
İşleri "çözme" gayretkeşliğine.