D.Ü'DE NE DEĞİŞİR Kİ?
Dünkü yazıma dair…
Akademisyen bir okurum mesaj iletmiş…
D.Ü'deki "vaziyete" ilişkin…
Diyor ki..
Üniversite'de "Rektör" değişti…
FETÖ operasyonu…
PKK/KCK operasyonu…
Görevden alma…
İhraçlar…
Yani bir dizi "ayıklama" oldu da; "ne oldu?"
***
Sahi..
Bende sormak istemiyorum; "değişen" ne oldu diye?
O'nun ifadesiyle…
Değişen şahıslar oldu…
Ha ali, ha kara ali misali…
İsimler değişti…
Ama velakin; "seyr-ü sefer" eski tas eski hamam misali..
Değişen bir şey yok…
Rektörlükte de…
Hastanelerde de…
Fakültelerde de…
Çark aynı dişlilerin hükmüyle; "rota" değiştirmeden, aynen devam ediyor…
Hatta "eskiler" rağbet görmeye başladı…
***
Bir önemli sorusu da şu…
Diyor ki..
Rektör değişiyor…
Yönetim üyeleri değişiyor..
Hastane başhekimleri değişiyor..
Fakülte yönetimleri dahil..
Hepsi; "zaman" tüneli içerisinde seçim ve atamayla değişiyor…
Bunu "anlarız"…
Mevzuat cevaz veriyor..
Amma velâkin…
Şu "akçeli" ihale işleri nedense hep "aynı patronların" kontrolünde…
Anlayamadığım nokta burası…
"Hizmet" alımları, "babadan oğula" misali…
Her yıl "ihale" olur…
Dönemsel olarak; "firmaların" isimleri değişir…
***
Ama ne hikmetse…
"İşin" patronu aynı kişi…
Ekipte…
Çalışanlar da…
Onları yönetenler de; "hep" aynı kişiler…
Hikmeti ne?
Okurumun ifadesiyle…
"İş hep hileyle" dönüyor…
Yani; çark bildik mekanizmaya sahip!
***
Eee…
Hal böyle olunca…
Şaibeler de…
Usulsüzlükler de…
İhale peşkeşliği de..
Yolsuzluk ve rüşvet çarkı noktasındaki ithamlar "hep" kulvar bulur..
Ve kim diyebilir ki; "değişim ve dönüşüm" var…
Diyen olursa…
Halk deyimiyle "halt etmiştir!"
***
PEYGAMBERLER ŞEHRİ DİYARBEKİR….
Bir okurum…
Sosyal medya'dan alıntıyı paylaşmış…
Diyor ki..
Diyarbekir mı, "Peygamberler" şehri…
Yoksa Şanlıurfa mı "peygamberler" şehri…
Hiç kuşkusuz ki…
Bilimsel olarak,
Akademik çalışmalar,
Ve ilmi argümanların envanteriyle tescillenen "Peygamberler, Sahabeler ve Evliyalar" nokta-i nazarında, Diyarbakır tek!
Ki, salt Güneydoğu'da değil…
Türkiye'nin…
İran'ın,
Irak'ın,
Suriye'nin de dâhil olduğu coğrafyada, en mukaddes kent Diyarbakır…
***
Şöyle ki…
9 Peygamber mezarı..
3 Peygamber makamı…
Ve 541 Sahabe'nin kabri var…
Hele ki, beşinci hareme-i şerif olarak alınan Ulu Camii…
Ya sahabelerin mekânlarının yer aldığı; Hazreti Süleyman Camii…
***
Kabirleri bulunan, peygamberler…
Hz. Nebi Zülküf,
Hz. Nebi Elyesa,
Hz. Nebi Asaf bin Behriya,
Hz. Nebi Enüş,
Hz. Nebi Melak,
Hz. Nebi Hellâk,
Hz. Nebi Rüveym,
Hz. Nebi Harut ve
Hz. Nebi Danyal…
Bu peygamberlerin kabirleri Diyarbakır ve ilçelerinde bulunuyor…
***
Ya makamları bulunan peygamberler…
Hz. Zülküf…
Hz. Yunus…
Hz. İlyas peygamberlerinin makamları…
***
Peki…
Şanlıurfa'da "kaç peygamber mezarı ve makamı var?"
Hz. Eyüp'ün kabri var..
Hz. İbrahim'in de makamı bulunuyor…
***
Ve okurun, "o sorusu?"
Deyin bakalım…
Peygamberler Şehri hangisi…
Elbette ki, Diyarbakır…
Amma velâkin;
"Varlık içerisinde yokluğu" yaşayan bir şehir olma hesabiyle…
"Biz bizi" yiyoruz…
***
KARTPOSTAL GİBİ…
Bu ifade…
Söz'ün dünkü manşet haberinin ana başlığıydı..
Hazreti Süleyman…
Ve İçkale…
Yanı başındaki Diyarbakır'ın Surları…
Üçlü bir mozaik…
Ki, Dicle Nehri'yle kucaklaşma hali…
Doyumsuz..
Ve nerden nereye sorusunu da; "zihinlerde" cevaplatıyor?
Tabi ki, anlayan için...
***
SİZ DEYİN BAKALIM…
Koca adam..
Hukukçu unvanına sözde sahip..
Ekranda, arz-ı endam ediyor…
Döktürüyor…
Tabi ki, "at yalanı… Ne tutarsan.."
Karşında, "kuzu" varsa, yeme gelir misali…
Ne diyor…
Bizim "cehalet eğitimi" almış, zevat…
***
Cumhurbaşkanı tek başına "OHAL" ilan edebilecek…
Temel hak ve özgürlüklerin tamamını askıya alabilecek…
Hiçbir sınırlama olmaksızın, ülkeyi "kararnamelerle" yönetebilecek…
..Ve daha bir dizi; "zırva" diyebileceğim, cehalet silsilesi…
***
İyi de…
Eee be, "hukuk cahili…"
Madde böyle demiyor ki…
Al oku…
Neyse bun buradan aktarayım da; "senin gibi" düşünenler de vakıf olsun…
O dediklerinin; "külliyen" yalan olduğunu…
***
Aha o madde...
“Madde 119- Cumhurbaşkanı, (..) olağanüstü hal ilân edebilir.
Olağanüstü hal ilanı kararı verildiği gün Resmi Gazete’de yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onayına sunulur.
TBMM tatilde ise derhal toplantıya çağırılır;
Meclis gerekli gördüğü takdirde olağanüstü halin süresini kısaltabilir, uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir…”
***
Sormak gerekmez mi?
Bu adamın "hukukçu" vasfı neye delalettir?
Yalana mı?
Uydurukçuluğa mı?
Aldığı cehalet eğitimine mi bağlı?
Hangisi…
Siz deyin bakalım!