DÖKÜLEN KURUMLARIMIZ?
Lügatımıza mal olmuş şöyle bir deyim var.
“Kep düştü, kel göründü”.
Aynen de öyle.
Şu şehr-i Azam’daki resmi kurumların hal-i pür melalleri aynen böyle!
Köşenin müdavimleri bilirler.
Yazıyorum!
Öyle ki, seri yazı misali, her gün yazıyorum, kurumların döküntü halini!
***
Çünkü,
Nereye bakarsanız,
Hangi kuruma el atarsanız, atın “elinizde” kalıyor.
Dökülüyor.
Yolsuzluk.
Usulsüzlük.
Keyfiyet.
Hele ki pişkinlik ve bir de ayrımcılık var ki; maazallah!
Politize olmuşluk, bırakın sıradanlaşmış.
***
Doğrusu,
Hükümet açısından hiçte hoş değil.
Hal-i vaziyet,
AK Parti açısından, “ANAP’ın” çöküş dönemini andırıyor.
Hatırlayın.
O dönemlerde; “kurumlar” halk deyimiyle “beri-berdandı”.
Ne yazık ki,
Şu an Diyarbakır’daki birçok kurum da “o dönemi” aratır vaziyette.
***
Bakınız,
Hafta içerisinde, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğüyle alakalı iki yazım oldu.
Bir dizi;
Soru yönelttiğim gibi, “vahim” derecedeki bazı iddiaları da dillendirmiştim.
Yolsuzluk,
Hukuksuzluk ve keyfiyet; “kokuyor” diye!
Ne yazık ki,
Keyfiyete hâsıl “ketumluk” devam ediyor.
Ne inkâr, ne de ikrar var?
Neyse ki,
Vali Mustafa Toprak “hassas” ki, mevzuular müfettişlik.
Sonucu göreceğiz!!!
***
Bu arada;
Et Balık Kurumundaki “saadet zinciri”.
Malum,
Artık Ağır ceza’da duruşma günü bekleniyor.
Ancak son dakika gelişmeleri var.
Dava ve idari soruşturma kapsamında Kombina Müdürü Faruk Kahraman görevden alındı.
Denilene göre; “emeklilik” dilekçesi vermiş.
***
Tabi bir de;
Muhbir yani “olup-biteni” ihbar eden, Hayati Altıntaş.
O da dün itibariyle yeniden “görevine” döndü.
Çünkü, Genel Müdürlüğü onu “çok konuşuyor-ihbar ediyor” diye, görevden almıştı.
Aslında,
EBK’deki bu gelişmeler, Bakan Eker’in doğru bilgilendirilmesinin sonucu.
Lakin daha önce;
Ciddi manada mevzuuyla alakalı “yanıltılıyordu” kendisi!
***
Gelelim;
Kayapınar’daki şu “esrarengiz” hadiseye!
Çatlaktan çıkan buhar.
Ve toprak altından gelen “fokurdama” sesiyle birlikte yüzeye çıkan su!
Doğrusu ilk etapta herkeste bir şaşkınlık hâkimdi.
“Kaplıca Suyu mu?”
Yeraltı kaynaklarına yönelik bir “zenginlik mi” gün yüzüne çıktı diye, düşünüldü.
Ama değilmiş.
***
Sır çözüldü, hakikat ortaya çıktı.
Zaten onun için de, lügatımıza mal olmuş deyimi kullandım.
“Kep düştü, kel göründü” diye!
Evet,
Esrarengiz vakanın, sırrı “kaçak elektrik”.
Dün MTA bölge Müdürü Ekrem Tosun’la görüştüm.
Açıklaması özetle şöyle oldu;
"Kaçak elektrik nedeniyle suyun ısındığı ve buhar oluştuğunu tespit ettik.
Kontrolleri yaptık.
Bunun elektrik kaçağı olabileceği sonucuna vardık.
TEDAŞ Bölge Müdürlüğü'nü uyardık.
Bir jeotermal kaynak bilimsel verilere göre bu şekilde olma!....”
***
Yani; şehir enerji hattına ait Elektrik direği “enerji” kaçırıyor!
Ne kadar vahim değil mi?
Dile kolay;
Toprağı ısıtabilmesi,
Yeraltındaki suyu kaynatabilmesi,
Toprakta çatlaklıkları oluşturabilmesi için, on binlerce kilovat elektriğin toprağa akması gerekir.
Ki öyle olmuş!
***
Düşünün;
Ya fark edilmeseydi, ahali bizleri aramasaydı.
Diğer yetkililer haberdar edilmeseydi.
Biz gündeme taşımasaydık, ne olurdu?
Elbette ki, facia kaçınılmaz olurdu.
Belki çok sayıda çocuk, genç, yaşlı ya ölecek ya da yaralanacaktı.
İşte böyle bir de tehlikeydi!
Nedeni de;
Yönetimsel keyfiyet ve sorumsuzluk!
***
Aslında,
Diyarbakır’da hele ki kırsalda “buna benzer” çok hadise var.
Nerden mi biliyorum?
Bu mevzuuya,
Eğilim gösterip-araştırdığımda, vakıf oldum.
Bu yönde çok ihbar yapılıyormuş.
Şimdi sesleniyorum;
Diyarbakır’da yüzde 90’lara varan kaçak kullanımı var” diyen anlayışa.
***
Buradan,
Değil bir kere yüzlerce kere söyledik.
Yazdık, çizdik, seslendirdik.
Dedik ki;
“Diyarbakır’daki gerçek kaçak elektrik kullanım oranı yüzde 20’leri geçmez”.
Ama siz!
Israrla,
Diyarbakır ahalisini “hırsız” olarak gösterip, kaçak şampiyonu ilan etmeye çalıştınız.
***
Ama yok.
Allah’ın sopası yok misali geçek yüzünüze çarptı.
Sokak ve yol lambaları da ayrıca bir rezalet!
Gece yanmaz.
Ama gün ışığında, sönmez!
Hep demişimdir?
DEDAŞ,
Kurumsal olarak “politize” olduğu kadar, döküntü ve sorumsuz!
***
Diyarbakır.
Ki komşu iller de aynı çileyi çekiyor.
Yaz da, kışta,
İlk ve son baharda, “hep” elektrik kesintisi yaşıyor.
Gerekçe de “kaçak elektrik” kullanımı(!)..
Sevsinler.
Ülke tarihinde;
Görülmemiş bir uygulamaya maruz bırakıldı Diyarbakır ahalisi “dönüşümlü” elektrik kesintisi.
Ki bu 2’şer saatten çıkarılarak, bazen 9 saate kadar çıkarıldı.
***
Kayapınar’daki,
“Kep düştü kel göründü” mevzusuyla, “DEDAŞ’ın” halktan bir özür borcu var?
Şöyle ki;
Hırsız ve elektrik kaçakçısı kim oldu?
Bu bir hakikattir;
Diyarbakır’ın elektrik alt yapısı gerçekten sorunlu ve yetersiz.
Bu olay;
İlgili ve yetkili makamlara bir kez daha bunu “şamarla” ortaya koydu.
Kim bilir daha ne kadar böyle ihmaller var?
Bunların araştırılması ve irdelenmesi lazım.
Diyeceksiniz ki kim yapacak?
***
Haklısınız.
Yetkili hele ki İl Müdürünü gören varsa!
Göremezsiniz!
Birçok meslektaşım gibi; çok aranılıyor?
Nerdeyse kayıp ilanı verilecek.
Denilene göre;
İl Müdürü Sinan Şavata Diyarbakır’dan çok şehir dışında zaman geçiriyor.
Hafta sonu da, ekseriyetiyle memleketi Kahramanmaraş’a gidiyor.
Ailesi orda.
Galiba Diyarbakır’ı özümseyemedi (!).
Tabi kimsenin gezme ve seyahat hakkını engelleme anlayışında değiliz!
***
Ama bir bürokrat da görevinin başında olmalı.
Her hafta sonu ilini ve makamını terk etmemeli.
Hele ki;
Görevli olduğu kentte kurumu noktasında günde 8–9 saat elektrik kesintisi uygulanıyorsa.
Sorunun çözümü için, işinin başında olması gerekir.
Halka karşı sorumlu olması gerekmez mi?
Taşıma suyla değirmen dönmez!!!
***
Bu arada,
Yasa ve mevzuat gereği bir İl Müdürü mesai dışı dahi olsa.
Görevli olduğu şehr-i terk edemez.
Terk ettiğinde;
Mutlaka ama mutlaka “kentin mülki amirinden” izin alması gerekiyor.
Sayın Sinan Şavata da mutlaka disiplin suçu işlememek için bu izni alıyordur.
Yoksa”disiplin suçu” ağırdır.
Ha bir de, gidiş-gelişlerinde makam aracı mı, yoksa özel otosunu mu kullanıyor?
Malum;
Benzin-mazot ateş pahası bir aracın deposu kaça dolar?