DİYARBAKIR'IN FETHİ?!…

Bugün 27 Mayıs.. Diyarbakır’ımız için özel ve anlamlı bir gün..

Fetih edildiği gündür bugün…

Çünkü "Kadim" Şehir oldu.. Peygamberler Diyarı unvanını aldı…

Sahabeler ve evliyalar mekânı olarak şereflendi..

Bağrında; 5'inci Harem-i Şerif'i yaşatarak, "kutsal topraklar" kimliğini kazandı…

İşte bugün, o günün, o şerefe nail oluşun 1382. sene-i devriyesi..

Yani, yıldönümü…

Diyarbakır…

İslam'ın Anadolu'ya yayılmasına öncülük eden; ilk kapı kimliğini taşıyor..

Ve 1382 yıldır; "o kimliğini" dipdiri tutuyor..

Nice İmparatorluklar geldi?..

Nice savaşlar yaşandı?…

 Nice işgallerin girişimleri organize edildi..

Ama hepsinde, İslam Bayrağını "dalgalandıran" şehirler sultanı oldu..

***

Mezopotamya’nın kalbi, 33 "medeniyeti" bağrında yaşatan bir mabettir, Diyarbakır!!!…

Doğrusu, her sene-i devriyede derin bir hüzün kaplar içimi..

Öfke dolu eleştiriler içeren cümleleri kurarak, serzenişleri dile dökerdim..

Çünkü, güne özgü kutlamalar, etkinlikler, organizasyonlar, şenlikler tertiplenmedi?..

Ki kendimi bildim bileli, yarım asırdır Diyarbakır'ın Fetih günü, "siyasi ve ideolojik" olarak, "önemsizleştirilmektedir"…

Neyse!..

Bu minvalde, çok da teferruata girmek istemiyorum..

Zaten bilen biliyordur..

Kürtlerin, Kürt Müslümanların Diyarbakır'ın "Fethinde" görev alıp, destek verdikleri gerçeğinin "bilinmesini “istemiyorlar..

Özü bu!

Ancak gerçek şudur ki, Kürtler İslam'ın Anadolu'ya yayılmasında öncü olmuşlardır?…

***

Evet, Fetih Gününün etkinliklerine gelince!..

malum Pandemi var..

Ama buna rağmen, geçmişten daha organizeli bazı etkinliklerin, tertiplendiğini söyleyebilirim..

Galiba, kadım şehrin yeni yeni "ruhuna" eğilip, vakıf oluyoruz..

O tarihsel "Fetih Ruhunun" Diyarbakır'da filizlenip, güçlenmesi adına, "çaba gösteren" var..

Çünkü önceki yıllarda ne yerel yönetimler, ne merkezi idare, ne de kamu pek de, "alakalı" olmuyordu?.

Hatta Fransız takılarak, görmezden geliniyordu?.

Ama bu yıl öyle değil..

Bir koordinasyon, bir birlikte hareketlilik var…

Beklentim, ağırlıklı olarak gelecek senedeki sene-i devriyesinde, Diyarbakır Fethi'nin "bayramını" büyük bir coşku seli içerisinde, geçiririz..

***

Ki İstanbul'un fethinden öncedir Diyarbakır Fethi..

1453'ü hep gıpta ile yapılan kutlamaları dinler ve izlerken neden Diyarbakır'ın fethi de böyle bir "fetih ruhunun" coşkusuyla, kutlanmıyor diye de sorgulayıp durmuşumdur..

Gelecek yıl, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere..

Devlet-i Âliye, siyasi partilerin liderleri dahil…

Diyarbakır "tarihsel" kimliğine, "beşiklik ettiği medeniyetlerin" şiariyle, onları Diyarbakır'da ağırlayıp, sevgi, muhabbet ve kucaklaşmayla, "Fetih Günümüzü" kutlayalım…

Lakin yaşadığımız zaman ve gidişatın sürecinde en büyük ihtiyacımız "Fetih Ruhuyla" bütünleşir olabilmemizdir..

***

Evet, günümüz, fethimiz ve bayramımız kutlu olsun!…

Hep mübarek içerisinde kalıp, olalım!…

 

***

BİR DE KARA LEKE!…

..Ve gelelim diğer bir 27 Mayıs gününün "tarihsel" hikâyesine!…

Evet, Türkiye'nin demokrasi "tarihinde kara bir lekedir" 27 Mayıs, 1960 ihtilali…

Üzerinden, 61 yıl geçti.. Malum bir kesim, inanılmaz bir nefretle anıyor merhum Menderes’i ve arkadaşlarını... 

Ne kinmiş ki onların "ruhlarındaki" karanlık!…

Utanç verici…

Bir avuç olsalar da, ruhları da, kinleri de, devşirme ve küresel güçlere biat edicilikleri, ne hazindir ki "hep nüfuz" edici olmuştur?..

 

***

Ama bir kesim var ki…

Yassıada sürecini, Menderes ve iki Bakanın "katledilişini?"..

Türkiye'nin "karanlıklara" gömülerek, milli iradeyi "hasım" gören, insanlık dışı uygulama ve sistemi, hep yüreğinde "sızı" olarak duyuyor ve görüyor..

Ki yaşıyor da…

Denir ya, darbelerin, vesayetlerin postalların "tohumunun" ekilip, dönemsel olarak biçilen bir "düzeni" ikmale getirdi…

***

 

12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat... e-muhtıra…

Ve 15 Temmuz..

Bunların hepsine 27 Mayıs "yeşil ışık yakıp cesaret" verdi..

"Çeşme yolu" misali…

Hazin olan şudur ki dönemsel olarak teslimiyetçi ve davetkâr sivillerin varlıkları, sisteme her daim tüy diken oldu?..

Bugün milli iradenin alaşağı edilmesi için, "iktidar gitsin, ülkeye ne olursa olsun" diyecek kadar zihniyet dağılımı var…

***

15 Temmuz sonrası, ordu bu işe noktayı koydu..

Devlet'in kurumları da…

Ama darbe ve vesayeti sayıklayan siviller, hâlâ varlar. Kimin tarlasında, hangi tohumdan yetiştikleri bilinmiyor..

Onun için de, yeni nesile Menderes'i "niye astılar" diye, anlatılmalı?..

Ki nesil, niye asıldı dediğinde sorduğu adama göre "yanıt" alarak zihni bulanmasın!…

27 Mayıs'ın "şehitlerini" rahmetle anarken..

Yaşasın demokrasi..

Yaşasın sivil yönetim..

Yaşasın, milli ve yerli birliğimizin kutsiyeti!….

***

GÜNÜN SÖZÜ

- Alem O'nunla kaimdir ve O'nsuz olan hiçbir şey yoktur. O'nun rızası, rahmeti, bereketi ve tecellisi olmayan hiçbir şeyin değeri yoktur