HAVALİMANI DÖKÜLÜYOR?
Ne de güzel; ballandıra ballandıra anlatıldı...
Diyarbekir'e… Avrupa-i…
Uluslararası "standartta(!) Havaalanı Terminal
Binası yapıldı..
YDA firması yaptı.. 300 milyon lira harcanrak…
Üç katlı.. Her şeyiyle, "akıllı(!)" bir
Terminal binası..
***
Aynı anda; 10 uçak Terminal'e yanaşabiliyor...
10 körükle, uçaklar yolcularını indirip-bindirebilir…
Yolcu için.. Gelen-gidenler için, "en yüksek"
konfor düşünülmüş…
Özellikle, yer hizmetlerinde!.. Ve daha niceleri…
***
Önemli bir övünme de artık Uluslararası
"uçuşlarda" yapılabilinecek…
Ki ilk uçuş, Erbil'e yapıldı…
Kıbrıs'a yapılacaktı, ama henüz yapılmadı…
Niye, bilemiyorum?... Anlayacağınız; çok övünmüştük, çok
da "ümitlenmiştik"…
***
Oh be diyerek…
Diyarbakır uzun yıllar arasında "baraka"
yapıdan kurtuldu…
Modern, çağdaş bir "Terminal" binasına kavuştu…
Uluslararası uçuşlar.. Yıllardır yaşanılan;
"gümrük" sıkıntısı..
Hizmetlerdeki aksamalar.. Kısacası, artık sorunsuz bir
Hava Terminal Binasına kavuştuk..
Gelen-giden misafirleri, turistleri daha kaliteli bir
ağırlama!...
***
Ama gel gör ki; hakikat hiç de öyle değil…
Hal-i hazırdaki tablo… Yaşananlar… Var olduğu söylenip,
olmayanlar…
En sıradan ifadeyle; "Hepsi yaaalaaan!"
Çünkü bina "sorunlar" yumağı içerisinde,
dökülüyor…
Şöyle ki.. Sorunlar "giriş" kapısından
başlıyor…
X-ray cihazları… Personel yetersizliği.. Elektronik
aksamlardaki arızalar nedeniyle; "git-gellerde"
Biri çalışıyor, diğeri çalışmıyor… Yolcuların çıkış
yaptığı gidiş salonlarında bulunan otomatik kapılar…
***
En hassasiyet isteyen.. Ama zerre-i miskal önem
verilmeyen, Tuvaletler..
Klozetler.. Musluklar… Lavabolar….
Kimi bozuk.. Kimi kırık..
Kimi de üzerine yazılı; "arızalı, devre dışı"..
Klozetlere giydirilen "poşet".. Bozuk pisurların, rezilliği…
Buraya "çiş" yapılmaz diye asılan levhalar..
***
Görüntü; Hindistan'daki havalimanının tuvaletlerinden
öte..
"Pislikten" geçilmiyor..
Tabiri caizse; mikrop yuvası gibi saçıyor..
Kara fatmalar mı, kağıt artıkları mı, sigara izmaritleri
mi?
Temizlik yapılmadığı için "dışkıların" utanç
verici görüntüsü..
***
Fayanslar kırık..
El kurutma cihazı bozuk..
Peçeteler ulu orta yerde, kiminde var, kiminde yok?
Çocuk bakım bölümü kapalı..
Engellilerin tuvaleti deseniz, "var mı yok mu?"
meçhul…
***
En önemlisi; "suların" kesik olması..
Musluklardan; "tııssss" sesinden başka bir şey
yok.
Koca havalimanında, su yok…
Ki, Diyarbakır "su konusunda" Türkiye'nin en
şanslı kenti..
Dört bir tarafı baraj.. Ve 50 yıl daha yetebilecek su
kapasitesine sahip..
Ama, Diyarbekir havalimanı "susuzluktan"
kırılıyor..
***
Ya; contuarların sürekli arıza vermesi..
Yolcular bavullarını, valizlerini alabilmek için;
"uzun kuyruklar" oluşturuyor..
Yani bavul sistemi ihtiyaca cevap vermiyor..
Öyle ki, bir saati aşan zaman diliminde bekleme oluyor..
Aynı sorun, giden yolcular için de geçerli..
Contuarların çalışmaması nedeniyle, "yolcular"
yanında taşıyabildiğini sırtlıyor..
Kalanı da, yer hizmetleri elemanları
"taşıyarak" uçağa aktarıyor..
***
Hele ki, iki hafta önce yaşanan rezillik…
Yolcuların, "kilitli salonlar, kapalı
tünellere" mahkum edilmesi..
Bariyerleri aşarken, yaptıkları akrobasi hareketler..
Anlayacağınız dökülüyor..
***
300 milyonluk havalimanı..
Binanın genel duvarlarındaki çatlaklıklar..
Elektrik aksamlarının; "bozuk" hali.. Prizler..
Yeraltı döşemeleri, "ulu orta" yerde…
Yerlerdeki "parkeler" daha şimdiden, köstebek
yuvası gibi..
Çevre düzenlemesi hak getire..
***
Hele ki, Uzay çatı denilen, binanın çatı bölümündeki
görüntü belli ki, "yığma"..
Her an çökebilir.. Korku ve endişe yaratıcı bir vaziyette
duruyor.
Bahçe çitlerini boyamış bir şekilde olması da, ayrı bir
"tablo" gösterimi..
***
Yolcu bilet kesme.. Bavul teslim etme..
Yani yer hizmetleri de; "binanın mevcut"
yapısındaki arıza-i durum gibi…
"Boş vermişlik" hakim..
İdareci bulmak.. Bir yetkiliye "sorunu"
iletebilme olanağı hak getire…
Kimse yok, "tıkayan, alaka gösteren" hiç yok…
***
Eee.. Fısıltı gazetesinin dediği gibi..
Torpille atama olursa.. Çalışanlar da;
"rüşvetle" işe alınmışlarsa..
Temizlikten, güvenlik şirketine kadar bilaistisna
"aynı" iddialara muhatap kalmışsa..
Ki bu minvalde bir hayli söylenti ve dedikodu söz konusu..
Yer hizmeti de; ancak böyle olur..
***
Önemli bir sorun da; "park" sorunu..
Yolcuları alana getiren, yolcuları alandan almak üzere
gelen "araç" sahipleri büyük sıkıntı çekiyor..
Çünkü, "kısa süreli de" olsa, park yeri
olmadığı gibi izni de yok..
İlla ki, "ücretli" park alanına girmesi
gerekiyor.. Bu da, en basit ifadeyle 10 TL’yi gözden çıkarmak gerekiyor..
***
Yolcular için işkence olan durum ise Terminal binasından
ücretli park alanına kadar olan "mesafeyi" aşabilmek..
Bavullarıyla.. Valizleriyle "sırtlanmış"
vaziyette "engelleri" aşmayı çalışıyorlar..
Dikkat çeken de.. Gün boyu trafik ekibinin "ceza
keserim" diyerek, yaptığı tur ve uyarı anonsları..
Ücretli parka, "mecburi" istikamet..
***
Buranın raişi neye göre belirlenmiş… Hangi kriterler ölçü
alınmış belli değil..
Meçhul..
Nitekim aynı "fahiş" durum, havalimanın
içindeki "işletmelerin" satışı için de geçerli.
Bir bardak su.. Ya da çay.. Alınacak herhangi bir,
meşrubat veya yiyecek…
"Londra mı, Paris mi fiyatı"
***
Doğrusu; içte güvenlik var, ama dışarıda deseniz; yok!
İn-cin top oynuyor..
Çevre aydınlatması var da yok..
Her ne kadar..
Terminal binası sivil yönetimin elinde ise..
Pist.. Ve Çevre güvenliği tamamen askerin elinde..
***
Evet..
Diyarbakır Hava Terminal Binamızın..
Ve diğer müştemilatın hal-i vaziyeti, göze çarpan durumu
böyle..
Gördüklerimiz..
Duyduklarımız..
Söylenenler…
Birileri ne cevap verir, mevzuya nasıl bir yaklaşım
gösterir bilmem…
Ama görünen o ki; "vahim" bir boş vermişliğin
eseri vaki..
***
Çünkü bu kadar, "sorunları" barındıran bir
bina..
Ki henüz, "resmi" açılışı bile yapılmamış..
Belki, YDA firması daha "kesin kabul" imzasını
atmamış…
Ama tabiri caizse 300 milyon liralık yapı, arıza-i duruma
sahip…
Garip olan da..
Buranın resmi açılışının sürekli "erteleme"
göstermesi..
Neden mi?
Düşünüyorum bu "eksikliklerden mi, yoksa farklı bir
durum mu var?"
***
Nitekim!
İki hafta önce, Başbakan Davutoğlu'nun Diyarbakır'a
yaptığı gezi vardı..
Hendek ve barikat terörüyle;
Yaşanılmaz hale gelen "Sur'un yeniden inşası, ihya
edilmesine" dair..
Bir gün önce; Başbakan Davutoğlu'nun "resmi
Diyarbakır" programında yer alıyordu..
Diyarbakır Havalimanının "resmi açılışı"
yapılacak diye..
Ama ne hikmetse, geleceği sabah "açılış" iptal
denildi?
Niyeeee dersiniz?
Tüm bu olup-biten "rezaletlerden" olmasın mı?
Hayırlı Cumalar….