GÜNÜMÜZ İTİBARİYLE; GELİR GİDERİ!
Öyle ya...
Peş peşe, "iki yazı" kaleme aldık.
İlk yazıda…
Kayyum atanan belediyelere çağrıda bulunduk.
Kamuoyu adına…
Dedik ki…
Atanmışlık süreniz, sene-i devriyesine geldi.
Yani, bir yı dolacak…
Hal-i hazırda.
Yürütülen.
Yürütülecek.
Yapılan-edilenler yönünde.
Özellikle de; "gelir gider" noktasında, şeffaflık şart…
***
Çünkü, "çok spekülasyon" var.
Yolsuzluk.
Usulsüzlük.
Rüşvet.
İhale peşkeşliği…
Hak, hukuk tanımazlığın yansıra.
Keyfiyet.
Siyasi kayırmalar.
Ve daha bir bilumum, olumsuzlukları ihtiva eden; şaibeler!
Tüm bunların; "bertarafı" için; "açık ve şeffaf" olunmalı.
Kamuoyu.
Doğru…
Net bir tatmin edicilikle; "bilgilendirilmeli."
***
Ki Belediyecilik…
Halkla bütünleşmektir.
Halkı yönetime katmaktır…
Onu dinlemek.
Onun sorunlarına "çözüm üretici", akıl ortaya koymaktır…
Yol.
Su.
Kanalizasyon.
Çöp.
Kaldırım.
Ve en önemlisi sosyal, mekanların inşası.
Ki, istihdam ve ekonomi…
Gelişmeye ve büyüme "öncü" olabilmek.
İlkeli.
Dürüst.
Hesap verebilirlik adına; sizden gelir-giderinizi açıklamanızı istiyoruz…
Geliriniz nedir?
Gideriniz nedir?
Kalem kalem, harcamalar ve giderleri; ilan edin!
Kamuoyu adına.
Bu çağrıyı, 20 Eylül 2017 tarihli köşemde yaptım…
***
Üzerinden günler geçti.
Cevap gelir.
Çağrımıza lütfedip, karşılık verilir diye bekledik…
Sonra.
Bir yazı daha kaleme aldım…
Duydum ki…
Büyükşehir Belediye Başkanvekili Cumali Atilla.
Bu minvalde…
Yani çağrımıza yanıt verme adına; "bir hazırlık" içerisine girilmiş…
Cevap verilecek…
Oh be deriz.
Nihayet.
Beklenen "şeffaflık ve hesap verebilirlik", gün yüzüne çıkacak…
Var olan; "spekülasyonlar" son bulacak…
Kimse artık…
Şu, bu, gayri ahlaki mevzuların varlığına dair; "kulis" yapmayacak.
Mektuplar.
Şikâyetler.
Yürütülen hizmetleri gölgeleme adına; "yapma-ya-cak."
***
Keyif içerisinde cevap beklerken.
Gele gele; ne oldu.
Tek satırlık bir cevap cümlesi oldu.
Denilen o ki.
"Günümüz itibarıyla belediyemizin gelir toplamı 399 milyon 66 bin 119 lira…
Günümüz itibariyle belediyemizin gider toplamı da 389 milyon 940 bin 356 liradır."
Tabi bu beyan, ilan, duyuru, "şahs-i münhasır" değil.
Web sayfalarında.
Ve aa'ya servis edilen bir metinle!..
Ki o metni de; size aktarmak istiyorum…
Lütficilikteki, "nezaketi de" hatırlatma adına.
"Şeffaf ve hesap verebilir anlayışını belediyenin kurumsal bir ilkesi haline getirdik.
Medeniyetler mirası Diyarbakır’ımıza yaptığımız tüm hizmetlerde Büyükşehir Belediyemizin kaynaklarını kullanmış olup, kaynaklarımız dışında herhangi bir borç alınmamıştır.
Bu çerçevede günümüz itibarıyla belediyemizin gelir toplamı 399 milyon 66 bin 119 lira, gider toplamımız da 389 milyon 940 bin 356 liradır…"
***
Şimdi…
Bizim yukarıda sıraladıklarımıza…
Sokakta.
Caddede.
Kahvede.
Pek tabi ki, siyasi kulislerde.
Gazete manşetlerine konu olan hadiselere dair; "bir cevap mahiyeti" içeriyor mu?
"Günümüz itibariyle" demenin anlamı ne?
Ayrıca...
Belediye kaynakları dışında; "herhangi bir borç yok!" deniliyor.
Neye dairdir?
Var olan kaynaklar dışında "borç yok" ifadesi nasıl okunmalı?
Velhasıl kelam.
Belediyenin "şeffaf ve hesap verebilirliği" bu satırlarda.
İkna oldunuz mu?
Tatminkâr bir hissiyat oluştu mu?
Yeterli mi, değil mi?
Onu sizin takdirinize bırakıyorum.
***
Şahsi fikrimi sorar iseniz…
"Günümüz itibariyle" hiç ama hiç gerçekçi bulmadım.
Tatmin olmadım.
Ama, uzun zaman sonrasında tek satırlık ta olsa, "beyan" verilmesi önemli.
Atilla bey'i tebrik ediyorum!
Bakalım…
Diğer kayyum atanan belediyeler.
Tabi ki diğer belediyeler de dâhil…
Yani merkez, 17 ilçe belediye başkan-vekilleri…
Şeffaflık ve hesap verebilirlik adına; "kendileri ne zaman" bilgilendirme yapacak.
Gelirlerine.
Giderlerine; "günümüz itibariyle" şu diyebilecekler?
Bekliyoruz.
Bekle bekle, göreceksin!
***
SEKSEN SEKİZİNCİ!
Vay be…
Araştırma yapılmış…
Uluslararası bir araştırma…
Dünya çapında...
"Vatandaşlığı en değerli ülkeler hangisidir" diye?
Önceki gün basına yansıdı?
Türkiye bu araştırmada kaçıncı olduğunu biliyor musunuz?
Yani; "Vatandaşlığı en değerli ülke olma vasfında…"
Sıkı durun.
Seksen sekizinci sırada…
Maşallah diyelim.
Merak ettiniz.
İlk sırada hangi ülke var?
Biliyorum…
Bir haylı, kıskanacak, sinir katsayınız yükselecek.
Vay be diyeceksiniz…
Öyle ABD…
Ya da, Japonya, Rusya veya Çin değil…
Almanya…
Evet, Almanya'nın "vatandaşlığı en değerli" ülke birincisi!
Gel de söylenme!
Ama kime…
***
YAZ SAATİ…
Haberiniz olsun...
Yeni bir kriz kapıda.
Çünkü "Danıştay" karar verdi.
Yaz saati "uygulamaya" devam!
Bakan ise…
Karşı duruşla; "hayır", uygulanmayacak…
İnada inat.
Hal bu olunca; "yeni bir yargı ve idari" kriz kapıda.
Bakalım nasıl aşılacak.
Yaz mı, kış mı "galip" gelecek.
***
ALMANYA NERE, DİYARBAKIR NERE?
Yavuz Donat.
Sabah yazarı…
Günlerdir, Almanya'daki "izlenimlerini" aktarıyor.
Ama kendisi.
Günlerdir, Diyarbakır'da arz-ı endam ediyor…
Dün bu noktada, okur sordu…
Çünkü Donat bazı ziyaretlerine dair; "resimler" paylaşımmış.
O resimlere dair düşen bir not sorusu.
Almanya nere, Diyarbakır nere?
Yani kafa karışıklığı.
Donat, Diyarbakır'da geziniyor.
Ancak köşesi, günlerdir "Almanya'yı" anlatıyor?
Eee.
Bu da mesleğin, "zaman yarışı."
Neyse.
Bizdeki merak, Diyarbakır izlenimleri kimlerin nev-i şahsına münhasır olacak?
Diyarbakır Yavuz'a.
Donat, Diyarbakır'a "pek yabancı" değil; bu minvalde!
Merakla yazı serisini bekliyoruz!