İDDİA EDİLENLER DOĞRU MU?
Bir iddia…
Ki basına da yansıdığı için konu ediyorum…
Yoksa…
Şahsıma aktarılmış bir durum yok…
Buradan kısa bir soruyla, mevzuu edeceğim…
Vaka doğru mu diyerek?
Bekçi…
Öyle ya yıllar önce "sokakların" asayişi onlardan sorulurdu…
Huzurun da…
Güvenin de…
İstikrarın da…
Velhasıl canımızda, malımızda, mahallemizde "onlara" teslim idi…
Ve bir "teminat abidesi" gibiydiler…
Ama sonra…
Bekçiler "sokaktan" çektirildi…
Hatta, "emeklilik" serüveniyle Emniyet teşkilatlarından silindi…
Şimdi yeniden; "sokağın güvenliği" onlara teslim ediliyor…
Ve bu minvalde; "birçok bekçi" alımı yapıldı…
Ülkenin her ilinde, "artık bekçi düdüğü" geceleri sokakları, renklendiriyor…
***
Gelelim "doğru mu" dediğim konusuna…
Diyarbakır'da 700 bekçi alınmış…
Kriterler…
Aranan koşullar…
Eğitim süreçleri…
Yani fazla da işin "teferruatına" girmeden!
Denilen şu…
700 bekçinin hepsi; "başka" illerden…
Yani bir tek Diyarbakırlı…
Ya da komşu illerden yok…
Hepsi yabancı…
Bu kriter doğru mu?
Birilerinin cevap vermesini bekliyoruz…
Neden, niçin, nasıl diye?
***
Tabi bir tepki de…
Şehit yakınlarından…
Gazilerden…
Terör mağdurlarından…
"Biz niye bekçi alımında ötelendik?"
Söyleyin bakalım!…
Neden bu iddalar dolaşıyor ve neden hepsi Diyarbakır dışından?
Yine "potansiyel" bir düşünce mi var?
Tıpkı, 90'lardaki gibi…
Hayırdır...
***
KÖKLÜ DEĞİŞİME ÖNERİM!
Dün sormuştum…
"Köklü değişimi" nasıl okumak gerekir…
Yeniden, mevzu etmeyeceğim…
Bugün, önerim olacak…
Ki parti içerisindeki değişime "tabanın da" öneri ve beklentisi bu yönde…
Değişim ama böyle bir değişim…
Özellikle de, Güneydoğu illeri adına…
***
PKK…
FETÖ..
DAEŞ…
Kısacası silahlı illegal örgütlerle ilişkileri olan..
Geçmişi…
Ve yaşam kulvarı…
Siyasi düşünce akımında "politize" olmuşlar…
Çıkarını…
Kişisel rantını "sağlamada" her ittifak olabilir diyenler…
Yıpranmış…
Defolu hale gelenler…
Mantıkları ve felsefeleri; "davadan" çok, "iktidar nimetine" odaklananlar…
***
Özellikle…
Ve öncelikle, her kim olursa olsun…
Oy potansiyeli var veya yok…
Gözünün yaşına bakılmadan…
Partideki konumu…
Yıllarına da bakılmaksızın…
Şu veya bu denilmeden, "eskiden dostu" girdabına kapılmadan…
Ayıklanmalı…
Köklü değişimin rüzgârıyla, "uzaklaştırılmalıdır…"
Çünkü varlıkları; "kan emicilikten" öte değil...
***
Yıpranmış..
Enva-i şaibenin aktörü olmuş…
İhale…
Yolsuzluk, usulsüzlük ve rüşvet çarkına abanmış…
Menfaatperestleşmiş…
Heyecanını kaybetmiş…
Partiyi "dava" olarak değil, basamak olarak kullanmayı, ahlak edinmiş…
Birilerinin emir-komutasına girmiş…
"Abiler" ne derse o fikriyatıyla ceket ilikleyen…
***
İş-Kur'a alınacak bir işçinin "asgari ücretine" göz diken…
Makam ve mevkileri…
Kendi şahsiyetine göre, "dizayn" eden…
Ben ne dersem "O" olacak, deyip yasaları rafa kaldıran…
Küçük olsun benim olsun…
Tek köprü benim diyen "ahtapotlar"…
Diyarbakır’la-Ankara’yı barışık tutmayan, hizipleştirerek "kendine" konum inşa edenler…
Kendilerini parti üstü görenler…
Ki halk nezdinde zerre-i miskal karşılığı olmayanlar…
Artık partiye "yük olmaktan" çıkarılmalıdırlar…
Teşkilatlar arındırılmalı…
***
Kısacası…
AK Parti ince eleyip, sıkı dokumalı "kökü değişimi!"
Özellikle;
PKK'nın.
FETÖ'nün.
DAEŞ'in.
Ve menfaatperestliğin…
Hırsızlığın…
Rüşvetin…
Adam kayırmanın aşinalığında olanlar…
İttifak kuranlara dikkat etmeli…
Olası sızmanın önüne geçmelidir…
***
Gençliğe…
Liyakate…
Çalışkanlığa…
En önemlisi de, dürüstlüğe, şeffaflığa önem verilmeli…
İl ve ilçe teşkilatları…
Belediye başkanları…
Ve 2019'a dair, Milletvekili serüveninde; "ana kriter…"
Davaya inanmış…
Parti misyonunu taşıyan "şahsiyetleri" öne almalı…
Yoksa da bulup, "kervana" katmalıdır…
İşte o zaman; "köklü değişimin" kazananı olur…
Yoksa "eski tas, eski hamam" misali, isim değişir…
Ama çark yine onların "himmetiyle" döner…
Ki 2019, AK Parti'nin "bitimiyle" sonlanır…
***
GÜL NİYE YOKTU?
AK Parti cephesi adına…
Bu soru…
Ve cevap aranan benzer "vakanın" sayısı…
Doğrusu, bir hayli çok…
Bu kaçıncı bilemiyorum…
Saymadım…
Ama son 3 yıl içerisinde, iki elin sayısını da geçmiştir…
Bir kez daha aynı soru, ikmalde…
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül…
Ki AK Parti kurucusu…
Partisinin Kuruluşunun 16. yıl dönümü kutlamasında; "niye yoktu?"
***
Öyle ya…
Birçok küskün diye konuşulan isim vardı…
Kırgınlar…
Eskiler…
Ki Arınç ve Davutoğlu bile!
Kutlama etkinliğinin "ön saflarında" yer almıştı?
Ama Gül yoktu…
Niye?
Yorumlar…
Spekülasyonlar…
Kurgulu "kulisler"…
Hiç kuşkusuz ki, bir hayli yüksek dozda konuşuluyor…
Bir tavır mı?
Bir siyasi mesaj mı?
Yoksa gidişata dair "memnuniyetsizliğin" ifadesi mi?
Tabi her yoruma…
Bir de, "hatırlatma" noktası konuluyor…
Gül bunu "benimsemiyordu da" ondan denilerek?
Gerekçe nedir?
Neden Partinin 16. kuruluş yıl dönümü aktivitesinde "görüntü vermedi?"
Sorunun hakikaten yanıtı önemli…
Ki Gül ifade etmezse de…
Yakın çevre, "deşifre" edecek…
***
Ama şu bir gerçektir ki?
Erdoğan…
Siyasi seyirde "bir numarada" bulunduğu müddetçe…
Parti "başında" olduğu sürece…
İktidar "elinde" var oldukça…
Gül...
Alternatif olmak adına…
Ya da siyasete dönüş fikriyatı nazarında…
Kesinlikle, "zerre-i miskal" vaki olmaz…
Hele ki, "Partiyi" içten yıkmak…
Vurmak…
Bölüp-parçalamak "koduna ve moduna" gelmez…
Düşmez de…
Kendini "yıkıcı ve bölücü" konumuna sokmaz…
Ki siyasi ucuzluk olur.
Böylesi heves içerisinde olanlara da…
Halk deyimiyle verilecek cevap; "avuç" yalarlar…
15 Temmuz gecesindeki Gül'ün çıkışı; "kader birliğinin" kadimliğiydi..
Elbette; anlayan için!
***
Tüm bunlar…
Gül niye yoktu sorusuna yanıt mı?
Hayır…
Denilebilinir ki?
Gül siyasi hayatı noktaladı…
Geri çekildi…
Artık bu minvalde efor sarf etmiyor…
O'nun için, "kutlamaya" katılmadı?
Mülahaza edilir…
Ama bu düşünce de soruya yanıt değil...
Gül, "hiçbir şeyden" elini çekmiş ve uzak değil…
Bildiğim…
Kendisi için…
Hele ki geçmişteki, izler adına…
Yer ve zaman!
Onun için, en büyük "hassasiyetidir!"