GÜL NİYE KONUŞMUYOR?!
Bir saniye…
Aklınıza hemen, 11 Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gelmesin…
"Adalet arıyorum" yürüyüşüne…
Demokrasi nöbetine…
AK Parti'deki "yeni revizyona!"
Ya da, "yeni parti" arayışlarıyla, alakalı bir beklentiye dair değil…
Veyahut "konuşma" isteği değil…
Bahsettiğim Gül, o Gül değil…
***
Konuşmasını istediğim; Dicle Üniversitesi Rektörü…
Yani, Prof. Dr. Talip Gül…
Neden suskunlar?!
Günlerdir yerel ve ulusal medyada; "üniversite" gündem!
Yine enva-i iddia...
FETÖ…
PKK…
Ve Akçeli işlerin yansıra…
Damat…
Atama…
Görevlendirme…
Makam mevki yandaş…
Eş, dost, damat…
Döner sermaye…
Alım-satım, ihale…
Yani "konuşulmayan" yok!
Yazılmayan, söylenmeyen yok…
Özellikle "maddi" yapılanmayla alakalı enva-i söylenti söz konusu!
***
Ne hikmetse de!
Hepsi…
"Yekûnuyla" olumsuzluklara dair…
Olumlu bir şey yok…
Tabiri caizse, şaibenin, skandal keyfiyetlerinin bini bir para!
Rektörlük mü?
Fakülteler mi?
Dekanlık mı?
Özellikle de, "hastaneler?"
FETÖ enkazından beter bir enkaza, çıkar çarkına dönüştürülmüş?
O Gül ki…
Daha göreve başlar başlamaz çığlık atmıştı!
Hem de gündem olmuştu…
Gazetelere manşet, TV'lere ilk haber…
O gün ne demişti…
"Siyasilerden iş yapamaz hale geldik."
Yani, "onların istek ve taleplerine" yetiştiremiyoruz!
Kendi işimizi yapamıyoruz..
O gün sormuştum…
"Kim ve kimler" diye?
Ama bugün bakıyoruz ki!
"Siyasileri" hedefe koyanlar "işi birilerine" arz-ı endam ettirme gayretinde…
Sağ gösterip, soldan götürme misali!
Hayırdır demezler mi?
Derler…
Ki denilmelidir de…
***
Neyse!
Beklentim…
Ve diyeceğim odur ki…
Rektör Prof. Dr. Gül…
Asıl şimdi konuşmalı…
Ketum olmamalı…
İthamlara…
Söylenen ve yazılanlara yanıt vermeli!
Çünkü şu kısa sürelik görev zamanına dair "olup-bitenler" yabana atılmayacak kadar girift…
Hele ki, göz ardı edilemez…
Vakalar silsilesi…
Bizden, söylemesi!
Yarın altından çıkamaz hale gelir ki o zaman da iş işten geçmiş olur..
Yani, Atı alan da Üsküdar’ı geçer!
Onun için; konuş Rektörüm!...
***
AKAT PARTİ'DEN İHRAÇ EDİLMİŞ!
Birsen Kaya Akat…
Merkez ilçe Bağlar Belediye Başkanı…
DBP'li...
Seçilen bir başkan…
Yani atanmış veya kayyum değil…
Eş başkan da değil…
Ki merkez ilçelerdeki DBP'nin hal-i hazırdaki tek; "belediye başkanıydı…"
Dokunulmamıştı?
***
Dün ajanslara haberi düştü…
Akat'a dair bir haber…
Partisi karar almış…
Verilen hüküm…
Disiplin kurulu kararı ile "partiden ihraç!…"
Neden, niçin, nasıl demeyeceğim?
Ki, partiden ihraçla ilgili açıklanan bir gerekçede henüz ortaya yok..
***
Akat!
Pek bir görüşmüşlüğümüz yoksa da..
Mesleki noktadaki takip ettiklerimizden biri…
Gelen haberler.
Çevrelerin anlatımları nokta-i nazarında; "işini yapan" biriymiş!
İlçe halkıyla diyalogu kesmeyen, kapı kapatmayan!
Vaziyet bu ikmalde; meçhuliyet arz ediyor…
Lakin konuşulan…
İhracın altındaki niyet; "parti taleplerine biat etmediği?"
***
A.A'nın geçtiği haber bu ifade ediliyor…
Ne kadar doğru bilemiyorum…
Habere göre…
Akat…
Belediye Meclis toplantısında şu iddiada bulunmuş…
"İhalelere ve yolsuzluklara göz yummadığım için partimden ihraç edildim"
Her ne ise; "çıkar kokusu?!"
Ama "ihracın" zamanlaması birçok yönüyle "manidarlık" içermektedir…
***
MASUM DEĞİL…
Ne diyor?
Çakma Gandi Kemal Bey!
Bu yürüyüş…
"Masum bir yürüyüş değil"…
Doğru…
Ve yerli yerinde bir tespit…
Öyle olsaydı; "şer ittifakı" olmazdı?
Hele ki, "çıkar, menfaatperestler" arz-ı endam etmezdi?
***
Bir okurum mesaj atmış…
"Masumiyet" içermeyen, yürüyüşe dair önde yürüyenlere dair…
Sıralamış, bir dizi ismi…
Ki ilk isim, "uçkur kasetiyle" CHP liderliğine oturan Gandi Kemal…
Kasetle iş başı yaptı…
Şimdi "adalet" diye yürüyen aktör…
***
Gazeteci Erdal Karadaş!…
100 kitabi, 35 bin liraya CHP'li belediyeye satılan şahsiyet..
Yürüyenlerden biri..
O da, "adalet" istiyorum diyor…
Mustafa Sarıgül…
Şişli Eski Belediye Başkanı..
Maharetleri herkesce bilinen..
Altındaki yazı; "İstanbulluların milyarlarca dolarını" aldı…
Şimdi…
O da "adalet" istiyorum diye, yürüyor…
***
Elif Doğan Türkmen…
İletişim…
Haberleşme faturası diye; 2 milyon lira meclise ödeten…
Keyfiyet arzıyla, Milletvekili olan…
Hesabı sürekli "millete" kestiren de; "Adalet" istiyorum diyenler arasında…
Ya Gezi'nin ana aktörü…
Polise "o…çocuğu" diyen Mahmut Tanel!
Ne gariptir ki…
O de, Çakma Gandi kesilip maskeyle "adalet istiyorum" diyor…
***
Özgür Özel…
İç savaş tehdidinde bulunan…
Ülkeyi "kan gölüne" çeviririz, diyen…
Amaç ağaç değil daha anlayamadınız deyip; "Gezi"nin ana akımı olan…
Oya Ersoy…
Halk Evleri Genel Başkanı…
Ve daha kimler yok ki…
Bir dizi isim…
Renklendirilerek, "yürüyüşe" kapak misali, "işte gerçek" deniliyor…
***
Eee…
Zulmün başına "adaletin" külahını…
Zalimliğe "hukukun" libası…
Şirretliğe "demokrasinin" gömleği…
İnkâr ve asimilasyona "özgürlüğün" tacını…
Dinsizliğe "laikliğin" maskesini takan sistemin "dün ve bugünkü" savunucuları!
Kol kola…
Omuz omuza "adalet istiyorum" diye yürüyorlarsa!
Demek ki, "tabular" yıkılıyor…
Ülkede; "değişen" bir şeyler var…
Ki Demokrasi "nöbetleri" milyonları buluşturuyor…
Ve halk; "yeter artık" diyor?
Hani bir söz var…
Yoksa…
Akılsız başın ceremesini sadece ayaklar değil "başta" çeker…
***
SLOGAN NİYE BU DEĞİL?
Soruyorum!
Ki ilk başta iktidara…
Muhalefete…
Yürüdüklerini söyleyenlere...
Ve tabi ki, yargının tepesindeki kurumlara…
Herkes…
Adalet…
Adalet…
Adalet…
Deyip duruyor ya…
Ki; "adaletin hal-i vaziyeti" perişan…
İtirazı olan yok…
Ama velâkin; "herkes" benim "adaletim" diyor…
Kimse; şunu söylemiyor…
Sıkıntı da burada…
***
Denilse ki…
Siyaset yapan hâkimi,
Siyaset yapan savcıyı,
Siyasetten talimat alan hâkimi,
Siyasetten talimat alan savcıyı,
İdeolojik düşünen; "yargının kurum ve idarecilerini" istemiyoruz!
Hukukun gereği ne ise…
Yasaların…
Kanunların…
Mevkutesinde "hüküm" neyi içeriyorsa, onu uygulayan…
O'nun emir ve komutasında "hükmünü" veren!
Savcıyı…
Hâkimi…
Ve Yargı kurumunu, idarecisini istiyoruz!
***
Milli ve dini esasları benimseyen…
Çağın…
Ve toplumların "güvencesi" olabilecek…
İktidara karşı…
Muhalefete karşı…
Siyasi ve keyfi mekanizmalara karşı, "korunup-kollanacak!"
Bir sistem…
Bir yargı manzumesi istiyoruz, diyemiyoruz!
Niye…
Kendimize değil…
Türkiye’miz için…
80 milyon yaşayan için…
Hâkimi de, Savcısı da, Avukatı da,
Yani yargının "tüm bileşenlerini" özgür, bağımsız ve adil "bir sisteme, yönetime" kavuşmasını istiyoruz!
***
İşte o zaman!
Ortak paydada buluşuruz…
Yoksa "zülfüyâra", her yönüyle bugün gibi…
Yarın da; "ayrışmanın" cenderesinden kurtulmuş olamayız!
Tüm hesap "kurtuluşta" olmalı!