Değerli. Ama altı doldurulursa

Evet.
Arınç.
Ve Meclis kürsüsündeki “Kürtleri” ifade eden konuşması.
Muhteva,
Zamanlama ve yer noktasında bizler için “önemli ve değerliydi”.
Ancak,
Fransa ve Sarkozy’in “inliğinin” gölgesinde kaldı.
Bu nedenle de,
Kamuoyunda “istenilen” yankı ve tepkiyi görmedi diyebilirim.

* * *

Peki nasıl,
Okumalıyız ve beyin eforu sarf etmeliyiz.
Söylem; neye hikmet?
Öncelikle ifade edeyim, “sözler” havada kalmamalı.
Deniz kıyısında,
Kumsala yazılı ifadeler olarak, yer almasın.
Dalganın,
Gelmesiyle silinmesin.
Sözlerin,
Altı-üstü ve yapısal inşası, “iyi dolmalı.”

* * *

Peşin,
Fikrin şartını ortaya koyduktan sonra.
Arınç’ın,
Kürsüdeki “konuşması” birçok yönüyle, “değerlidir”.
Şöyle ki,
“Sözün” sahibi, sıradan bir siyasetçi olmadığı gibi, “toy’da” değil.
Siyasetin,
Duayen isimlerinden. Ve tabi ki, Başbakan Yardımcısı.
Ki,
Kulislerde Erdoğan sonrası “Başbakanlık” koltuğuna gelebilecek isim deniliyor.

* * *

Bir de,
Sözlerin sarf edildiği yer, Meclis!
Ne,
Seçim meydanları. Ne de parti kongresi..
Veya, “siyasi sohbet” toplantısı.
Tarihsel,
Öneme ve kayıt altına alınan, bir mekânda bunları söyledi.
Önemli bir ayrıntı da,
O konuşmayı Başbakan adına. Ve onun istemiyle yapıldı.
Yani, “günlük” siyasi havaya ilişkin bir konuşma değildi.
Hükümet adına konuşuyordu Arınç.

* * *

Özetlersek.
Arınç kürsüden neyi konuştu.
Dedi ki,
“Kürtlerin varlığı bin seneden beri bir gerçektir.
İnkâr edemezsiniz.
İnkâr ederseniz 1980 öncesine dönüş yaparsınız.”
Sonra,
Kürt realitesinin kabulü.
Ve Kürt kimliğine yönelik “ihanet” ihtiva eden “inkâr” düşüncesinin de, “sonlandığı” anlamını içeren şu sözü ifade etti.
“Bir insanın kimliğini inkâr etmek o insanı inkâr etmek gibidir”

* * *

Bir nev-i,
Kürt kimliğiyle alakalı “kırmızı” çizgileri deklare etti.
Bunlarsız,
“Kabul” edilemez, Kürtler ve varlıkları.
Bir diğer,
“Hak ve halkların” tanımına ilişkin, ifadesi oldu ki.
Deriz ya,
“Kitabın tam ortasından” söz etti diye.
Aynen de öyle.
Dedi ki,
“Kürtleri tanıyacaksınız, haklarını da tanıyacaksınız.”

* * *

Arınç,
Duygulara, düşüncelere bir ölçüde tarihe seslendi.
Tabi,
Akla şu düşünceyi de getirdi.
“Kürt açılımı tıkandı”.
PKK-Devlet-İmralı üçgeninde “tıkanın” görüşmeler.
Yeni Anayasa,
Hazırlığında “Kürtlerin” yer almayacağı şeklindeki algıları.
Bir ölçüde, “tekzip mi” etmiş oldu.

* * *

Arınç,
Yeni Anayasa’nın “etkin kimlik” tanımıyla alakalı “ön görüşünü” de aktardı.
Altını çizerek.
Şöyle dedi:
“Kim ne varsa bu topraklar üzerinde o kimliğe saygı duyacağız, o kimliğin bütün kültürel haklarını, Anayasal haklarını vereceğiz, tanıyacağız, diline saygı duyacağız.
Bunları vermekle terörle eş anlamlı sonuç çıkarmayacağız.
Irkçılığı reddediyoruz.
Ben Kürdüm diyen bir insanın eğitim, kültür, dil hakkı ne varsa vereceğiz.
Bu ulufe, bahşiş değil.
Tüm haklarına saygı göstereceksiniz.”

* * *

Evet,
Arınç’ın ağzından dökülen sözcükler.
Ve cümleler içerisinde, kullanılan kelimeler.
Farklı,
Mecra ve düşüncelerin harmanında, tartışılabilinir.
Aldatmaca veya gerçeğin ta kendisi, minvalinde.
Ben biraz,
İyimser noktada ifadelere bakmak istiyorum.
Tabi söylerken, “sözlerin altının” mutlaka doldurulması gerektiğini de, kalın bir şekilde ifade ediyorum.

* * *

Ortak,
Gaye ve hedef şudur.
Şiddeti,
Çatışmayı,
Kanı ve gözyaşını.
Potansiyel suçlu.
İnkâr.
Ve zulmün, kabulü.
Etkin kimlik üzerinden, statükocu baskılar.
Toplumsal,
Güvensizliğin “körüklenilmesi” gibi.
Kirli,
Atmosferin bir an önce “dağılması” açısında, barışçıl bir süreci işletmek.

* * *

Bölge,
STK Başkanlarının ifadesiyle.
Siyasal iktidar.
Başbakan, Cumhurbaşkanı.
Meclis.
Topyekûn “somut” adımlar atılması gerekir.
Burada,
MHP, CHP ve Hükümetteki AK Parti kadar.
BDP…
Ve tabi ki, Güneydoğu’daki “sivil düşünceler”.
Tarihi,
“Sorumluluk” ihtiva ederek, “eşitliğe” rotayı kurgulamalılar.

* * *

Üstadın,
İfade ettiği gibi “aşılacak engel” değil.
Yeter ki,
Samimiyet ve gönül dürüstlüğüyle, “meseleye” çözüm istenilsin.
Sanmıyoruz ki,
Türkiye’de 67 “etkin kimliğe” sahip, birey ve toplumlar.
“Eşitliği” karşı çıksın.
Hele,
“Türkiyeliyim” tanımına, “yok” deyip, “Türk” tanımını tabulaştırma, gayretkeşliğinde olsun.
Çözüm,
Tam demokrasi.
Ve tam sivil Anayasa’dadır.
Gerisinin,
Kıymeti harbiyesi yoktur.
Güzel,
Şeylerin “oluşabilmesi” için.