HOŞ GELDİN; YA ŞEHR-İ RAMAZAN!
Ramazan Ayı;
"insanlar için hidayet rehberi olan, doğru yolun, hak ve batılı, helal ve haramı birbirinden ayırmanın açık delillerini içinde barındıran Kur’ân’ın indirildiği aydır.
Öyleyse sizden Ramazan ayının idrak edenler bu ayın orucunu tutsunlar…”
(Bakara Sûresi – 185)
***
Ve geldi çattı;
11 Ay'ın Sultan'ı Mübarek Ramazan-ı Şerif!
Bugün, ilk teravih namazı kılınacak.
Ve gece de, sahura kalkılacak.
Mübarek, Cuma günü de,
Allahû Teala'nın inayetiyle "niyetli" olacağız.
Şimdiden,
Tüm okurlarımın, Ramazan'ı Şerif'ini tebrik ediyor.
Ve temennim odur ki,
Sağlıklı, uzun ömürlü ve tabi ki "bol ibadetli",
Kardeşlik ve barış atmosferi içerisinde, "idrak" etmenin, feyzine ulaşmak!
***
Hiç kuşkusuz ki;
İnsanlık için hidayet kaynağı,
Helal ile haramı,
Hak ile batılı birbirinden ayıran net bilgilerin yer aldığı ilâhî kelamın, hayat düsturumuzun, Zikr-i Hakîm’in indirildiği aydır, Ramazan-ı Şerif!
Bu ay;
Nefsi arındırmanın,
Onu berraklığa erdirmenin en güzel üsluplarından biri olan oruç ibadetine zaman'dır.
Rahmet ayı,
Feyz ve bereket ayıdır bu ay.
Tarih boyunca nice fetihlere sahne olmuş fetihler ve nusret ayıdır, Ramazan-ı Şerif!
***
Birkaç ibadetin iç içe yaşandığı,
Gönüllerin manevî hazlar için daha hassas olduğu bir ay olduğu gibi!
“Ramazan” denince;
Birinci derede akla gelen ilk ibadette elbette ki, oruçtur.
Kur'an-ı Kerim'deki ifadeyle;
Ramazan orucu,
Hicretin ikinci yılında Bedir Gazvesinden önce, Şaban ayının 10. gününde farz kılınmıştır.
***
Evet,
Orucun fıkhî manası ise şudur:
“Asıl fecrin doğuşundan, güneş batıncaya kadar insanın Allah rızası için nefsine hâkim olması, onu orucu bozacak şeylerden alıkoymasıdır.”
Oruçta;
Nefse, iştihalara ve şehvete hükmetme dirayeti,
Muhtacın halini hissetme hikmeti insanı değerlerde daha bir aleni olur.
Onda insanoğlunun bir lokma yiyeceğe,
Bir yudum içeceğe bile muhtaç olduğu,
İnsanın güç ve kudreti,
Makam ve mevkisi ne olursa olsun bunlarsız edemeyeceği, acizliği, Rezzâk olan Allah’a muhtaciyeti, bu gerçeğin zihne nakledilişine, "sınavdır".
***
İnsan oruç sayesinde;
Günlük hayat akışı içerisindeki bir çok hayvânî duygularını, hırslarını azaltır!
Nefsin arzu ve ihtiyaçlarını; her daim beyin eleğinden geçirir
Manevî duyguları,
Gönül hassasiyetini daha bir canlı ve paylaşımcı, görür.
Güzel hasletler ve ibadetlerle;
Hem kendi hayat ikmaline hem de çevresine, eşine dostuna, ailesine "canlılık, dirilik" verir.
Nefsini zora alıştırır,
Dizginleri bütünüyle ele geçiriş şuurunu yaşar.
Ve Allah için yapılan fedâkarlığın;
O mükkades lezzetine ulaşır-tadar.
***
Ve gelelim;
İslam'da ve özellikle rahmet ve bereket ayında, "insan ilişkilerine".
Hak, hukuk, adalet, doğruluk ve eşitlik.
Beri yanda,
Merhamet, şefkat, sevgi, saygı, dostluk, kardeşlik.
Yardımlaşma,
Dayanışma.
Tüm bu kutsal değerler, "fazilet ve erdemler" üzerine inşa edildiği hepimizin malumudur.
***
Ama ne var ki bu değerler;
Yaşadığımız zaman dilimi açısından yen yazık ki önem ve değeri kaybı yaşamaktadır.
Öyle ki;
Dünyevileşme ve bireysellik giderek ön plâna çıktığı gibi, "insan" yalnızlaşt.
Üstadın ifadesiyle;
İnsanlar, kalabalıklar içinde yalnızlaştı.
***
Daha bundan bir kaç sene önce.
Mahalleler,
Sokak ve caddeler aile sıcaklığını aratmayan o dostane ilişkilerle dopdoluydu.
Bila kayd-u şart "herkes" barışıktı.
Kardeşlik, duygusuyla, birbirine bağlıydı.
Ne inkar, ne dayatma, vaki değildi!
Ama bugün;
Kardeş kardeşi boğazlıyor, "onu yutmaya" çalışıyor.
İnkar var, dayatma var, kabulsuzluk var.
Yani birbirine yabancılaştı.
Samimiyetsizlik ve güvensizlik!
Derler ya,
Artık "selamlaşmaz" olduk.
Aynen de öyle.
***
Oysaki
Selâm bir bütünlük içerisinde "hayat ikmalidir".
Barış, esenlik, güven, emniyet, huzur ve mutluluk temelleri üzerine bina edilen İslâm’ın rahmet yüklü evrensel mesajına sahiptir; selam!
Sonuç itibariyle;
Bir selam ki,
Kardeşine dost olduğunu,
Kendisinden ona asla bir zarar gelmeyeceğine,
Elinden ve dilinden herkesin güvende olduğuna, "bir teminattır"
Dolayısıyla insana verilen değerin adıdır.
***
Tüm bu,
Ulvi değer ve ifadeler noktasında!
Temenni,
Ve beklentimiz şudur ki, özellikle bölgemizde,
Pek tabi ki,
Coğrafyamızda yaşanan ve yaşatılan "çatışmalı" ortam son bulsun.
Kardeşlik,
Birlik ve barış "havası" essin.
Onun için de; "eller" silahların tetiğinden çekilsin.
Bir dostun söylemiyle;
Bari bu hayır ve rahmet ayında "kan dökülmesin, silahlar konuşmasın".
Bırakın;
İbadet ve kardeşlik ile Allah'ın feyzi, konuşsun.
***
Ve selam;
Hoş Geldin Ya Şehr-i Ramazan!
Bir kez daha;
Mübarek Ramazan ayınız, bolluk, bereket ve sağlıklı mutlu bir yaşam getirsin.