DENİZ GELMİŞ DİYARBEKİRİMİZE!

Ne diyelim…

Hal-i vaziyet… Vaki olan; manzara…

Neye delalettir…

Elbette ki, birçok şeyi ifade etmektedir…

Ama ürkütücü…

Bir şehrin…

Metropol bir kentin…

Hele ki "altyapısıyla" övünülen Diyarbekir'in…

İki damla yağmurla "bu hale" geliyor olması…

Çok ama çok, "irdelenmesi" gereken bir acziyettir…

Yazıklar olsun…

***

Bırakın su baskınlarını…

Selleri…

Ya da binaların alt katlarını…

Bodrumları "su basması…"

Bunlara bu kent yabancı değil…

Ama "bu manzara, bu tahribat" bu ne ya çığlığını bastırıyor…

Koca bir şehir; "deniz olmuş!" taşıyor…

Ki ahali "Çarşambayı sel aldı" şarkısını söylüyor…

***

Şehirlerarası bir yol…

Ve alt geçit…

Koca bir meydan; "yağmur sularıyla" dolmuş taşmış vaziyette…

Mahsur kalanlar…

Sulara gömülen araçlar…

Can havliyle, "yüzerek" sudan çıkmaya çalışanlar…

Beri yanda; "botlarla" müdahale eden, ekipler…

Söylenecek söz çok…

***

Çünkü…

Bu manzarayı, bir kaç yıl önce yine yaşadık…

O gün…

İlgililer "Alt geçit" yapımının tamamlanmadığından…

Altyapı'nın devre dışı kaldığından; "kaynaklandığını" ifade etmişti…


Merak ediyorum…

Şimdi Belediye…

Ki Karayolları 9. Bölge Müdürlüğü…

Çünkü "o güzergâh ve alt geçitler" onların sorumluluğu altında…

Deyin bakalım; "ne diyeceksiniz?"

Bahaneniz ne olacak sahipsiz memleketin haline…

***

Bir okurum mesaj atmış…

Vaziyete dair…

Ki yazıya da başlık olarak kullandım…

Acı gerçeğe; "ironi" yapıyor…

Diyor ki…

"Ömer abi…

Haberin var mı; Diyarbekirimize deniz gelmiş…"

Altına da not düşmüş…

Merhum bir milletvekilimize ait "efsanevi" bir ifade…

Merhum'un hayaliydi…

Diyarbakır'a seçim vaadiydi..

Diyarbakır'a "deniz getireceğim" diye…

Galiba…

"O hayal" dün Diyarbekirimiz’de gerçekleşti…

Acı…

Ama gerçek…

***

GÖNLÜMÜZ SİZİNLE…

Dünkü yazıma, çok sayıda mesaj geldi…

Ekseriyeti de pozitif…

Tabi ki negatif olanlar da vardı…

Ama…

Genel ve ortak beyan şuydu…

Durum…

"Hakikatin" bir silesi olarak; yüzümüze çarpıştır…

Doğru söze ne denir?

***

Peki, travmatik durum nasıl; "telafi" edilir…

Sağlıklaşma nasıl sağlanır…

Yeniden; "kenetlenme" nasıl olur?

Doğrusu…

Bu çok ama çok basit bir hamleyle çözümlenebilinir..

Yeter ki; "futbolu" veya diğer spor dallarında samimiyet hasıl olsun.…

Eğer sağlanırsa…

Yekûn olarak…

"Siyasi ve ideolojik", anlayıştan her şey uzak kalır…

Yönelen…

İstenen…

Agresifleştirilen "müdahaleci", anlayışları da; "primsizleştirir..."

Aksi takdirde; "zaman" hep kötü işler…

***

Dedim ya…

Yazımız "birlikteliğe" inşallah vesile olur..

Öyle hissettim ki…

Kısm-i de olsa, bir "ders-i ibretlik" içerdi…

Evet…

Bugün Amed, Sivas'ta 1. lig hedefi için; "ilk tur" maçına çıkacak…

Tabi ki, Diyarbekirspor'da, Darıca karşısına, Diyarbakır'da çıkacak…

Diyoruz ki…

Gönlümüz sizde…

Haydi, kadim şehrin temsilcileri…

Acıların somutlaştırdığı yüzleri güldürün…

Alacağınız başarıyla; "gülümsetin."

Az da olsa; tebessüm ettirin…"

Artık bu kentin "coşkulu" hayata ihtiyacı var…

***

 

BÖLÜK-PÖRÇÜK…

Klişeleşmiş bir deyim…

Ama ne yaparsın…

Hakikatin tanımı; olunca…

Başka söze gerek var mı?

Deriz ya…

"Kaynayan kazan!"

CHP…

Ki her yönüyle "kaynayan kazan!"

Öyle böyle değil…

Parti; "beşe" bölünmüş vaziyette…

***

İlk bölünme…

Devrik Başkan Deniz Baykal…

Lideri Kemal'e…

Yani kasetle kendisini koltuktan edene sesleniyor…

Kılıç çekerek…

Diyor ki…

Eğer ki…

2019'da "aday olmayacaksan" çekil…

***

Ne demek bu…

Denilen şu…

Yeni yönetim sisteminde…

"Devlet Başkanı" olmak için aday olmayacaksan…

Şimdiden;

CHP'nin Genel Başkanlığını "bırak!"

Bırak ki…

CHP 2019'a, ikinci bir "Ekmeleddin" faciası yaşamasın…

***

İkinci bölünme…

Muharrem İnce…

Yeter dedi…

9 seçimdir "kaybediyorsun…"

Bırak artık…

Olağanüstü "Kurultay" istiyorum…

İnce için…

Belli ki, "referandum" evresindeki "İl il gezintisi" boşuna değildi…

Hesap çıktı…

Zorlayacak…

***

Üçüncü bölünme…

Fikri Sağlar…

Muhalif bir ses…

Kemal Bey'e…

Ve Parti yönetimine çıkışı vardı…

"Bu kadro değişmeli…

Karar verebilecek…

İddialı iktidar yapacağım diyecek insanlar iş başına gelmeli?"

***

MYK… Dün karar verdi…

Sağlar için…

Vay sen misin bunu diyen…

"Disiplin kuruluna" sevk kararı verildi…

Nitekim…

Kılıçdaroğlu, ilk grup toplantısında konuşmuştu…

Tehdit ederek…

"Kapının önüne koyarım!"

***

Görünen o ki…

Parti için muhalefet…

Parti içi kapışma…

Parti içi hesaplaşmalar…

Travmatik şekilde "iç savaşa" dönüşmüş durumda…

Sanırım…

Alınacak kongre kararıyla bu daha bir sertleşecek…

***

Bir önceki yazımda ifade etmiştim…

2019…

CHP için…

Hele ki Kemal Kılıçdaroğlu için…

Siyasi "hayat" açısından ölüm çizgisi…

Bu iç boğuşma; "büyük bir dağılma" yaratacak…

Ki vaziyet…

Sonuç itibariyle CHP açısından…

"Atı alan Üsküdar’ı" geçti nokta-i nazarında, "yaya" kalmıştır…

***

İŞİNİZE BEYLER…

Ayıp ya…

Millet iradesini ortaya koydu…

Seçim bitti…

Sandıklar açıldı…

YSK kararını verdi…

Her şey; "meşru" karinesi içerisinde, vücut buldu…

Siz hala; "neyin" teranesindesiniz…

Hakikate "bu kadar" bağnazlık yeter…

***

Soruyorum size…

Geçmişte…

Bir Anayasa değişikliği yapılmışsa…

Değişikliği; "halk sandıkta", hükme bağlamışsa…

Bugün ise…

Bir başka Anayasa değişikliğiyle; "O hükmü" değiştiriyorsa…

Buna da; "Milli irade" karar veriyorsa…

Bunun hangisi "meşru" değil?

Neyse!

Lafazanlıkları bırakın…

***

Nutuklarınızda…

Beyanlarınızda…

Ortaya koyduğunuz argümanlar da…

Bilaistisna…

Tüm mevcudiyetiyle; "halka, milletin" iradesine karşı, saygısızlıktır...

Bu milletin sabrı bir yere kadar…