BU ÇIĞLIĞI DUYUN?
Hiç kuşkusuz ki;
Sağlıkta "altyapı" yönünde çağ atladık!
Gerek.
Hastane sayısı, gerek hasta yatağı.
Klinik.
Ve diğer "tedavi" birimleri açısından.
İlaç.
Ameliyat.
Hekim seçme, randevu sistemi.
***
Kısacası!
O eski hantal, "sağlık" trajedisi yok.
Hastanın;
Doktor ve ilaç temini "kuyruğunda" vefatı.
Ya da.
"Neşter" parası, hastane ücreti "ödenmedi" diye rehin alınması.
En önemlisi.
Bir odada, 10–15 hastanın sözde tedavisi.
***
Pek tabi ki.
Aynı zamanda, "teknolojik" yenilikler.
Ameliyathaneler.
Velhasıl.
Ciddi bir değişim" evresi geçirdi, Sağlık alanı.
Ki bugün.
Türkiye "yüz naklinde", dünya starı ise.
Bu sağlık alanındaki "değişim ve gelişmeye" bağlıdır.
***
Ama ne var ki!
Devlet aklında,
Bürokrasi işleyişinde,
Hele ki,
Güneydoğu'ya bakış felsefesinde hala değişmeyen bir "vahim" zihniyet var!
"İnsan'a bakış".
Dar.
Umursamazlık ve "bencillik".
***
Takdir edersiniz ki!
Siz;
Dünyanın en akıllı binasını "inşa" edin.
Enva-i teknolojiyle donatın.
Çağın.
Sağlık alanında kullanılacak cihazları getirin.
Elinizin altında.
Tüm akademik veriler bulunsun.
***
Ama!
O'nu işletecek, çalıştıracak.
Hizmete.
Ve üretime sokacak, "İnsan'ı" görevlendirmezseniz.
Hele ki.
Ehil ve liyakatli zevata görev ikmal etmezseniz!
O yapı.
Metruk bir yapıdan "öteye" gitmeyeceği gibi.
***
Oraya muhtaç olan.
Hizmeti.
Üretimi ve sağlığı isteyen için de; "ölüme" mahkûmiyet verirsiniz.
İşte tıpkı.
Diyarbakır'da, Şanlıurfa'da ve tabi ki, bölgenin diğer illerinde yaşanan hal gibi.
Evet.
Devasa hastaneler inşa edildi.
Ancak "hekim" yok.
***
Hemşire.
Yardımcı sağlık hizmetleri personeli.
Bazı "kliniklerin" yokluğu.
Bunları.
Bir kenara bırakıyoruz, "ölümün" eşiğinde olanları ne yazık ki, "ölüme" terk etmiş vaziyetteyiz.
***
İşte.
Bölgeye hitap eden Diyarbakır çocuk Hastalıkları Hastanesi!
Ki, Şanlıurfa'da aynı.
Hastanelerde;
Ne Hematoloji Uzman hekimi,
Ne de Onkoloji Uzmanı hekimi.
Yok.
***
Sadece.
Evet, sadece Diyarbakır'da bin 500.
Bölgeyi.
Komşu il Şanlıurfa ve Batmanı komplike sayarsak.
Bu rakam.
Dört beş kat artmaktadır.
Binlerce;
Lösemi ve Talasemi Hastası çocuk doktorsuz!
***
Öncelikle.
Çocuk Hastanesinin, her iki branşta toplam 6 hekim kadrosu var.
Yani; 3 Hematoloji, 3'te Onkoloji Uzmanı hekim.
Ne hikmetse!
Yıllar yılıdır, her branşta "birer" doktor görev yapıyordu.
Hastane kayıtları.
Ve hekim performans dökümünde; her doktor günde 80 hastaya bakıyor.
***
Şimdi.
Var olanın da, "yok" oluşuna gelirsek!
Denilene göre;
Çocuk Hematoloji Uzman Dr. Ayşen Türedi tayın olmuş.
Bölgedeki "mecburi" hizmet süresi dolduğu için.
Uz. Dr. Banu Oflaz Sözmez ise istifa ederek özel sektöre intikal etmiş.
Anlayacağınız.
Çocuk hastanesinde "iki branşın" doktoru kalmadı.
***
Konuyla alakalı;
Sağlık bakanlığından talepte bulunulmuş.
"Doktor açığı" kapatılsın diye.
Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği resmi yazı.
Ve Genelsekreter Muhammed Güzey Kurtoğlu şifayı de görüşmüş.
Lakin.
Günler, haftalar ve aylar geçmesine rağmen "halen" ne gelen ve nede soran var.
***
Peki.
Şimdi ne olacak?
Hiç kuşkusuz ki;
Başta Diyarbakır'daki bin 500 lösemi ve Talasemi hastası çocuk!
Onlar için; "ölüm" riski kapıda.
Çünkü.
Kendilerine en yakın "hekim", Başkent Ankara!
***
Birçok aileyi de bildiğim için.
Git-gellerin;
Ekonomiksel bazda "karşılamaları" mümkün değil.
Diyelim ki.
Otobüs parasını buldular, peki "ne yiyecekler, ne içecekler".
Hal-i vaziyet.
Ciğer parenin "yaşam" savaşı verirken,
Ne hekim,
Ne de elde maddi imkân "yokluğuyla" gel de sabır et.
***
Tabi.
Mevcut hasta çocukların yansıra.
Benzer şikâyetlerle hastane başvuran çocukların da "teşsihisindeki" çelişkili hal da ayrı.
Branşı olmayan hekim nasıl anlasın.
Velhasıl.
Buradan sesleniyoruz Sağlık Bakanı Müezzinoğlu'na "bu çığlığı" duyun.
***
Binlerce;
Lösemi ve Talasemi hastası çocuk "ölümle" burun buruna.
Aileler perişan ve tepkili.
Evlatlarımız;
Gözlerimizin önünde "göz göre" ölüme mahkûm.
Bu çaresizlik son bulsun.
Aksi takdirde.
Toplum ölümler dahi kaçınılmazdır.
***
Evet.
Bu çığlığı Bakan'a buradan duyururken.
Kulak tıkayan;
Milletvekillerimize de, "duruma vakıf" değil misiniz?
10 milletvekilisiniz.
BDP ve AK Parti ayırımı yapmıyorum.
Tabi ki.
İl Valisi Sayın Cahit Kıraç'a da.
***
Sizler.
Niye bu vahim soruna "hassasiyet" göstermiyorsunuz?
Bakanlığa,
Siyasi ve Bürokratik baskı "kurarak" ihtiyaç olan, hekimlerin atamasını sağlamıyorsunuz.
Bir de.
Her meselede "düzüne düzüne" alana çıkıp basın açıklaması yapan, STK'lar.
Sahi sizler.
Bu binlerce hasta çocuğu "ölümle" yüz yüze getiren doktor "yokluğuna" sessiz kalışınız neden?
***
Diyeceğim!
Kimse.
Ama hiç kimse, hele ki "sorumluluk" sahibi olan herkes.
Makam ve mevki.
Siyasi düşünce, yetkili-yetkisiz, hiç önemli değil.
Doktor yokluğu,
Tedavi imkansızlığı yüzünden bu çocuklardan biri "vefat" ederse.
Bilesiniz ki.
Bu ölümün "vebali" hepinizin boynundadır.
Sorumlusunuz.
Çünkü "bile bile" gelen bir ölüm "cinayettir".
Her sebebi ne olursa olsun.
Bir de.
Haberdar değildik diyen de olmasın.
Aha bizden.
Buradan duymayana, duyurulur.
Zaten.
Ailelerin de medya olarak bizden beklentisi.
"Seslerini" duyurmak.
Zevat'ı meseleye karşı uyarmak.
Gerisi, bu kentin bileşenlerinde ve iktidar ile Sağlık Bakanlığına ait.
Bizden bu kadar.