D.Ü, Siyasilere "çiftlik" olmasın?
Rektörlük,
Seçiminde "heyecan" dorukta!
Son haftaya girildi.
Daha doğrusu, 72 saatten bile kısa süre kaldı.
Aday,
Performansı, "seçim kulisi" hayl-i yüksek.
Kıyasıya bir mücadele!
Yakın markajda, "destek" arayışı.
'Her yol" mubah misali.
***
Dicle Üniversitesi.
Malum,
Bölgenin, hatta ülkenin "en köklü" üniversitesi!
Ki kendi bağrından;
Beş üniversite "çıkardığı" gibi, "yeni fakülteler" açtı.
Ve pek tabi ki;
Son yıllardaki "atak" performansıyla, "gözde" bir üniversite.
Hem,
Akademik çalışmalar hem de, öğrenci sayısındaki artış derseniz onu da; "iki katına" çıkardı.
***
Sanırım,
Bu hal-i vaziyetinden olsa gerek.
Bir de, coğrafik hassasiyetinin ikmaliyle.
Üstlendiği,
Misyon ve kentin "kimliği" açısından, "yüksek derecede alaka" görmekte.
Bundan dolayı da,
Sürecine dâhil olunan "rektörlük seçimi" bir çok kesim tarafından "pür" dikkat takip edilmekte.
Ve ilgileniliyor.
Anlayacağınız 27 bin dönümlük kampüs alanıyla, "hayli" iştah kabartılan bir konumda.
***
Peki, adaylar kim?
Şöyle;
Bir dönem daha "görev almak isteyen" Rektör Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç.
Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem,
Prof. Dr. Ahmet Keleş,
Prof. Dr. Mehmet Zeki Taner.
Tabi bunlar öne çıkan isimler.
Bize ulaşmayan, isimler de yok değil.
Aday sayısı 6 kadar deniliyor.
***
Burda,
Adayların "biyografisi" veya "seçim" vaatlerine odaklanmak istemiyorum.
Zaten,
Mevcut Rektör Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç.
Hani derler ya;
"Aynası iştir, kişinin lafa bakılmaz".
Aynen de öyle,
4 yıldır Dicle Üniversitesi'ni yönetiyor.
İcraatlar da ortada.
***
İki hafta önceydi,
"Pazar sohbeti" programında, konuşmuştum!
Bir sonraki,
Dönem için, ne düşünüyorsunuz diye.
Mütevazılığıyla, dedi ki.
Amacım,
Yarım bırakılanları "bitirmek" ve üniversitenin de, "hedefine" tam tekmil, ulaşmasıdır.
Doğrusu,
Ben hep şu hakikati ifade ederim.
İdarecilik bakımından;
Başlatılan işler varsa, "o işlerin" bitimine kadar, o koltuk korunmalı.
***
Dedik ya;
Rektörlük seçiminde heyecan dorukta!
Hele "aday" kulisleri ise, "en yüksek" sıcaklıkta sürüyor.
Bazı adaylar var ki; maşallah.
Tıpkı,
Genel seçimlerdeki, Milletvekili adayları gibi.
Seçim arenasında; seçim kampanyası sürdürüyor.
Ellerinde,
Broşürler, flaş bellekler, kapı-kapı dolaşıp "icraatın" içinden sunum yapıyorlar.
Rektör olmaları halinde;
"Neler yapabileceklerine" ilişkin vaatler sıralıyor.
Ard arda tanıtım, toplantıları.
***
Doğrusu,
Rektörlük seçimi şekli.
Sonuçları ve pek tabi ki "süreciyle" alakalı fikrimi; birçok kez burada ifade etmişimdir.
Zaten mesleğe başlayalı,
Gazeteci olarak takip ettiğim rektörlük seçimi, bu seçimle 9’üncü olacak!
O günden buyana.
Hep derim;
Rektörlük seçimi ve süreç ikmali "tam bir komedi" olduğu gibi, "gerçek demokrasi" ayıbı.
Çünkü istenildiği kadar aday "en fazla oyu" alsın.
Ya da sandıktan birinci çıksın ve kazansının.
Ama her zaman "rektör" olamıyor. Örnekleri çok!
***
Hep ifade edilir ya; "demokrasi".
Aslında,
İlmin, bilimin, eğitim ve öğretimin "ikmal" edildiği
Ülkenin,
Ve insanların "yarınlarının" yol haritasını çizen üniversitelerimizde, gerçek "demokrasi" olmalı ki, yarınlar arıza vermesin.
Ama nerde?
Diyeceksiniz ki,
Ülkede demokrasi var mıdır ki, "üniversiteler de" demokrasi olsun.
Zaten ayıbın yarası da burda;
Demokrasinin "membasında", demokrasi yoksa "sorgulayabilir misiniz?"
***
Tabi birde;
Aday profili ve donanımı da önemli.
Ancak,
Adaya ilişkin " belli koşul ve şart" yok!
Tek şart;
"Akademik" olması, gerisi önemli değil.
Ama velâkin,
Üniversite yönetimi,
Üniversiteye katkısı,
Bilim ve ilim adına, "bu yeter mi" hayır.
Yeterli değil.
***
O nedenle;
Üstadın ifadesiyle "birikimi ve ehliyet-i olmayanın" aday olmaması gerekir.
En önemlisi de;
Üniversitelerin yönetimi "siyasi ve ideolojik" olmaması gerektiği gibi.
Siyasilerin de,
Siyasi destekçilerin de, "kazan" kepçesine, dönüşmemeli.
Ne yazık ki,
Kulağımıza gelmiyor değil, son günlerde bazı siyasiler "rektörlük seçimiyle" alakalı, efor sarfiyatı içerisindeler.
***
Garip olan da; AK Partilinin tavrı.
Bazı;
AK Parti Milletvekili, hatta bir MYK üyesi denilen isim dâhil olmak üzere.
Ki, Diyarbakır'dan "kaçışı" herkesin malumudur.
BDP'ye yakın,
İsimlerle "ittifak" içerisinde, Mevcut yönetimi "devirmek" gayretkeşliğine girmişler.
Yazık.
Yani, daha işin başında "siyasi ayrışma" ve kurumsal "politize" edilmişlik, aldı başını gidiyor.
Neye hizmet;
Ve kime çıkar, "bilinmez" ama "üniversiteler" ve yönetimler, böylesi oyunların "zafiyet" dehlizine düşmemeli.
Buna her ne pahasına mal olursa olsun, akademisyenler izin vermemeli.
***
Evet,
Perşembe günü, "sandık" kurulacak.
Üniversitedeki, Hocalar.
Yani akademik kadroda,
Yer alan hocalar, adaylara oy vermek üzere sandık başına giderek, oy kullanacaklar.
Diyorum ki,
Hocalarımız, "siyasi değil, akademik duyguyla" hareket ve tavır koysunlar.
Çünkü,
Olası "politize" olmuşluk, bilmelidirler ki, "en ağır faturayı ödeyecek" olan kendileri..
Ve pek tabi ki;
Kariyer ile akademik misyonları olacaktır.
Ne diyelim;
Seçimin ilk basamağı şimdiden hayırlı uğurlu olsun.
Koşunun bitimine daha çok var.