Eğitimdeki, Başarısızlık kimin eseri?

Malum,

KPSS sonuçları açıklandı.

İller düzeyinde;

Başarı grafiği ve ‘ölçütler” farklı bir polemik havası yarattı.

Ahlaki,

Gayri ahlaki, ya da “adil bir sınav mı” noktasında.

Ancak ben bu konuya pek “girmeyeceğim”.

Özelliklen de;

Siirt’in,

Kültür düzeyine, “dil” uzatan CHP’li Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın “yakışıksız” söylemi.

Ve buna,

Haklı bir şekilde karşı “tepki koyan” Siirt ahalisi’nin, ifadeleri.

***

Benim,

Meramım ve üzerinde fikr-i rüzgâr estirmek istediğim.

Diyarbakır’ın,

“Eğitim’deki” başarı oranı.

Tabi ki, “başarı” var ise!

Yok.

Son yıllarda, “hiç ama hiç yok” diyebilirim!

Tabiri caizse,

Diyarbakır ölçeğinde “Eğitim ve sistemdeki işleyişi” iflas etmiş.

Bireysel başarıları, kayda almaz isek.

Genel anlamda, “dibe” vurmuş!

“Mevta” misali.

***

İşte; DGS, LYS, YGS ve SBS sınavları!

Ve sonra olarak KPSS sonuçları.

Bir felaket.

Öyle ya; Diyarbakır 16 büyük şehirden biri.

Peki, var mı, bu sıralamanın içerisinde.

Yok.

Genel anlamda dahi, 81 il arasında, “sona” doğru.

52 ile 60. sıralarda seyrediyor.

Bölge illeriyle,

Kıyaslandığında bile, “bir utanç” abidesi.

Siirt, Bitlis hatta depremin vurduğu Van’ın bile başarısından çok uzak.

Geride.

***

Anlayacağınız;

Doğu ve Güneydoğuda Diyarbakır’ın ilçesi kadar nüfusu olmayan.

Hatta ekonomik imkânları sınırlı iller bile.

Dile kolay Diyarbakır’ı katlıyorsa birilerinin şapkalarını önüne koyması gerekir.

Bu ne; “facia” bir hal-i rezalet diye!

Elbette ki,

Şapkalarını ilk olarak önlerine koymaları gereken, “eğitim’deki” etkili-yetkili zevatlar.

Yani;

Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürü.

Okul İdarecileri.

Ve tabi ki, “eğitim müfredatından” sorumlu olanlar.

***

Peşin ifade edeyim.

Kimse, ama hiç kimse “araç-gereç, bina, derslik”.

Yani bir bütünlük içerisinde;

Eğitim ve öğretim için gerekli olan donatımlar üzerinde “fikri mülazaha” icra etmesin.

Çünkü bu yönde siyasal iktidarın derler ya.

“Yiğidi öldür, ama hakkını” ver.

İşte bu noktada; “üstüne” düşeni bu alanda yapmıştır diyebiliriz.

Burada arıza, başka!

Arıza-i mevcudiyet, tamamen “eğitimdeki kadrolardan” kaynaklıdır.

***

Ki Diyarbakır için, yıllardır bunu “dile getirmekteyim”.

Diyarbakır’ı,

Eğitimde “atağa” kaldıracak.

Başarı oranını yükseltecek.

Ana etken;

“Başarıları” kâmil olmuş, kadroların ve idarecilerin “görev” alması gerekir.

Ama maalesef, bir türlü ikmal edilmedi.

Onun için derim ki;

İl ve ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerinde çoraklaşan idarecilerin, etkili kafaların artık uzaklaştırılması gerekir.

Ve, bu başarısızlığın, bu utancın hesabının sorulması lazım.

***

Şairler,

Edebiyatçılar,

Aydınlar, bilim ve ilim adamları yetiştirmiş olan Diyarbakır’ı.

Bu çağda,

Bu siyasal ikmal döneminde kimsenin eğitimde alay konusu etmeye hakkı yok.

Şu an için;

Ne yazık ki “tam da o noktadayız!”

O başarısızlık öğrenci ailelerine ve öğretmenlere mal edilemez.

Bunun sorumlusu;

Oturdukları koltukları işgal etmekten başka işe yaramayanlardır.

***

Eğer bu zihniyet devam ederse!

Ki öyle görünüyor;

Diyarbakır eğitimde bir arpa boyu yol alamaz.

Milli Eğitim maalesef çok politize edilmiş durumda.

Orada;

Eğitimden başka her şey var, tüm teşkilatlar dibine kadar batmış!

İdareciler;

Birbirlerinin ayağını kaydırmaya ve siyasilere şirin görünme “performansıyla” meşgul.

Yarış içerisinde.

Hele bir de;

“Benden-senden” hizipleşmesi var ki, maazallah.

***

Yaz tatilinin sonuna geliyoruz.

2012–2013,

Eğitim ve Öğretim yılı için de, doğal olarak geri sayıma girildi.

Bugün itibariyle,

E-kayıt sistemiyle öğrenci kayıtları başlıyor.

Eğitim müfredatı.

Ve yeni sistem malum, 4+4+4’e göre.

Öğretmenlerin de,

Görev ve branş alanlarındaki “dağılımı” yapılmakta.

***

Tüm bunlar, hızlı bir şekilde “ikmal” yolunda.

Diyorum ki,

Diyarbakır’ın “eğitimdeki” başarısızlığının “sırrını”.

Ve nasıl bir;

Konsept geliştirilerek, “bataktan” kurtulabiliriz noktasında; “çalıştay” organize edilsin.

Uzmanlar.

Akademisyenler.

Velhasıl, “etkili-yetkili” hatta kentin siyasileri.

Bir bütünlük içerisinde; “tartışıp” çözüm reçetesi oluşturulsun.

***

Yeter artık,

Çocuklarımızın,

Gençlerimizin,

Evlatlarımızın “gelecek” açısından, “bahtsız” kalmaları.

Ve Diyarbakır’ın,

Eğitimdeki “başarısızlığıyla” alay konusu haline gelmesi.

Son bulsun.

Bunun için de; “herkes” şapkasını önüne koyup, “hatam nerde” desin?

Yoksa;

Bu vahim meselemizi bir süre konuşup tartışırız.

Sonra da unuturuz.

Ta ki seneye aynı olay cereyan edene kadar!