İNADIN ÇEKİŞMESİNDE KAYBEDEN DİYARBAKIR!

Malumunuz üzre;
Takvim yapraklarına göre yılın üçte ikisini tüketmiş durumdayız!
Şu an sekizinci aydayız.
Ağustos'un bugün 12'si. Bu ayı da nerdeyse yarılamış vaziyetteyiz.
2012 yılına ne kaldı derseniz?
Şunun şurasında, 4 ay'dan az bir zaman kaldı derim.
Evet takvimle alakalı "bu hesaplamama" gelince.
Sebebi şu; Diyarbakır'ın, 2011 yılına ait "bütçesi" hala da onay alıp fiiliyata sokulmamış.
Yani,
Geçen bunca zaman dilimine rağmen İl Özel İdaresi 2011 yılı bütçesi "veto'lu".

* * *

Vali,
Bildiğiniz gibi İl Özel İdare'nin başı!
Tüzel kişiliğin temsilcisi ve yürütme organıdır.
Tabi, bu sıfatla İl Genel Meclisi ve İl Encümenlerinin aldığı kararları uygular.
İl Özel İdare teşkilatını "sevk ve idare" eder.
İl Genel Meclisine gelince.
İl Özel İdaresinin karar organı, İl Genel Meclisidir.
Yetki ve kurumsal faaliyetle alakalı bu özet, "bilgilendirmeden" sonra.
Gelelim, "bütçe"nin "üst üste" veto kararlarıyla, iade edilmesi hadisesine.

* * *

Bütçenin en son "veto" edilişi iki hafta önceydi.
İl Valisi Mustafa Toprak İl Genel Meclis'inin gönderdiği "bütçe" taslağını "imza" atmadan, iade etmişti.
O gün de,
İl Genel Meclis'indeki 48 BDP'li üye basın toplantısı düzenleyip "tepki" göstermişti.
Hatta,
Hasip Kaplan da katılarak "Diyarbakır Valisini halk seçecek" çıkışını yapmıştı.
Meclis üyeleri;
"Vali Diyarbakır halkını cezalandırıyor. Önyargılı davranıyor. Kasıtlıdır" demişti.
Ve aynı günün akşamı İl Valisi Mustafa Toprak tarafından karşı cevap geldi.
7 kez veto etmek zorunda kaldığı Bütçeyle alakalı.
Gerekçesi;
"Etüt, proje ve yaklaşık maliyete ilişkin iş ve işlemleri dâhil olmak üzere fizibilitesi tamamlanmamış yatırım tekliflerine ödenek tahsis edilmesine ilişkin talepler" olması nedeniyle veto edilmiştir.

* * *

Her ne kadar resmi gelen gerekçeler "bu istikamette" ise de!
Hani derler ya; "kapalı kapılar" ardındaki durum, başka!
Onun için, "uzlaşılmaz" durumun müsebbibi, ya da kim haklı, kim haksız sorgusundan çok.
O, perde arkasındaki "çözümsüzlüğü" ve Diyarbakır'a getirdiği kaybı, görmek lazım.
Neden,
2010 ve önceki yıllarda "bütçe" sorunu, bu kadar "vahim" düzeye gelmezken.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilk olarak, kayıtlara geçen Diyarbakır bütçesi "ha bire" veto yiyor.
8 ay'ı geride bırakacak zamanı tüketip "git-gel"  misali 7 kez gerçekleşen Bütçe'de uzlaşılmıyor.
Siyasi bir hal-i durum yok değil. Var!
Ama,
Tarafların da "kendi" pencerelerinde ortaya koydukları, gerekçeler de, tartışılır.

* * *

Düşünüyorum!
İsterseniz sesli olarak, bu düşünceyi ifade edeyim.
Kentin Sivil Toplum Örgütleri.
Kanaat önderleri.
Ve siyasi iradenin temsilcileri olan zat-ı muhteremler.
Milletvekili,
Bakan ve muhalifler.
Nerdesiniz?
Başka hadiseler için "mangalda" kül bırakmazken.
Toplu basın toplantıları ve kameralar karşısında, arz-ı endam ederken.
Neden!
Diyarbakır'ın 2011 yılı içerisinde yapılacak, edilecek "işlerin" durma noktasına geldiği bir hadisede "ketum" kalınıyor.
Suskunluğunuz niye?

* * *

Demiyorum!
Çıkın İl Valisi Mustafa Toprak'ı "yerden yere" vurun.
Ya da BDP'li İl Genel Meclis Üyelerine "verin-veriştirin".
Zaten yapamazsınız!
Diyorum ki,
Sivil, Demokratik bir "inisiyatifle" baskı geliştirip "uzlaşı" ve çözüm üretin.
Kamuoyu oluşturun.
Bir ondan,
Bir bundan, bir de sizden "öne" doğru atılacak adım, "sorunu" çözmeye yeter!
Çünkü,
Öyle inanıyorum ki "iki taraf" için de, uzlaşmazlık "inada" binmiş!
Malum,
İnadı yenmenin birinci koşulu da, "uzlaşı" ortamı için, üçüncü kişiler.
Ve karşılıklı "özveri" geliştirmeyle, mümkün.

* * *

Şu bütçe,
Hadisesinde önemli bir ayrıntı da, AK Partili Meclis Üyeleri!
Tavırları,
"Meçhulliyet" içerdiği gibi, varlıkla-yoklukları bir.
İktidar,
Mensubu olmalarına rağmen. Vali de, iktidar valisi olmasına göre.
Sergilemeleri,
Gereken bir duruş ne yazık ki söz konusu değil.
İl Genel Meclisi’ndeki AK Parti grubunun "sözcüsü" kim bilmiyorum.
Eğitimi ne,
Siyasi geçmişi, fikri düşüncesi var mı?
Sorunlar karşısında "çözüm" üretebilme, becerisi ne?
Velhasıl, pırezelerini görmüş değiliz.
Ne,
Valinin karşısında, ne de valinin yanında, ne de "hadiseyle" alakalı, bir fikir ortaya koymuşluk yok!
Vasat Siyasi halleri neye hikmet bilemiyorum?

* * *

Sessizlikleri,
"Siyaset" üretememe noktasındaki, beceriksizlikleri mi?
Yoksa "Cesaret" zafiyetinden mi geliyor.
Bilemiyorum!
Ancak diyorum ki,
BDP'nin üyeleri de, AK Parti'nin üyeleri de bu kentin fertleri.
Birbirlerini,
Siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel anlamda, az-çok tanıyor-biliyor.
Ortaya çıkan, "uzlaşmazlık" meselesini, onlar, "beşeri" ilişkilerini devreye sokarak aşabilirlerdi.
Ama yok!

* * *

Velhasıl,
Diyarbakır "yerel yönetim" anlayışında.
Varlık içerisinde, yokluk yaşayışında.
Sahipsizliğe, mahkum edilen "siyasi" aksiyonlarında.
Vahim düzeyde, "koordinasyon kopukluğu" yaşamaktadır.
Ve bu hal-i durum.
Ne yazık ki, Diyarbakır ahalisine "ağır faturalar" olarak geri dönmekte, ödetilmekte.
Sonuç itibariyle!
Vali Mustafa Toprak devletin bürokratı.
Siyasi bir fikriyatın ya da dayatmanın, aktörü olmaz.
Olamaz da!.
Yasalar, kanun ve makamın verdiği yetki içtihadıyla, "hadiselere" bakması gerekir.
Keyfiyetle işlem görmemeli.
Ancak,
Esneklik ve çözüm gayreti, Diyarbakır ahalisi açısından "feragatlığın" da zamanla yapılması gerek.
Bu düşüncenin de sahibi olduğunu biliyorum.

* * *

Karşı tarafta bulunan BDP'liler de..
Hiç kuşkusuz ki bu kentin seçilmişleri ve temsilcileri..
Onlar da bu kentin ve ahalisinin hayrına olan işler için çaba sarf ederler.
Yani,
Ortak paydaları "vatandaşa" hizmettir!
İnanmıyorum!
Yetki ve makam ile misyonlarını "siyasi" hizipleşmede kullanma düşüncesi içerisinde olduklarını.
Onun için;
Her iki kesime de "makam ve misyon" gerçek ve nizamını, görerek tavır sergilemeliler.
Siyasi,
Emrivaki veya dayatma inadından vazgeçilmeli..
Bu açıklayıcı 'ifadelerin' ardından çağrım..
Taraflar bir kez daha, "bütçe taslağını" görüşüp, çözüme taşımada ortak "yol haritası" oluşturmalı.
Türkiye'ye,
Diyarbakır "bütçesi" yıl içerisinde onaylanmayan, "tek kent" olarak ilan edilmesin.
Hayırlı Cumalar.