En büyük düşman; “şakşakçılar!”
Ah ki. Ah.
Ne çekiyoruz şu yalakalardan?
İkiyüzlüler!
Tabi ki; dönek.
Bu “girift” zihniyet.
Ve ona hayat veren, insanlar.
Diyorum ki,
Olmasaydı, dünya daha yaşanır olurdu.
***
Barış.
Huzur.
İnsaniyet ve sağduyu, kardeşlik.
Doğruluk ve hakkaniyet.
Adalet, eşitlik, şaşmazdı..
Ama maalesef; tam aksi ikmalde bugün!
***
Zaten;
Hal-i âlem ortada!
İnkarı ne mümkün.
Tabi.
Bahsettiğim yalakalar.
Ya da, fikri beyanında bulunduklarım; “sıradan” değiller.
Bunlar,
Halk deyimiyle, “tırşıkçı-şakşakçı” oludkları gibi kendilerine göre itibarlılar(!)..
Çünkü,
Ekseriyeti en pik, makam ve mevki sahibi!
***
Yani bir ölçüde nasıl olmuşsa, “devlet” erki ünvanı elde etmiş!
Malum,
Cumhuriyet öncesinde, Padişahlık, Krallık vardı.
Şahlar.
Padişahlar, Vezirler ülkeyi yönetirlerdi.
Ve onların,
Yanında ağ örmüş, “... çok yaşa.” diyen yalakalar hakimdi.
***
Şimdi ise;
Cumhurbaşkanlığı,
Başbakanlık,
Pek tabi ki,
Bakanlıklar ve Milletvekilleri.
Devlet kademesindeki diğer makamlar.
Komutanlar,
Genel Müdürlükler, daire müdürleri.
Velhasıl;
Devlet mekanizması içerisindeki, “idareciler.”
***
Ne var ki.
Dün olduğu gibi bugün de.
En modern bir kimlikle;
İstisnalar hariç hemen hemen hepsinin çevresinde ağ örmüş, “yalaka. Sen çok yaaşa...” diyen bir kesim vardır.
Bakıyor ve görüyoruz ki;
Bunlar ya kendi menfaatleri için, uğraş verirler.
Ya, kör taassuba hizmet ederler.
Veyahut ta, “birilerinin nam-ı hesabına” uğraş verirler.
***
Hele bir de;
Efendilerinin ikmal ettiği yalakaları var ki.
Onlar da,
Kraldan çok kralcı kesilirler ki, maazallah!
Aldıkları emirleri.
Ya da kararı.
“Sorgusuz-sualsiz”, tartısız bir şekilde yerine getirirler.
Hem de, en haşin bir ruh haliyle!
***
Sormaz!
Sorgulamaz, zararı-karı nedir, düşünmez?
“İlla ki, kelle vurula” der!.
Zaten;
Bu “şakşakçılar” yüzünden değil midir ki?
Toplumsal Dağınıklık ve buhranlık yaşadığımız.
***
Savaşlar.
Çatışmalar.
Sosyal,
Ekonomik,
Kültürel ve aynı meyanda siyasa dağınıklık.
Hali vaziyetle;
Ciddi bir incinme ve asimilasyon yaşamıyor muyuz?
***
İşsizlik mi..
Yoksulluk mu?
Açlık, perişanlık, zulümler ve işkenceler.
Hırsızlık.
Kapkaç, soygun, rüşvet.
Ve ahlaki çöküntüler.
Güçlünün, güçsüzü ezdiği.
Sefalet,
Cehalet ve hizipleşme, kin.
Hepsini acı bir şekilde yaşıyoruz iliklerimize kadar.
***
Müsebbipleri.
İşte bu yalaka kesim!
Yaşanan,
Yaşatılan,
Olup-biten olumsuzluklar.
Halkın perişanlığı.
Ve beklentileri, görmezler aynı zamanda, hiç bir alaka göstermezler!
Gösterilmeye de izin vermezler.
***
Varsa yoksa
Kendi küçük çıkarları ve ikballeri.
Bunun uğruna; en baba üç maymunu oynarlar!
Görmedim,
Duymadım,
Bilmiyorum.
***
Pek tabi ki,
Efendilerinin de, zafiyetiyle “gerdan kırarlar”.
Dünya,
Ülke,
Bölge ve ilimiz “güllük gülistanlık” diye!
Sanki hiçbir olumsuzluk yok muş!
Ne yolsuzluk,
Ne rüşvet ne de görevi suistimal.
***
Görüyorum!
Yalakalar.
Şakşakçılar, “çatlarcasına” alkış tutuyorlar efendilerine.
Pembe bir tablo çiziyorlar!
“At gözlü bir bakış”,
Ölçeğiyle o efendi de kendini “kahraman” olarak görüyor.
Her şey; “ doğru” diye!
Ama değil.
***
Demem o ki;
Dünyaya,
İnsanlığa,
Ve ülkemize hele ki, Diyarbakır’ımıza!
En büyük kötülüğü; “tırşıkçılar ve şakşakçılar” yapmıştır.
Modern tabirle;
“Yalakalardır” bu insanlığın baş düşmanları.
****
Çünkü,
Hakikatleri “örten ve gizleyen” en büyük “siyah şaldırlar.”
Onun için.
Siz de,
Biz de,
Ve “efendi” misyonu almış olanlar da, kendilerini “yalakaların” şerrinden ve alkışından korusun.
Yoksa, hal-i pür melalimiz daha beter olur.