Eleştirilerimizin mutlu sonu

Köşenin,
Müdavimleri hatırlarlar.
Geçtiğimiz hafta;
Cuma ve cumartesi günü olmak üzere "seri" mahiyetinde iki yazım olmuştu.
Biri;
Hep soruyoruz ama bir türlü "cevap" alamıyoruz!
Diğeri de;
Kentin Asayişine binaen deyip, "uzun uzadıya", günlük hayatın "sıkıntılarını" dile getirmiştim.
Diyarbakır'ın,
"Hal-i durumunu" ortaya koyarak.
Bir de,
"Aciliyet" içeren bazı mevzular vardı, "hemen çözüme" kavuşmalı diye.

* * *

Mesela;
Okul önlerinde,
Cirit atan "torbacı" diye tabir edilen uyuşturucu tacirlerinin kol gezmeleri.
Sur dibi,
Fiskaya ve Ben-ü Sen semtindeki "metruk" yapıların bunların "mekânı" haline geldiğini.
Bir de;
"Eski Zirai Donatım" alanını "mekân" eden, "içici ve satıcı" şebekelerin "tehlike" oluşturduğundan bahsetmiştim.
Tabi ki;
Şehrin "köstebek" yuvasına dönen caddeleri.
Doğalgaz,
Çalışmalarıyla oluşan "çukurların" yarattığı engebeler.
Hayat-memat meselesi olan;
Diyarbakır-Ergani yolu üzerindeki adları "ölüm kavşağına" çıkan; TOKİ ve Hastane kavşağındaki "zafiyetler".

* * *

Etkili,
Yetkili ve tabi ki ahalinin "bütünü" noktasında, "sorumluluğunuz ve sorumluluğumuz" nerde diye tepki koymuştum.
İl Valisi Mustafa Toprak',
Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'e,
İl Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam'a,
Karayolları 9. Bölge Müdürlüğü yetkililerine seslenip, "bu işlere bir çözüm bulun" diye seslenmiştim.
Son olarak ta;
İki gün önce günü "kazasız" geçirmeyen, Hastane kavşağını manşete taşıyıp; "Ölüm kavşağı" için;
Daha kaç kişinin "ölmesi gerekiyor ki" oraya, bir sinyalizasyon yapılması gerekir diye?

* * *

Şimdi gelelim;
Yazının muhtevasına ilişkin hafta başından itibaren icra olan gelişmeler!
Öyle ya;
"Hep eleştiren" tepkisel ortam yaratıcı olacak değiliz ya!
İyiyi,
Güzeli ve takdire şayan olanı da yazımıza gösterilen hassasiyeti de, görmeliyiz.
Ve şapka çıkarmalıyız.
Doğruya doğru,
Yanlışa yanlış "demesini de" bilmeliyiz!
Özelliklen de;
"Yazan" bir mesleği icra ediyorsak, "hakkaniyet" rotasından sapmamamız gerekir.
Nasıl ki;
Yanlış ve doğru olmayan bir duruma "eleştiri ve tepkisel" yaklaşım gösteriyorsak.
O tepkimize gösterilen "olumlu" yaklaşımı da paylaşmak gerekir.
Doğru!
Ve insan-ı acıdan toplumsal değer bulan "güzel" işler yapılmışsa; onu da "takdir" etmek gerekiyor.

* * *

POLİSTEN, ZEHİR SATICISI TORBACILARA OPERASYON!

Birincisi;
Sıcağı sıcağına "güzel" bir gelişmeyi aktarayım!
Okul,
Önlerini mesken edinen, metruk mekânları "suç hane" yapan!
Çocuklarımızın,
"Uyuşturucu" kullanması ve bağlı hale gelmesi için; "büyük" tehdit oluşturan, "bu vampir" sülüklere karşı, icra edilen operasyonlardan söz etmek istiyorum.
Sağ olsun,
İl Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam ve ekibi "çağrımızı, tepkimizi ve özel isteklerimizi".
Yani,
Kentin bir yaşayanı noktasında ki "haklı taleplerimizi" görerek, büyük bir hassasiyet gösterdi.

* * *

Dün,
100 kişilik bir polis timi bahse konu mekânlara "seri operasyonlar" düzenledi.
Gün,
Ortası yürütülen çalışma bir hayli "çevredeki" vatandaşlar tarafından da takdir gördüğü gibi.
Bir sürü;
"Uyuşturucu" satıcısı da, onlarca kilo uyuşturucu ve hapla yakalandı.
Dünün,
Bana ulaşan bilânçosu bir hayli yüksek.
Dile kolay;
Resmi kayıtlarda sadece 10 ayda 6,5 ton esrar ele geçirilmiş!
15 milyon 6 bin kök kenevir bitkisi.
269 şüpheli şahıs hakkında işlem yapılırken,
177 şüpheli şahıs sevk edildikleri adli makamlarca tutuklanmış.

* * *

Sokak satıcılarına yönelik operasyonlarda 146 kişi hakkında işlem yapılmış.
54 şüpheli şahıs sevk edildikleri adli makamlarca tutuklanmış.
Gençleri hedef alan kişilere yönelik 70 ayrı operasyonda 757 fişek halinde,
Toplam 5 kilogram 850 gram esrar maddesi,
14 fişek halinde 40 gram eroin maddesi,
51 fişek halinde 212 gram plaka esrar maddesi,
345 adet ecstasy hap,
Sokak satıcılarına dağıtılmak üzere Diyarbakır'a getirilen 470 kilogram esrar.

* * *

Vatandaşın;
Polise "uyuşturucu içimi ve satışı" noktasındaki caydırıcılık vasfı için o esnada şöyle sesleniyor.
"Bu operasyonları sürekli yapın".
Evet,
Emniyet Müdürümüz Sağlam'a buradan "teşekkür ediyoruz".
Ve tabi ki;
Başarıların ve bu gibi "suçlarla" mücadelenin kesintisiz olarak, "devamını" bekliyoruz.

* * *

ÖLÜM KAVŞAĞINA SİNYALİZASYON!

 

İkincisi;
Yine sıcağı sıcağına gelişen bir "güzel" çalışma!
O da, Karayolları 9. bölge Müdürlüğü'nden geldi.
Adını, "ölüm kavşağı" dediğimiz, Eğitim ve Araştırma Hastanesi kavşağı'ndan tedbirler alındı.
Gerek, yol boyunca sağlı, sollu "uyarıcı" levhalar ve hız limitini gösteren tabelalar.
Bir de, Kavşak'ta "trafik ışıkları" dediğimiz "sinyalizasyon" tesisatı kuruldu.
Artık sürücüler "o bölgede" hız yapamayacak, "ışıklarda" bekleyecek.

* * *

Tabi, Karayolları Bölge Müdürlüğü "konuyla" ilişkin benle görüşürken.
Önemli bir noktaya da değindiler.
Yani, "biz yazmazsa idik. Kamuoyu baskısı oluşturmasaydık".
Şimdilik orda sinyalizasyon başta olmak üzere herhangi bir çalışma yapılmayacaktı.
Çünkü burası için hazırlanan "asfalt beton" projesini hayata geçirdikten sonra, "yapılacakmış".
Ama bizim yayınımız ve kazalardaki artış nedeniyle "bu çalışma" erkene alındı.
Her ne ise! Buradan; kendilerine "teşekkür" ederken!
Bir de diyoruz ki şu Diyarbakır-Siverek karayolu'na "bir bakım-onarım" yapılsın.
Yazın yapılan çalışmalar "yetersiz" olduğu gibi, şimdi de çukurların dışında "dökülen" asfalt "tepecikler" oluşmuş.
Kazalara davetiye çıkardığını söylemek istiyorum.

* * *

NİHAYET! ÇUKURLAR ASFALTLANIYOR

Üçüncü;
Doğalgaz'ın kent içerisindeki dağıtımıyla alakalı yapılan kazılar.
Ve bu kazıların oluşturduğu çukurlar.
Bilahare, onarılmamasıyla ortaya çıkan, "tehlikeli" yapı.
Nitekim Ofis'in göbeğinde bu kazıdan dolayı bir kadın "çukura" düşüp, yaralanmıştı.
Bunla alakalı tepkisel "eleştirimize" sağ olsun, Belediye yetkilileri alaka gösterdi.
Hafta başından beri; izliyor ve görüyorum ki, "doğalgaz'ın" kazılarının bulunduğu tüm güzergâhlar asfaltlanıyor.

* * *

Burada; şehir temizliğine ilişkin de ciddi bir çalışma içerisine girildiğini görüyorum.
Aslında, kentin temizliği salt "belediyelerle" sağlanması mümkün değil.
Bunun için; "Topyekûn" kent yaşayanları olarak, "temizliğe" önem vermemiz gerekir.
Malum, eğer herkes evinin, işyerinin önünü temizlerse!
İnanın, Belediye'nin kent "temizliğinde" rolü olmaz.
Hatırlıyorum; Bundan 30 yıl öncesini.
Sur içindeki evimizde, "sabahın" erken saatlerinde, "mahallenin" bayanları sokağa dökülmüş vaziyette.
Herkesin elinde süpürge; Kendi evlerinin "önünü süpürüp" suluyordu.
Toz kalkmasın, çöp bulunmasın diye.
Nerde o eski günler.

* * *

VE, HEPİNİZE BİZDEN TEŞEKKÜR

Eleştirilerimizin, bilgilendirmelerimizin.
Görülen, ancak görülmez haliyetle bakılan "mevzular" kısm-i olarak bunlardı.
Sonuç, sevindiren "hepsinin" mutlu sonla, noktalanması.
Çözümlenmesi,
Var olan yanlışın sonlandırılması, doğru olanın "yerine" getirilmesi.
Velhasıl, biz yazılan-çizilenle alakalı elimize sağlık derken,
Mevzulara hassasiyet gösterip, sorunların çözümünü sağlayan etkili, yetkili zevata da teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Her ne kadar; "yapılanlar" asli görevleri olsa bile!