CASUSLUĞUN SİYASİ ORGANİZATÖRÜ!

Aha ilan ediyorum!

Ki, yazmış ve dikkat çekmiştim…

Bir kez daha, aktarayım…

Biliniz ki…

Çakma Gandi’nin "Adalet" yürüyüşü…

Hiç bir şekilde…

Ama hiç bir şekilde "samimiyet" içermiyor…

Zerre-i miskal kadar bile…

Ne "adaletin" adaletsizliğine…

Ne "hükümetin" keyfi uygulamalarına…

Ne, KHK'nın zulümkarlığına..

Ne, "ihraçlar, gözaltılar ve tutuklamalara”

Hiçbiriyle; "alakalı" değil…

İlgisi de yoktur…

***

Var olan gerçek şudur…

Kılıçdaroğlu gördü…

Tünel'in ucunda, "kendisinin" olacağı…

Yani "işin ucunun" kendisine, geleceğini gördü…

Öyle, Enis Berberoğlu'nu çok sevdiğinden…

O'nun cezaevine düştüğüne…

Dört duvar arasında kalmasına…

25 yıllık "ceza" almasına…

"Casusluk ve Vatan hainliğinden tıkılmasına" dair "üzüntüsü" yok!

Zaten üzülmüyor…

Ki beyanlarında da ifade ediyor…

***

Çakma Gandi…

Bu yürüyüşle "toplumsal" baskı oluşturmak…

Sokağı germek…

Alternatif bir "siyasi" atmosfer geliştirmek…

Yönetim…

Yani yönetime "karşı" dikta oluşturmak…

"Demokrasi-dışı" güçleri hâkim kılmak…

Böylece; "tünelin" uçunda, yakalanmamak gayretinde…

Tüm hesap bu…

***

Çünkü… Biliyor ki…

MİT Tırlarındaki "soruşturma…"

Kendisi açısından…

"Kep düştü, kel göründü" misali, "hakikati" ortaya çıkaracak…

O belgeyi…

Resmi evrakı…

Bizatihi, Enis Berberoğlu'na ulaştıran kendisi…

Yayınlamasını isteyen de kendisi!

Siyasi "organizatör!"

Nitekim!

MİT Tırlarıyla ilgili yeni iddianame…

Soruşturmada çıkan yeni bulgular…

Birçok gerçeği deşifre ediyor…

Ki, 15 Temmuz'u dahi…

***

Özü itibariyle!

Çakma Gandi "adalet arıyorum" yürüyüşü!

Bilinmelidir ki…

Tek bir adımı…

Milletin…

Devletin…

Yani Türkiye'nin yarınlarının "selameti" için değildir…

Mazlumun…

Garibanın…

Yoksulun…

Ezilmişin, itilmişin…

Zulmü uğrayanın…

Baskı görenin, işkence edilmişin…

Hakkı, hukuku, elinden alınmışlar için yollara düşülmüş değil!

Kimse de, "kanmasın…"

Kimse, kimseyi de kandırmasın!

***

Ve şu net bilinsin ki…

İğne ucu kadar bir samimiyet görmüş olsaydım!

Amaç ve gaye!

Temel inanç ve hedefin "gerçek adaletin" ikmaline…

O'nun inşası adına "bu yürüyüş" yapılıyor olunsaydı…

İnanın ki, "ilk yürüyenlerden" biri ben olurdum…

***

Çünkü…

90'ların zulmüne,

28 Şubat'ın ceberutluğuna…

FETÖ'nün dehşetine…

2000'lerin zalimliğine,

2007'lerin "kalleşliğine" uğrayan biri olarak…

Adliye koridorlarını aşındıran…

Mahkeme mahkeme dolaşan…

Yüzlerce "dava" dosyasıyla boğuşan,

Sahte,

Hayali,

Düzmece "suç" isnatlarına karşı mücadele eden…

Cezaevine giren…

Zindanda "suikasta" maruz kalan biri olarak…

***

Ki yıllar yılıdır…

Bu köşeden,

Bu gazetenin sütunlarından…

Benim gibi…

Yönetimin de, finansörlerin de "Adalet, Adalet, Adalet" diye, yazan, çizenler…

Avazım çıktığı kadar, "bağıran" olarak!

Ki hala da, "aynı" ağın içinde bulunurken…

Ne yazık ki!

Ülkenin…

Milletin "en büyük sorunun" adaletsizlik olduğu gerçeği karşısında…

Çakma Gandi'nin "kirli" planı nedeniyle…

Vicdanı "ses" vermede, arıza-i durum yaşanıyor…

***

Nitekim!

Gezi'ye "çevre duyarlılığı" libası giydirenler…

Bugün görüyoruz ki!

15 Temmuz'u itibarsızlaştırma.

FETÖ denilen canavarı, yok sayma.

Terörü.

Terörizmi.

Ve Teröristleri de "iyi çocuklar" diye göstermenin, gayretiyle…

Yeni bir "libas" dikmeye çalışıyorlar…

Neyse ki, millet uyanık.

Halk olup-biteni, "iyi okuyor…"

Penguen belgesellerini unutan yok!

***

EĞER Kİ SAMİMİ İSENİZ!

Saf…

Temiz…

Salih ve samimi bir vicdanla…

"Adaletin" sesi olma noktasında…

Vicdanıyla hareket edip, "yürüyüşe" katılanları tenzih ederek…

Onları ayrı bir kulvarda tutarak…

***

Çakma Gandi dahil olmak üzere!

Onunla kol kola yürüyenler bile…

Siyasiler…

İdeolojik kimliğin temsilcileri…

İstanbul'a yaklaşırken; "vaziyete" masumiyet kazandırma gayretinde, olan köşe işgalcilerde dâhil…

***

Sizler!

Eğer ki, "samimiyseniz!"

Demokrasi için…

İnsan Hakları için…

Kimliklerin…

Dillerin…

İnançların özgür, eşit, hürriyeti için…

Eşit, bağımsız "adaletin" tecellisi için…

Sivil "irade" temsiliyeti için…

Yani, değişen, gelişen, büyüyen Türkiye'nin "aydınlık yarınları" için…

"Biz buradayız" diyorsanız!

***

O zaman gelin!

Nasıl ki, 15 Temmuz'a dair…

Herkes saf vicdanıyla; "Yeni Kapı Ruhu" diye, seslendi..

Benimseyerek "sahip çıktıysa"…

Buyurun…

15 Temmuz direnişi de…

Demokrasi nöbetlerini de…

Adalet yürüyüşünü de "ortak vicdandır" deyip!

"Tek çatı" altında toplanması birlikteliğine soyunalım…

Sahip çıkalım…

Buluşturalım…

***

Bilinmeli… Ve bilmelisiniz ki!

Eğer ki…

Ortak vicdan'da…

Hilesiz…

Sinsisiz…

Kumpassız…

Dış orijinli müdahalesiz…

"El ele, kol kola, omuz omuza" buluşursak..

Bu vatanı…

Nasıl ki, "yedi düvele" karşı mücadele edip, bağımsız kıldıysak…

***

Aynı ruhu yeniden yeşertebiliriz…

Buluşturabiliriz…

Eğer ki, yapabilirsek…

İşte o zaman…

Türkiye "gerçek demokrasinin" tarihini yazmış olacak!

Ve o ruhu, "yaşatacaktır!

Biliyorum birçoğunuz "nerdeee o günler" diyorsunuzdur…

Özellikle, "resmin" geneline bakarak…

Aslında uzak değil…

Yeter ki, "kendi ve öz zihnimizle" hareket edebilelim…

Piyon olmaktan kurtulabilirsek…

İnanın ki; başarabiliriz!