ÇATLAK YOK, BAKIŞ FARKLI!
Tartışma… Erdoğan ve Davutoğlu eksenli…
"Terörle Mücadele!"
İfade edilen o ki… Görüş" ayrılığı söz konusu..
Peki, kim ne diyor?
***
Davutoğlu… 3 Nisan'da bunu ifade etti..
Haber Türk'e.. Diyarbakır programı sonrasında..
PKK… 2013 Mayıs'ına dönerse, "müzakere
olabilir"
Yani… PKK "tüm silahlı unsurlarını" terk
edecek.
Ülke dışına çıkacak… Türkiye'ye "karşı silah"
kullanmayacağını taahhüt edecek…
İşte bu evrede; her şey konuşulabilinir…
***
Cumhurbaşkanı ne diyor?
"Ya teslim olup adaletin vereceği karara razı
olacaklar…
Ya da kıstırıldıkları dileklerde birer birer etkisiz hale
getirilecek"
***
Şimdi.. İlk etapta bu iki söylem..
Kafalarda, "yol ayırımı"
Devletin tepesinde; Kürt meselesine bakışta arıza-i bir
durumun varlığını, okutuyor…
Doğru bakış açısına göre!
Her fikir farklı bir bindirme yapabilir…
Eğer ki… Yapılan uzun uzadıya konuşmaları…
"Cımbızla" alınmış, iki kelimeyle, "kurgularsan",
denilebilir…
Ama "at gözüyle" bakılırsa…
Durum hiçte; "ayrılık, ciddi bir düşünce
bölünmüşlüğü" göstermiyor…
***
İki tarafta… Terörle Mücadele'de son derece kararlı…
Çözüm sürecine… Dönüş noktasında, "hiçbir şey
olmamış" gibi, davranılma, beklentisi de akıl karı değil…
Şöyle ki… Erdoğan ne diyor…
Çözüm süreci dedik; olmadı…
Milli birlik ve kardeşlik projesi dedik; olmadı.
Demokratik açılım dedik; olmadı.
Barış dedik, Kardeşlik dedik, Alternatifler "hayata
geçirmeye" çalıştık; olmadı…
***
Deyin daha neyi deneyeceğiz… Ki her türlü eleştiriyi göze
alarak yaptık..
"İhanetle" suçlandık…
"Teröristlerle işbirliği" ile suçlandık…
Ama kimse;
Örgütün "kullanılan at türü" bir araca
dönüştürüldüğünü görmüyor?
***
Dönersek… Davutoğlu'nun 2013'e "dönülürse"
cümlesinin devamına…
İşin aslı burası… Bir çatlaklık söz konusu mu, yoksa bir
nüans farkı mı var?
Bakalım…
Ne diyor Başbakan… "PKK silah bırakacak… Bunun başka
yolu yok…
Silah bıraktıktan sonra niye konuşulmasın, barışın
şartları içinde…
O zaman siyasetin kanalı açılır…"
***
Görünen o ki.. Erdoğan da, Davutoğlu da "Terörle
Mücadelede" tavizsiz…
Müzakere.. Diyalog.. Ya da "siyasi kanalın"
açılışıyla ilgili "şart da" net…
Nitekim…
Birileri çok farklı mülahazalar icat etse de…
Ortadoğu'daki denklemde.. Yeni "troller" üretme
gayretinde olsa bile…
Hükümetin… Devletin hal-i hazırda yürüttüğü "terörle
mücadele" konsepti tek "gayeli"
O da şudur…
PKK'yı "silah bırakmaya zorlamak…"
***
DEMOKRASİYİ KİM KURTARIR?
Birileri…
Hele ki, Türkiye'nin siyasi tarihinde…
Darbeler…
Muhtıralar dahil olmak üzere..
Otel lobileri…
Protokol lokantalarındaki, "zirve" buluşmaları…
***
Yani, sandık dışı..
Milli irade tercihine kala almayan..
Yasal..
Hukuki "yol benimsenmeyen" hareket ve
müdahaleler..
Hiç kuşkusuz ki…
Hep, şu söylemi öne çıkararak kendilerine
"haklılık" payı üretirler..
***
Denir ki; "Demokrasi adına, Demokrasiyi
kurtarma" adına bu yola çıktık..
Ama gel gör ki… "Demokrasiyi de" katleden..
Ülkeyi de, milleti de, "yıllar ötesi"
gerilemeye mahkûm eden…
***
Hukuku… Adaleti… Eşitliği…
Özgürlüğü… İnanç ve insanlık "değerlerini"
tarumar eden onlar…
Şimdi… Birileri ağızlarından "düşürmüyor?"
Darbe… Öyle ki, "kurtuluş" darbededir
diyebilecek gaflet…
Demokrasiye inanmışlık yok… Bilakis demokrasiye
"inanmamışlık" var?
Vesayetçinin kafası hiç değişir mi?
***
KILIÇDAROĞU YİNE YERLERDE…
Parti grup toplantısında…
Konuşuyor…
Gaflet peş, peşe..
Belli ki, "kafa" yerinde değil…
Ağzı konuşuyor…
Sözü, Bakan Sema Ramazanoğlu'na getirdi…
***
Şu taciz… Vakıf meselesi vakası var ya..
O'na dair.
Birden ağzından o "cümle" seri vaziyette çıktı…
Cümle aynen şöyle…
"Aileden sorumlu Bakan da zaten birilerinin önüne
yatmış durumda, o da konuşmuyor?"
***
Ebe yuh.. Ebe pes…
İnsan "tırnağa" alarak yazarken bile,
utanıyor..
Ama gel gör ki..
Ana Muhalefet Partisinin lideri bir kişi…
Devleti "yönetmeye" aday…
Milyonlarca kişinin gözlerinin içine baka baka…
Bir çok kanalın canlı olarak verdiği grup toplantısında,
bu konuşmayı yapıyor…
***
Ayıbın ötesi… Ar… Namus mefhumu..
Kadına saygı.. Hak getire..
Siyasi rezillik.. Ne ahlaki, ne insani hiç bir yönü yok..
Kabulü de mümkün değil…
CHP'li bayanlar..
Sosyal demokrat geçinenler…
"Kadınlarla" ilgili mangalda kül bırakmayan
kadın kuruluşları…
***
Sahi..
Neden "çukur ve uçkur" siyasetine..
Kılıçdaroğlu'nun "cinsiyetçi" anlayışına
"sessiz!.."
Düşündürücü…
Yoksa her yıl mubah mı onlarda?
Eee..
Olmasaydı, Deniz Baykal'ı "kaset komplosuyla"
al aşağı eden..
***
"Ben o koltuğa" oturmam deyip..
24 saat sonra..
O koltuğu "işgal" eden… Altı seçimi
"yenilgiyle" kapatan..
Siyasetiyle,
Muhalif duruşuyla,
Ortaya koyduğu "misyonuyla" sosyal demokratlığı
"yerlerde" süründüren..
***
Ülkeyi birilerinin nam-ı hesabına, kaos sürükleyen…
Devletin,
Ülkenin,
Milletin "dış düşmanlarıyla" kol kolan giren,
Onlardan "himmet alarak" iktidar olmayı hayal
eden..
Daha net bir ifadeyle, "partisini" böylesine
seviyesi düşük zemine çeken birine, "hala da" ketumluğu
benimsiyorlarsa…
***
Üç maymun misali…
Görmedik… Duymadık… Bilmiyoruz…
Diyorlarsa…
Eeee bizim de diyeceğimiz bir söz o olur…
Oyup olur mu olmaz mı?
Ama söylenecek söz…
"Ne yazık ki, CHP birilerinin önüne yatmış,
durumda"
***
Bu arada..
Artık hiç bir CHP'li..
Sakın ola ağzına; "kadın haklarını" almasın…
Şunu istiyoruz, bunu istiyoruz demesin.
Çünkü kimsenin bu saatten sonra; "iki
yüzlülüğe" tahammülü olmadığı gibi…
Kanacak hali de yok…
***
KANDİL TEBRİĞİ…
Ve selam…
Mübarek Ramazan-ı Şerif'i müjdeleyen,
Üç ayların başlangıcını bildiren;
Regip Kandili bu akşam.
Kandiliniz mübarek olsun...