İçkale; 'Ömrümü yedi'
Şu;
İç Kale'nin hal-i perişanlığı.
13 yıldır.
Söz de, onarılıyor-yenileniyor.
Maşallah.
Açık hava 'müzesi" olacak diye.
Ama ne gezer!
***
Eski Bakan Ertuğrul Günay'ın dediği gibi.
İç Kale'nin belirsizliği;
"Ömrümü yedi".
Aynen de öyle.
Diyarbakır'ın da "ömrünü" yedi diyebilir.
Dile kolay, 13 koca yıl geçti.
Daha kaç yıl geçecek o da meçhul.
***
Projeyi bildiğim kadarıyla;
AK Parti iktidarının ilk birinci yılında ikmale geldi.
O günden bugüne!
Dün DHA muhabiri Ferit Aslan'ın ajanstan düşen bir haberi oldu.
Tebrik ediyorum.
İç Kale'nin kısm-i olarak.
Neden; "yılan hikayesine" döndüğünü anlatan bir haber.
***
"Anlamlı".
Ve fikri "yorum" içeren ifadeler vardı.
"Kişi" ve "Siyasi düşünce ağırlıklı.
Tabi ki, "vakaya ilişkin" gelişmelerin seyrine matuf ifadeler.
Dikkatimi çekti.
Önceki yazılarımı.
Muhataplar.
Ve meseleye yakınlık gösteren, çevrelerin bilgi aktarımı ışığında araştırdım.
Belirsizlikler manzumesi;
"İç Kale'de" neler oluyor, neler bitiyor.
Ve bugüne kadar "Kimler geldi kimler" geçti?
En son vurgum da.
"Sorumluluk".
Ve ilgili makamların, "hassasiyet" çağrısı olacak.
***
Evet.
İç Kale için, 13 yıl önce hazırlanan ilk proje şöyleydi.
"Tarihsel" dokuyu gün yüzüne çıkarmak.
Daha açık ifadeyle;
İç Kale'yi 'Açık hava müzesi" olarak, turizmin hizmetine sunmak.
Önce.
Cezaevi, Adliye "boşaltıldı".
Sonra Güneydoğu'nun "karanlık" geçmişinin merkezi olan, JİTEM karargâhı.
Kısacası.
Tarih'in 1930'la "karanlıkların mekânı" haline getirildiği, İç Kale "gün yüzüne" çıktı.
***
Boşaltılma evresiyle, proje hızlandı.
Denildi ki, dünya standartlarında;
Arkeoloji Müzesi,
Taş Eserler müzesi,
Müze kafeterya,
Sanat Galerisi,
Ve Kongre Merkezi ile sosyal alanlar projede yer alsın.
***
En önemlisi de.
Yarım asırdır, kapısı kilitli olan.
Ama içerisinde;
12 bin yıllık tarihin tüm "kalıntılarının" bulunduğu Arkeoloji müzesindeki, "eserler" günle yüzleşsin.
Malumunuz üzre;
Arkeoloji Müzesi, "inşasından" hemen sonra, kapısına kilit vuruldu.
Bina su "sızdırıyor" diye.
O günden bugündür, kilitli.
Nerdeyse, çeyrek asrı geçti.
***
Proje.
Entegre bir kimlikle donatıldı.
Kültür Bakanlığı ve İl Valiliği protokol imzaladı.
Ve "Bismillah" denilip işe başlandı.
O gün,
Diyarbakır Valisi Efkan Ala idi.
Bugün, "Başbakan" müsteşarı.
***
Hükümet.
İşi kendisine "misyon" edinerek, tabiri caizse kesenin ağzını açtı.
Hem de "oluk" gibi para akıttı.
Eee.
Proje ilerleyince,
Alan göze gelince, haliyle cazibesi de arttı.
"Rant" çevrelerinin "iştahı" kabardı.
Ve kolektif bir işbirliğine girildi.
***
Bazı siyasiler,
Bürokratların da "omuz" vermesiyle!
Denildi ki.
Müze olursa "mekânlar" ölecek imiş.
O zaman!
Gelin ticari bir alana dönüştürelim.
Otel.
Alış-veriş.
Kafe mekânlar merkezi olsun.
Napolyon’un para aşkı gibi para aşkına tutuldular.
"Para, para, para!"
***
O tarihi yapıyı bırakın da.
Hemen bitişiğindeki;
Hazreti Süleyman Camisi,
27 sahabenin mekânı.
Velhasıl;
Kültür ve İnanç "merkezi" olması gerekirken, bu kısır çekişme uzun zaman dilimi aldı.
Olsun mu, olmasın mı diye?
***
Ha birde.
Cami mi,?
Değirmen mi "polemiği" de ayrı bir mevzu oldu.
Kazılar sırasında; "kemerli" bir yapı ortaya çıktı.
Diyarbakır Koruma Kurulu.
Müze Müdürlüğü, "mevzuuyla" fikri mülahazaya girdi.
Burası "nedir" diye.
Lakin 1930'daki bir tapuya göre burası; "değirmen" olarak tescillenmiş.
Ancak, tarihçi ve bilim adamlarına göre de mümkün değil.
Burası olsa olsa, "camidir" dediler.
***
Çünkü.
Hazreti Süleyman Camii'nin bulunduğu alan,
27 Sahabenin mekânı,
Şehir’in de,
Sahabeler tarafından fetih edildiği, alan olması nedeniyle.
"Cami fikri" daha bir hakikat ihtiva etti.
Ama kime dinletirsin…
Tabi bu mu, değil mi, başka şey mi "kritiği" yıllar aldı.
***
Sanki.
Her şey "bilinçli" ve tek kozmik bir odadan kumanda ediliyor gibi.
İş, "yavaş" gitsin.
İhaleler "tek" noktada buluşsun diye.
Evet,
Verdiğim iki örnek.
Pek tabi ki, "bilmecenin" sadece bir-iki taşı.
Mevzuda, enva-i hal söz konusu.
***
Düşünün.
Bu proje kaç vali, eskitip-değiştirdi.
Tam dört valid değişti.
Ya bürokrat.
Müze Müdürü değişti, yerine başkası geldi.
İl Kültür ve Turizm müdürü değişti.
Diyarbakır Koruma Kurulu üyeleri de, ha keza.
Bir de, işin siyasi "alakadarları" vardı.
Onlar da döneme özgü değiştiler.
***
Sonuç itibariyle.
İç Kale projesi, Bakan Günay'ın ifadesiyle.
Kimler için;
"Ömrümü yedi" deme mi?
Biliyorum ki, "dört valimizde" çok mücadele etti.
Ama elden ne gelir.
Hali vaziyet politize olursa,
Hele bir de, altan alta "alt bürokrat" omuz verirse.
Ana sorumlular da, "keyfemayeşa" olursa, gel de çık işin içinden.
***
Dün, bir yetkiliyle konuştum.
İsim vermeden,
Çok ama çok "kan dondurucu" noktalara değindi.
Bende ismini zikretmeden.
Özellikle;
İl Valisi Cahit Kıraç'a
Cumhuriyet Başsavcısına,
İl Emniyet Müdürlüğüne,
Aynı zaman da, Kültür Bakanlığına "hassasiyet" çağrısı yapıyorum.
"Neşter" gerek.
***
Bir de.
Ahalinin olup-bitenin ne olduğunu?
Ve bugüne kadar;
İç Kale projesi hangi evreleri geçirdiğinin, bilinmesi açısından, yetkili makamdan da, beyan istiyorum.
Tabi ki lütfederlerse.
Çünkü bugüne kadar, pek konuşan olmadı?
Evet.
Sorularımı aktarıyorum.
Ve cevabımı da bekliyorum.
***
BİRİNCİSİ; İç Kale kaç projeden oluşuyor?
Tek proje mi, yoksa farklı çok projeler var mı?
İKİNCİSİ; Projelerdeki değişiklikleri kim, enden önerdi?
Diyarbakır Koruma Kurulu'nun,
Sorumlu Kurumun ve Müteahhit'in istemleri doğrultusunda projede "kaç kez" değişiklik yapıldı.
ÜÇÜNCÜ;
Mevcut Proje alanında faaliyet gösteren, "tek" müteahhit mi var.
Yoksa birden fazla müteahhit alanda faaliyet gösteriyor mu?
Bugüne kadar kaç ihale yapıldı, ihaleleri kim ve kimler aldı?
***
DÖRTDÜNCÜSÜ; Hangi ihaleler, kaç kez iptal edilerek, yenilendi?
İhalelere ilişkin "itirazların" ana nedeni ne?
13 yıldan buyana; harcanan toplam yekûn para miktarı ne kadardır?
Yıllara göre, ödenek tutarları ne kadar?
BEŞİNCİSİ; Proje, İhale ve müteahhit işleriyle ilgili, şikâyetler ve müfettişlik durumlar oldu mu?
Olduysa kaç kez?
Proje bütünlük içerisinde, geçirdiği soruşturma ve akıbetleri ne oldu?
***
İşte..
Tüm bu soru başlıkları, cevap istiyor.
Sorular cevap bulursa.
İnanıyorum ki, projenin "seyrindeki" arızalar da, gün ışığına çıkar.
Mevzu "kangrenleşmez"..
O zaman da!
Der demez, aklı-selim bir müdahaleyle, "ömür yemez" hale gelir proje.
***
Ha bir de.
Şu hakikati de gözardı etmeyelim.
İç kale'deki aksama,
Aynı zamanda bir dizi projeyi de baltalıyor.
Özellikle "Kentsel dönüşüm" projesi..
Fiskaya.
Dicle Vadi gibi hayati projeler bu yüzden öteleniyor.
Anlayacağınız.
İç Kale ciddi manada Diyarbakır'ın geleceğini, "işgal" altında tutuyor.