EN KÖTÜ TERCİH, KARARSIZLIKTAN İYİDİR!….

Neyse…

Geldik son güne…

Yasak var…

Son kez deyip; "şu kararsızları" netleştirelim…

Kararsız…

Ama hangi cephedeki, "kararsızlar…"

Ki kaldı mı?

O da ayrı bir, mülahaza durum…

Lakin, "artık" zaman yok!?

Bilinen gerçek şu…

Kararsızlar…

Kesinlikle, kuşku götürmez bir gerçekle; "hayır" yolunda yürüyenler değil…

Ne demişler…

Görünen köy kılavuz istemez!

Hayır'cılar…

Referandum mevzubahis edildiği andan itibaren; "net" oldular…

"Biz hayır" deriz…

***

Çünkü Erdoğan "hasımsızlığı…"

Ak Parti düşmanlığı…

MHP ittifaklı "bir itici" vaziyet…

Pek tabi ki, "vesayetçi" anlayışın bağımlılığı…

Dört başlı; "bir ittifak" aklıyla, "Evet" bizde çalışmaz…

Biz kararımızı "hayır" diye verdik…

***

Nitekim!

Anketlerin dili de…

Hayır cephesindeki siyasilerin de..

Avaneleri de…

Siyasi parti kimliğiyle hareket eden Barolar birliği de…

Ergenekoncular dâhil…

Tüm aksiyonlarıyla; "referandum" karşıtlığı içerisindeler…

***

Ve dikkat ederseniz!

Algı üretmek…

Kafa karışıklığı yaratmak…

Korku…

Endişe…

Ve belirsizlik "ikilemi" oluşturup, Evet cephesinde "bulanık" atmosfer yaratma gayreti var…

***

İşte kilit nokta burası…

Yani, "kararsızlar" kim sorunun yanıtı, burada…

Bugün hala; "yüzde 10'larda" gözüküyorsa da…

Muhtemelendir ki, "son düzlükte" nokta koyacaklar…

Safları "netleştirme" adına…

Ama bu "Hayır’a mı, Evet’e mi" işte orası, sandıkta ortaya çıkacak…

***

İşte, "Evet" cephesi…

Şu son düzlükle; "kendi kulvarında" olan…

Ama "yol yürümekte" imtina eden…

Ya şoför, agresifleşirse...

Ya şoför aldığı ehliyetin hakkını veremezse…

Ya bindiğimiz araç arıza verirse…

Ya direksiyon hâkimiyetini kaybederse…

Ya bir şeylere çarparsak…

Ya biri bize, arkadan vurursa…

Deyip duruyor…

Ki, "kararsızı" kararsız kılan da işte bu zihin git-gelleridir…

***

Tabi ki, bunu da "netleştirecek" olan, Evet cephesidir…

Diyorum ki…

Artık, bir sokak ötedekiyle değil…

Kapı önündekiyle…

Çıktığı yol üzerindekilerle…

Komşunla…

Yanı başındaki üst kattakilerle; "hesabını" istişare et…

***

Velhasıl…

Kararsız dostlara bir çağrımdır…

Hala da, "zihinler" netleşmiş değilse…

Bir tek şu sorgulamayı yapsın…

"Hayır" diyen, cephede kimler var..

Ki bunu "siyasi" maratoncuları göz önüne alarak, söylüyorum…

Ve bir de; "yasalarımıza" göre, illegal olan, örgütler…

Bir bütünlük içerisinde; "Hayır" denilmesini isteyenler kim?

***

Kim diyenlerin altına…

Bir de…

94 yıl içerisindeki, "aktivitelerini" getirelim…

65 hükümeti…

Darbeleri…

Anayasanın "ceberut" durumunu..

Ve post modern faaliyetleri..

Hiç kuşkusuz ki, 15 Temmuz'daki "hain girişim.."

***

Hemen altına bir de…

İnkârı…

Asimilasyonu…

Tekçi,

Seküler,

Kemalist,

Jakoben,

Batı hayranlığına bağlı "haçlıların" nam-ı hesabına, "haşhaşiliği…"

Alt alta koyup; "toplama" yapalım…

***

Sonra!

Evet cephesinde olanlara aynı işlemi yapalım…

14 yıl'daki "iş ve işlemleri…"

Neler oldu..

Neler edildi..

2002'de nerdeydik, 2017'de neredeyiz?

ve bu evrelerde, pozitif-negatif yaşananlar..

Tüm bunların neticesini…

Çıkan sonuca göre…

Ki burada bir parti "seçimi" yok..

Tamamen; sistem değişikliğine dair "karar verilmişlik" var…

Bu nokta-i nazarda; "duygu körüklüğüne de" kapılmadan "zihni" netleştirmek gerekir…

***

Çünkü…

Hayır desen de...

Evet desen de…

Bulunduğu kulvar açısından bir gerekçen olacak..

Ama; "ben ikisinde" bile yokum..

Kararsız kalsan..

Sandığa gitmez isen…

Yarın "söz hakkın" olamayacağı gibi, tepkin de olamaz..

Zira, "demokratik hakkını, irade temsiliyetini" ortaya koymuş değilsin..

O'nun için, "hesabını" şaşırma…

Bir karar ver…

İkilem içerisinde, kalma…

***

KONTROLLÜ KAÇIŞ…

Diye diye, dilimde tüy bitti…

Eeebe Kemal…

15 Temmuz "darbe girişimi" için..

Çıktın dedin ki;

"Kontrolle darbe…"

Yani, iktidar, Erdoğan "işbirliğiyle" darbe organize edildi…

Kendince bir "cevher" belledin..

Ama, "duvara" tosladın..

***

Bu darbe ki..

En kanlı darbe girişimiydi..

Ama, "canlı canlı" izlenilerek gerçekleştirilmek istenilen vahşetti..

248 şehit..

3 bine yakın gazi..

Bombalanan..

Ateş altına alınan Meclis, Köşk ve Başbakanlık!

Her şey ulu-orta yerde iken…

Çıktın bu pervasızca "lafı" söyledin…

***

Aslında…

Ortaya çıktı ki, "bu pervasızlık", kamuflaj gayesine sahip…

Dikkatleri dağıtmak…

Ama gel gör ki, "hakikatler" er ya da geç kendini gösterir…

İşte, Kemal Bey…

Sizin de bu minvaldeki "kontrollü" haliniz…

Havaalanındaki görüntüler..

Tankların önündeki pazarlığınız..

Ki o geceki telefon trafiğiniz..

Ve tabi ki, "otel bulamadık" diye, sığındığınız ev…

Bunların hepsi; "kontrollü mü, yoksa kontrolsüz mü" ikmal oldu…

***

Neyse!…

Senin bu üst akılla olan "kontrollü" halin!

Artık, hem sana..

Hem partine..

Hem de siyasi kulvarındakilerine; "zarar" ve kan kaybı yaratıyor…

Muhtemelendir ki; 17 Nisan sabahı…

O kontrollü kaçışı; "topyekûn" icra edeceksin…

Yoksa…

O'nu da, bilahare buradan aktarırım…

Hayırlı Cumalar…