CHP’nin, düşeceği hal mi?

Şu;

CHP’nin Diyarbakır’daki “hal-i durumu” var ya!

Doğrusu insana der demez;

“Vah ki, vah!” dedirtiyor...

CHP.

Cumhuriyet Halk partisi.

Halkın(!),

Atatürk’ün kurduğu Parti bu halleri mi, düşecek ti?

Maalesef, yerlerde!

***

Yazık.

Hem de çok ama çok yazık!

Koskocaman, CHP!

Hele ki,

Ana muhalefet partisi unvanına sahip!

Atatürk’ün “partisi” deniliyor.

Bu kadar mı, itibarsızlaşacaktı.

Baksanız;

Diyarbakır’da, ne hallerde bulunuyor.

İhtiraslar.

Ne hazin bir tablodur ki, çapsız ve beceriksizlikler “yüzünden” tabela partisi ötesi oldu?

***

Şöyle ki,

14 ay’da tamı tamına 6 İl Başkanı ve Yönetim değişikliğine gidildi.

Yaz-boz tahtası!

Bir türlü dikiş tutturulamıyor.

Son kongrede yaşanan ve yaşanılan mekâna bakın.

Az önceki,

İfadelerimin neden, sıralandığını görün.

Geçtiğimiz haftaki son kongre!

Tabi ki,

Yapıldığı yer, oyların kullanıldığı “mekân”.

Doğrusu,

Bu kadar mı, “ayıplı” bir kongre ve alan olur?

***

Şöyle ki,

Kongre bir kafeteryada yapılıyor.

Kapalı salonlardan,

Kongre merkezlerinden,

Gel düş, kafeteryalara!

Bina altı bir yer.

110 delegeden, 72’si oylamaya katılmış.

Blok liste.

Muzaffer Sayın başkanlığa seçilmiş.

Güzel.

Hayırlı, uğurlu olsun.

***

Lakin

Güzel olmayan oy kabini olarak kullanılan yer.

Neresi mi?

Erkekler tuvaleti.

Taretsiz mekân.

Düşünün;

Bayanlı, türbanlı.

Tabi ki erkekli, “delegeler” oy tercih zarflarını, bu “taretsiz” 1 metrelik “tuvalet kabinde” doldurmuşlar.

Eee.

Ne denir buna?

CHP, bu hallere mi düşecekti?

***

Söylenecek söz çok.

Ama velâkin, kime?

CHP.

Diyarbakır ekseninde olduğu gibi,

Ülke sathındaki “beceriksiz” kadrolarda ne yazık ki hala ısrar ediyor.

Hali vaziyeti,

Bugün “taretsiz” mekânlara düşmüşse yarın çok daha “düşüğü” kaçınmazdır.

***

Demokrasi “tarihindeki” bu perişanlık!

Yazık.

Kendine,

Ve demokrasiye ne hazindir ki, “mayın” olmaya devam ediyor CHP.

Sonuç olarak;

CHP'nin,

CHP'de idame-i hayat eden kafanın bu ülkeye verecek bir şeyi kalmamıştır.

Kalmazda!

Çünkü “bireysel” tatminin, zevk-ü sefa var!

***

Ve bir e-mail!

Mesaj,

CHP’nin bir önceki 20 günlük İl Başkanı, M. Beşir İpek’ten.

Pek tabi, 30–40 yıllık bir CHP’li.

Yeni yetme, CHP’li değil.

Haklı bir şekilde, olup-bitene üzülüyor.

Ve sormuş;

CHP’nin,

Söz sahiplerine ve tabi ki, Diyarbakır yapısından sorumlu Sezgin Tanrıkulu’na.

Hayli suçlamaları da yok değil.

Ama genel olarak diyor ki;

Hani CHP Diyarbakır’da büyüyecekti?

Hani, biz dışlanırsak, CHP Diyarbakır’da “çıkmaz sokaktan” çıkacaktı?

Çıktı mı?

***

Bilemiyorum.

Zaten soruların muhatabı Tanrıkulu.

Ne cevap verir bilmem.

Eğer vereceği cevap olursa, sizlerle paylaşırız.

Ama şunu ifade edebilirim.

CHP.

Şu bağımlılık arz eden anlayışından ve “bireysel” tatmin zafiyetinden kurtulmazsa.

Ne ülkeye,

Ne millete,

Ne de kendisine “hayra” bir şey vermeyeceği gibi.

***

Seyr-ü seferinde;

Hiçbir mevzuda da dikiş” tutturamaz!

Ne de, Diyarbakır’da “tabela” partisi olmaktan kurtulabilir.

Çünkü her geçen gün, “kan kaybettiği” gibi, güven zafiyeti yaşıyor.

Şöyle;

Güneydoğu’da 10–15 yıl öncesini bir hatırlayın...

Nasıl,

Bir parti konumundaydı, bugün nerde?

Eriyor.

Erimeye de mahkûm.

Lakin “halkçı” kimlik ve düşüncesini, kaybetmiştir.