DEĞERLENDİRECEĞİZ!
Anadolu Jet…
Şehrin "serzenişini" duymuş olacak ki…
İlgililer; "mesaj" verdi…
Görüştük…
Kamuoyundan yükselen "sese" kulak verilmiş…
Denilmiş ki…
"Talepleri değerlendireceğiz…"
Malum…
Ankara-Diyarbakır uçak seferleri; "5'ten" 3'e indirilmişti…
Ki bu durum; "hayli arıza" yaratıcıydı…
İş Adamları…
Bürokratlar…
Hasta-yakınları…
Öğrenciler…
Günübirlik "işlerini" halledebilirken…
Seferlerin budanması sonucu; "zorunlu bir günlük" konaklama gerek…
Ki Diyarbakır için…
Ki Ankara için…
Bakalım…
Anadolu Jet'in ilgili zevatı; "değerlendirme" yapacak imiş?
Bilemiyorum neyin değerlendirmesi…
Aylarca yürütülen bir uygulama…
Zarar…
Ya da yolcu azlığı "diye bir durum" yok…
Çünkü uçuş istatistikleri var…
Bu noktada "bahane" yok…
Gayri resmi bilgilere göre; "uçak" azlığı var…
Diğer bölgelere; "uçuş" için, budama yapılmış…
Neyse…
Diyoruz ki şimdilik...
Sabah ve gece yarısı karşılıklı sefer; "yerine konulsun…"
Bu arada, biz lobimizi güçlü tutalım…
Bu işi "boşvermişliğe" bırakmayalım…
Yoksa "vaziyet" kanıksanırsa, "iş aynen" devam eder…
Baksanıza…
Siirt'e, havaalanı yapıldı; ama uçaklar inmiyor…
Son günlerde oradan da hayli serzenişler alıyoruz…
Anadolu Jet…
Siirt'te açıkça ambargo uyguluyor diye…
Batman'da ha keza…
***
RTÜK BU…
Akıl-sır erdirmek mümkün değil…
Baksanıza…
Evlilik…
İzdivaç…
Gibi, örfümüze, âdetimize, geleneğimize uymayan…
Ciddi…
Bir o kadar da vahim olan…
"Aile mahremiyetini" ayaklar altına alan…
Değer ölçüleri "zedeleyen!"
Nesil için…
Çocuklar için…
Ailenin birlik ve dirliği noktasında…
Bir "tahribat" kalıbı gibi duran TV'lerdeki bu "haysiyetsiz" programlara "yeniden" hayat veriliyor…
***
Malumunuz üzre!
Bir önceki KHK kapsamında "yasaklama" getirilmişti…
Artık "yayınlanmayacaktı!"
Ki bu karar; "toplumda" sevinç karşılanmıştı…
Oh be denilerek…
Ama ne hikmetse…
RTÜK önceki günkü toplantısında; "istişare" yapmış…
Karara bağlamış..
Vaziyete "çözüm" bulunmuş…
Peki, çözüm neymiş?
Çocukların TV izlemedikleri "saatlerde" yayınlanabilinirmiş…
Muhtemel ki, "gece" yarısı…
***
Ne dersiniz bilmem…
Ama benim diyeceğim şudur ki…
Beyler…
Bayanlar…
Siz "ahalinin" aklıyla alay mı ediyorsunuz…
Ya da, Devlet-i Âliye’nin…
Anlıyoruz…
Bağımsız kurumsuzunuz…
Teksiniz…
Denetleme…
Sorgulanma…
İncelemeden "muafsızınız…"
Bu da nasıl bir ayrıcalıktır; anlamış değilim…
***
Lakin…
Tepkiler de…
Serzenişler de…
Milletten yükselen "istemezlüğün" nedeni…
Programların; "gündüz" verilmesi değil…
Programların genel muhtevasıyla; "aile bütünlüğünü" zedeliyor…
Tipik bir "sosyal mühendisliktir…"
Değerleri; "alt-üst" edendir…
***
Ve dikkatimi çekiyor…
İğrençlik içeren bu programların tümü de!
Bilaistisna…
İktidar "muhalifi" yayın gruplarıdır…
Velhasıl…
Artık gece yarısı, yayınlanacağına göre…
Pür dikkat…
Evlilik serüveninde; "yatak odası" denemesi de "yayına" girerse şaşmayın…
Kimin kimle "performansı" nasıl diye…
Rezilce bir hadise…
***
CHP'DEKİ CAMBAZLIK!
Cambaza bak cambaza!
Ne diyor; zevat…
Parti Başkanları…
Eee…
Parti Başkanları, "Cumhurbaşkanı" olmamalı…
Yani…
Yani "aday" olmamalı…
Bak hele…
Bunca kızıl-kıyamet koparıldı…
Referanduma gidildi…
Ahali yüzde; 51.4 oranında "evet" dedi…
Sen hala orda mısın?
Ne cambazlık ama…
Tabi; "fikriyat", mevcudiyete muhaliflik değil…
Vaziyet…
"İnlik" içermektedir…
Şöyle ki…
Ne demişti devrik lideri…
Ya "adaylığını" açıkla ya da "koltuğu" bırak…
O ne yapıyor…
Kendince "mızıka" çalıyor…
Hele ki, "kongre" tarihini, uzaklaştırmak…
6-7 ay sonra…
Dün Muharrem İnce fena çıkıştı bu duruma…
Partimizi lütfen yormayın…
Ülkemizi lütfen yormayın…
Olağan kurultay diyerek, 8 aya yayarak tartışmayı uzatmayın…
Değişim taleplerini kapatmaya çalışmayın."
İnce'nin bu ifadesi ise…
Ey cambaz, her ipte cambazlık yapamazsın…
Ne diyor İnce…
"İstediğin zaman istediğin kişiyi genel başkan yardımcısı yapabiliyorken, Cumhurbaşkanı'nı istediğin kişiyi Cumhurbaşkanı yardımcısı yapacaksın diye eleştirme hakkı yok."
De cevap var…
***
Neyse…
CHP'nin "liderlik" koltuğu ebediyet arzına sahip..
Cazi bir yer…
Ömrü billâh, koltukta otarabilirsin…
Bakalım…
Kasetle gelen; "neyle" gidecek…
Çünkü demokratik teamüllere direniyor…
Kapıları kapalı tutuyor…
Galiba iş; "kendi kazdığı kuyuyla" ikmale gelecek…
Ne diyelim CHP'lilere kolay gelsin…
Lakin şu sözü kulaklarına küpe etmeliler…
Tarihi bir beyan…
Eğer ki…
Sistemi onarmak istiyorsanız…
Ya da değişime inancınız var ise…
Sizin de; "yarışa" girmeniz gerekir…
Yoksa varlığınız; "beyhude" olur…
***
Bence CHP'deki asıl "açmaz", yarıştaki varlığı…
Çünkü…
Kapalı kapılar ardında; ittifak arayışı var…
Ki o ittifakın adresi de; HDP…
Tuncay Özkan'ın…
Edirne cezaevinde, Selahattin Demirtaş'ı ziyaret etmesi…
Ardından paylaştığı mesajı göz önüne aldığımızda bu daha bir netleştiriyor…
Ne demişti Özkan…
"Adalet, özgürlük, barış için müthiş düşünceleri var…
Herkese çok selamı var…
Türkiye Selahattin Demirtaş'ı daha bir can kulağıyla dinlemeli…"
***
Tabi, Ahmet Türk'ün "göz kırpma" sinyali…
CHP'nin "diyalog" tabanı geliştirmesi…
Ve Demirtaş'ın dünkü mesajı, vaziyeti resimledi diyebiliriz…
Ne dedi Demirtaş?
"Herkes bilmeli ki, demokrasi ortak paydasında önümüzdeki dönem yeni ittifak olasılıkları şekillenebilir…
Siyaset kurumu buna açık olmak zorundadır…
2019'a kadar birçok siyasi parametrede değişiklikler olacak"
***
Tüm bunları alt alta koyduğumuzda…
CHP'de esen rüzgâr…
Ve akabinde oluşacağı fırtına…
Kılıçdaroğlu'nun liderliğinden çok; HDP ve CHP'nin "tek çatı" altında birleşmesi…
İşte; "cambazlık" burada aktif rol oynayacak…
HDP Kürtlere…
CHP, Seküler tabana, Kemalistlere…
Vaziyeti nasıl; "cambazca" anlatacakları, önem arz edecek…
***
...VE GÜL KONUŞTU…
Öyle ya…
Günlerdir ismi üzerinde mülahaza ediliyor…
AK Parti cephesinde…
CHP cephesinde…
Yani bir çok mahalle, kendisiyle alakalı "plan" senaryoları üretiliyor…
Ama kendisi, "hep sessizlik" içerisinde kaldı…
Nihayet, dün konuştu…
Ki bu konuşmasını sanırım hemşehrisi Kayseri Mustafa Elitaş'ın "sıkıştırması" sağladı…
Çünkü Elitaş şöyle demişti…
"Tavrını, durumunu, pozisyonunu netleştirmeli…"
***
Gül.. Dün Cuma namazı çıkışında konuştu..
Baykal'ın sözlerine dair…
İkinci Ekmeleddin vakasına ilişkin…
Baykal'ın sözlerini "Bir siyasetçinin parti içi hesapları" olarak niteleyen Gül, "Hiç ciddiye almadım" dedi…
Daha önce defalarca kez günlük siyasete girmeyeceğini söylediğini de hatırlatan Gül şöyle dedi…
"Ama gördüm ki bazıları çok ciddiye almış.
Bazı arkadaşlar saygı seviyesini aşarak ne yapacağımı nasihat edecek kadar ileri gittiler, buna üzüldüm…"
Sürece dair ise, Türkiye'nin önüne bakması gerektiğini söyledi…
Gül…
"Türkiye'nin önünde çok önemli gelişmeler var.
İçeride birçok sorunlar var.
Herkesin bunları çözmek için elinden geleni yapması gerekir"
Tabi Gül, önümüzdeki günlerde "fikirlerini" paylaşmaya devam edeceğini aktarırken, noktayı şöyle koydu…
Özellikle, "ismi" üzerinde polemik yaratanlara ilişkin…
Dedi ki…
"Polemiklere sokmaya çalışanları da ciddiye almam.."