HADİ ORDAN SİZİ GİDİLER!


Bir değil… Binlerce kez…

“Hadi ordan” diyorum…

Öncelikle bir hakikati ortaya koyalım…

Mohandas Karamçand Gandi…

Hindistan'ın Bağımsızlık Hareketinin sembolü…

Şimdi…

O Gandi nerde?

Kılıçdaroğlu nerde?

İkisini birbirine benzetenler var…

Onlara “hadi ordan” diyorum…

Arada dağlar kadar fark var?

Ve "istikamet" ters…

Benzetme; gerçek Gandi'ye "hakarettir"…

Hele ki, "özgürlük" mücadelesi verenler adına...

 

 

 

***

 

Şimdi…

CHP patentli yürüyüş…

Ankara'dan İstanbul'a yürüyüş'ün gerekçesi…

Yani "Adalet Yürüyüşü(!)…"

Gandi'nin yürüyüşü ne idi?

"Tuz yasasına" karşı idi…

İkisi nasıl aynı "kulvarda" tutulur…

Benzerlik nerede?

Zerre-i miskal yok…

Bilakis tam tersinedir?

 

***

 

Onun için ilk başta meramımı aktardım…

Hadi ordan…

Bir kere Gandi mazlum "halkı" için yürüdü…

1930'da…

Tuz yasası çıkarılmıştı…

Buna karşı; 400 kilometre yürüdü…

24 günde…

Adına da "Tuz yürüyüşü" denilmişti…

Pasif direniş…

Amaç…

Hintlilerin "tuz çıkarma" hakkını savunmak…

Ki başardı da…

 

 

***

 

Peki…

Kemal Bey'in "Adalet Yürüyüşü(!)" neyin hikmeti?

Millet için mi?

Devlet için mi?

Hayır…

Kendi cenahlarına, dokunulduğu için…

Bir milletvekili için…

Dokunulmazlık "zırhı" altında "casusluk" yaptığı ifade edilen biri için…

 

***

 

 

Yargıya göre…

Devletin "namahremine" halel getirmiş…

İhanetlik yapmış…

Devlete karşı "suç işlemiştir."

Adalet de…

Hukuku nizama göre yargılama yapmış…

Suçlu görmüş…

Mahkeme cezasını vermiş…

Nerde "benzerlik."

Biri millet için davayı savunmaktadır...

Biri millete karşı ihanetliğe teşebbüs edeni; savunmaktadır?

Nerde benzerlik?

 

***

 

O haberin yapılması…

O belgenin sızdırılması…

FETÖ patentli olduğunu bilmeyen mi var?

Hükümete…

Erdoğan'a…

Devlete…

Devlet içerisinde "kumpas" kurup, devirmek…

Düpedüz; "vatan hainliği" değil mi?

Mazur görülür mü?

Zaten mazur gören devlet, devlet olamaz?

 

 

***

 

Yani; ihtilal gerçekleştirilecek?

Milli iradeye "suikast" düzenlenecek?

Uluslararası düzeyde…

Hükümetti…

Başbakanı…

Cumhurbaşkanını, "savaş suçlusu" ilan edilmek istenilecek?

Tüm gaye bu olacak…

Eee…

Tüm bunlara "şapka" çıkarılacak…

Göz yumulacak…

Adalet tecelli etmeyecek?

Hadi ordan…

 

***

 

 

FETÖ canavarını, 15 Temmuz'da gördük…

Nasıl kanlı bir darbe girişimine yeltendiğini…

Allah'a şükürler olsun ki…

Halk iman gücüyle karşılık verdi…

Ve darbeye milli darbe yaptı…

Ama bedeli ağır oldu…

249 şehit verdi…

3 bine yakın gazi…

Ki meclis bombalandı…

 

 

***

 

Velhasıl kelam…

Ya darbe gerçekleştirilmiş olsaydı…

Aman ha düşünmek bile istemiyorum…

Sonuç itibariyle…

Hain, şer ittifakına "dokunulmasın mı?"

Bir kere, sapla saman karıştırılmasın…

Ortada somut bir suç var…

Çirkinlik…

İğrençlik…

İhanetlik içeren "işbirliği" söz konusu…

Delilleriyle de sübut…

 

 

***

 

 

Ha itirazın mı var?

Zaten, daha "yargılama" süreci bitmiş değil..

Bunun Yargıtay'ı var…

Temyizi var…

Yerel mahkeme kararı verdi; "her şey bitti mi" hayır?

Vaziyet; "siyasileştirmeden" başka bir senaryo değil…

Ve bunun senaristi de, CHP'dir…

 

***

 

 

Onun için...

Özellikle, çakma Gandi…

Ve avanesi…

Neyi istediklerini iyi bilmeliler…

Çünkü…

Adaletin tecellisini "istemek" ayrı…

Yargı konusu olanı savunmak ayrı…

Gandi gibi olmak ayrı...

Aralarında; "dağlar" kadar fark var…

 

 

***

 

Tıpkı…

Gerçek Gandi ile çakma Kemal Gandi"nin "benzer" olamayacağı gibi!

Fark büyük…

Diyeceğim o ki…

Adalet Yürüyüşü bugün 3. günde…

Çakma Gandi…

İstanbul'a ne zaman varır bilmem?

Yürür mü?

Sapar mı?

Gece külahlı, gece silahlı mı olur?

Gündüz yürür, gece arabaya biner mi?

Karavanda yatar mı?

Her ne; halt yenilirse yenilsin…

O onların bileceği iş…

Ama bilinmelidir ki buradan "bir cacık" çıkmaz…

Hele ki "özgürlük havariliği" hiç çıkmaz…

 

 

***

 

İnanın…

Çıksa çıksa…

Enva-i şekliyle FETÖ pisliği çıkar…

Kolektif işbirliği "deşifre" olur…

Kep düştü, kel göründü misali olur…

CHP'nin "zehirli" varlığı çıkar..

Ki; 15 Temmuz'un…

Kimin kontrolünde "gerçekleştiği de" gün yüzüne çıkar…

 

 

***

 

 

 

ÇAKMA'YA BİR SORUM VAR…

 

 

Bir sorum var…

Özel soru…

Çakma Gandi'ye…

Hani "adalet yürüyüşü" yapıyor ya?

O minvalde…

Bay çakma Gandi…

Siz;

15 Temmuz’a “kontrollü darbe” diyorsunuz…

Şimdi de…

20 Temmuz’a da “asıl darbe” diyorsunuz.

Bu mu adalet?

 

***

 

 

İlave bir sorum daha var…

Ki dün de sormuştum…

Çakma Gandi…

Berberoğlu'na "adalet" aradığını söylüyorsun da…

HDP'liler "tutuklanırken…"

Genel Başkanları Selahattin Demirtaş cezaevine konulurken…

15 Temmuz'da darbe yapılırken...

Neden; "hak, hukuk ve adaletten" dem vurmuyordun?

Bugün ahkâm kesiyorsun…

Zülfüyâra dokunuldu değil mi?

Demek ki; "adil" değilsin, çakmasın.

 

 

 

 

 

***

 

 

 

YARGINDAN EMİN OLMAK.

 

 

 

Tabi..

Tüm bunların dışında şu "hassasiyete de" dün dikkati çekmiştim…

Özellikle; "kamuoyu" adına…

Tutuklama..

Verilen ceza…

Ve 15 Haziran takvimine dair önceden ifade edilen; "yeni darbe" tarihi…

Zamanlama açısından…

Vaziyeti bir "kumpas içerisinde kumpas” olarak görmemiz de gerekir diye…

 

***

 

 

İlgili ve yetkili zevat ne diyor?

Yargıda..

Hala da FETÖ kriptoları var?

Yani hücreler hareketli...

Çünkü bu karar…

Özellikle "siyasileştirmeyen" kesimler tarafından…

Ki benim ekseri görüşüm de bu yönde…

Haklı bir şekilde şöyle yorumlanıyor?

"Bu karar FETÖ davalarına gölge düşürmüştür…"

 

***

 

Dünkü beyanlara baktığımda…

AK Parti cephesi de…

Milletvekilleri de…

Birçok diğer kesimler de; aynı fikirdedirler…

Vaziyet aklıselimle irdelenmelidir…

Çünkü şuan…

Adaletin "en kılcal" damarına kadar nüfuz edilmiş…

Sıradan verdiği karar değil…

Derinden derine; "tartışılan" bir mevzuu…

 

 

***

 

Hayırlı bir durum değil…

Sonuç tehdit edici…

Bu nedenle…

Dün de ifade ettim…

Tez elden; "Yargı" yeni Türkiye’nin "konjonktürüne" göre reformize edilmeli…

 

 

***

 

Çünkü şu an…

Hâkimler de…

Savcılar da…

Kolluk kuvvetleri de…

Soruşturma, inceleme, gözaltı…

Yani "adaletin" tüm dişlileri belli bir portalın içerisinde; "kuşkulu" bakılıyor…

Acaba diyerek…

 

 

***

 

Onun için…

İnsanlar huzuruna çıktıları hâkimden…

Savcıdan…

Gelen kolluk kuvvetinden "emin" olmak ister…

Vereceği kararı da…

Ortaya koyacağı hükmü de; "adaletin tecellisi" olarak görmek ister…

Yoksa…

Tuz derinden kokmuş olur…