"Biz, durumdan memnunuz!"

Öyle ya; gün geldi, çattı.

...Ve dün,

Dicle Üniversitesi'nde "rektörlük" seçimi yapıldı.

Doğrusu, beklenti ve tabi ki sonuca ilişkin heyecan; en üst seviyedeydi.

Her ne kadar;

Öğretim üyeleri, yani Üniversitesi "camiasında" bu duygu hâkim idiyse de.

Diyarbakır.

Ve üniversiteyle bağlantısı olan, "birçok kesim" pür dikkatti...

Seçim.

Ve adayların "aldığı" sonuç nasıl olacak, ne oldu, kim kazandı?

***

Malum,

Seçimle alakalı günler, haftalar hatta aylar önce "hazırlık" yapıldı.

Adaylar,

Kendi eksenlerinde hummalı koşuşturma, yoğun ikili diyalog gerçekleştirdi.

Kulisler.

Buna mukabil "vaatler" ve "seçilirimsen" diye kurgulanan cümleler.

Velhasıl,

Dün Rektörlük seçimi maratonun "ilk raundu'na gelindi.

Bu yönde ikmal edilenlerin; adaylar nezdinde "meyveleri" alındı.

Yani; "sandık kuruldu", öğretim üyeleri bir bir oy kullandı.

***

Bilindiği gibi,

Dicle Üniversitesinde oy vermeye yetkili öğretim üyesi sayısı 841.

Eee.

Bölgenin en köklü üniversitesi olması münasebetiyle, "diğer" üniversitelere oranla öğretim üyesi sayısı hayli yüksek.

İki katı kadar.

Dün, 841'inden 812'si oy kullandı.

Bu oylardan; 18'i boş, 6'da geçersiz.

24 oy firesinin verildiği, seçimdeki oy dağılımına gelince.

Mevcut,

Rektör Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç.

Tabiri caizse;

Rakiplerine "fark attı" oyların 457'sini aldı.

Bu da;

Öğretim üyelerinin yüzde 65'ine yakını demek.

***

Bu veriyi, okuduğunuzda öğretim üyeleri açısından şu sonuç çıkıyor.

"Biz durumdan memnunuz" dedi.

Zaten,

12. Dönem olan Rektörlük seçimi'nde.

İlk kez, bugüne kadar yapılan 12 seçimde, "rakiplerine fark yapan" ilk kişi oldu, Saraç.

En yakından takip edeni; Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem.

O'nun adına sandıktan çıkan oy sayısı; 231...

Prof. Dr. Ahmet Keleş, Erdem'in gerisinden 84 oyla üçüncü sırada yer aldı.

Bilindiği gibi;

Keleş bir önceki seçimde, Saraç'la birlikte "hareket" ediyordu.

Sonra, "ayrıldı".

Kulislerdeki ifadeyle;

Aldığı oylar da, Saraç'ın "kasasından" çıkan oylar.

Yani, aday olmazsa idi, o aylarda "Saraç'a" gidecekti.

Prof. Dr. Mehmet Zeki Taner 13.

Geriye kalan; diğer iki isim ise birer oy aldı.

***

Sözün kısası;

Demokratik bir atmosferde geçen "dünkü" seçimde şu hakikat ifade edildi.

Özelliklen de,

İkinci kez Rektörlük görevi "için" varım diyen Saraç için.

"Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz".

Her ne kadar;

Birileri "deve kuşu misali" gerçeklere kapalı ise de!

Hakikat,

Balçıkla "sıvanamayacağı" gibi, güven kaybına da uğratılamaz.

***

Sonuç olarak;

841 öğretim üyesinin yüzde 65'i şuan ki mevcut yönetime; "bir dönem daha" rıza gösterdi.

Pek tabi ki;

Bu rıza gösteriş yeterli mi, hayır.

Alınan; "farklı" sonuç.

Öğretim üyelerinin, "ekseriyetinin" tercihi.

Elbette ki,

Bir gösterge ve dikkate değer, ama ne var ki, "kesin sonuç" değil.

***

Çünkü,

Hala da ülkemizde "rektörlük" seçimi, anti-demokratik!

Her seçim döneminde ifade ederim.

Rektörlük seçimde "süreç" adil, karar mekanizması "adil" değil.

Her ne kadar seçim üç aşamalı ise de sonuçta kararı bir kişi veriyor.

Haklı bir sitem.

Durum anti-demokratik.

Siz kendi üniversitenizde istediğiniz kadar oy alın.

İster bir, ister bin.

Tüm Akademisyenler sizden yana tercih kullansın, ya da yüzde ellisi.

Veya hiç biri kullanmasın, sadece sizin tek oyunuz olsun.

Önemli değil.

***

Önemli olan YÖK'ün sıraladığı üç ismin arasına girmeniz.

Ve aynı bazda Çankaya köşkünün o sıralanan isimler üzerinden sizden "karar" kılması.

Geçtim dönemlerde;

Örnekleri var, "tek oy" alan kişi rektör olarak atandı.

Ha bu arada;

Her na kadar "hukuki" bir hak arayış var ise de, bugüne kadar "girişim" pek sonuç vermiş değil.

Anlayacağınız!

Durum böyle olunca da; 841 Akademisyenin "iradesi" boşa çıkmış oluyor.

***

Bunu ifade ederken;

Cumhurbaşkanı Gül'ün işi de zor.

Kamuoyunda "oluşacak" tartışmadan "nasıl" sıyrılır hesabı?

Vebali de ağır.

Ancak;

Kanun, Cumhurbaşkanı'na noterlik görevi vermemiş!

Doğal olarak bir inceleme yapacak.

Adayların geçmişlerini masaya yatıracak.

Yaptıklarına bakacak ve icraatlarını inceleyecek.

Projelerini gözden geçirecek.

Belki, temsil yeteneklerini bile sorgulayacak.

Ama sonunda; "birinde" karar kılacak.

***

Haydi, bakalım, çıkın içinden çıkabilirseniz.

Siz olsaydınız ne yapardınız?

Sandıktan çıkan oya mı bakardınız, yoksa "başka mecraları mı" benimserdiniz!

Bilemiyorum.

Ama bilinmesi gereken;

Dicle Üniversitesi'nin konumu, bulunduğu coğrafik hassasiyet.

Ve hepsinden öteye; Üstlendiği "misyonun" devamı önemlidir.

***

İnanıyoruz ki;

Kırgınlıkları ortadan kaldıran, küskünleri barıştıran.

Gelişmeyi ve yeniliği "motife" eden.

Halkla bütünleşmeyi sağlayan.

Bölgenin ve ülkenin genel sorunları konusunda "söz sahibi" olan.

Araştırmalarıyla, ortaya koyacağı verilerle "çözüm üreten" kurum olma kimliğini "korumaya" devam ediyor.

Zaten herkesin beklentisi bu yönde.

***

Hatırlıyorum;

Bundan bir önceki dönemi.

O dönemde; "yaşanılan ve yaşatılan" çok çarpık durumlar vardı.

Şunun adamısın, bunun adamısın diye?

Onun için;

Bu yapıları "yaşatmayacak",  yeniden üretimine imkân verecek ortamlar oluşmamalı.

Uzlaşıyı sağlayacak, her kesimi kucaklayan.

Çağdaş, demokrat, hukuka saygılı, insan haklarını benimseyen "ortam" sağlanmalı.

Sonuç itibariyle;

Rektörlük seçimindeki ilk raundun sonucu Diyarbakır'ımıza!

Dicle Üniversitesine.

Ve öğretim üyelerine hayırlı uğurlu olsun.

Bakalım,

Diğer rauntların "ikmali" ne olacak. Onu da, bekleyip göreceğiz.

Hayırlı Cumalar.