İNANCIN ZAFERİNE KENETLENMELİYİZ..!
İnancımız ne diyor?
Malazgirt Meydan Muharebesi; "Anadolu'ya" dahil olmanın, başlangıç günüdür!…
30 Ağustos ise; "içteki ve dıştaki" ihanetlere karşı mücadelenin sonucudur!…
İkisinin de, bayrağını dalgalandıran; "İmandır, İnançtır ve güç birliğidir!.."
İki zaferin hikmeti, biri taçtır, diğeri tacın tescilidir!..
Bugün, 30 Ağustos!..
O tarihi, şanlı destansı "zaferin" sene-i devriyesi!..
O günün iman kudretiyle, gücü ve inancıyla, bugün daha bir güçlü, birlik ve dirlik içerisinde; kenetlenmemiz lazım!..
Çünkü, ülke ve millet olarak, yeni dünya düzeni rotasında hal-i hazırda, "dört bir tarafı" sarılmış, çıkmaza sürüklenmek isteniyoruz!?.
***
İşte Avrupa!..
İşte ABD…
Ve içteki küresel güçlerin piyonları, "iştahlı, iştahlı", Türkiye'yi bir kaşık suda boğmanın gayreti içerisinde..
Kıyı şeritlerimizdeki denizlere "ayağımızı" sokamaz, noktasında "şımaran" ülkeler var!…
Yunanistan.. Şımarık çocuk misali, başı çekiyor..
Ya Suriye'deki "akan kan" ve bize sirayet eden, kaos üretici etki!..
Irak'ın hali..
Filistin'de yaşananlar..
Ve Afganistan…
Azerbaycan-Ermenistan gerilimi..
Kısacası, topraklarımıza göz diken var..
Bunlar hem de bizi içten içe "iç savaşa" sürükleyip, Ortadoğu'nun "batık ülkesi ve milleti" haline getirmek istiyorlar…
Her fırsatı boş geçirmiyorlar..
Ve her argümanı da pervasızca kullanmaktan da geri kalmıyorlar!...
***
İşte böylesi bir atmosferin, esen rüzgarın, sergilenen sinsi ve karanlık planların icra edildiği ortamda; 30 Ağustos'u "pandemiden" dolayı fiziki bir görkemli kutlama yapılamıyorsa da, "ruhen" kenetlenmeliyiz!…
Yer yüzüne en güzel, en net, en etkin, en anlamlı ve anlaşılabilir cevap ve mesajımız; "tüm etnik kimlikleriyle kenetlenen bir millet olduğumuzu" göstermektir!…
30 Ağustos kutlu olsun!…
***
ÇARŞI KARAKOLU BAHÇE OLSUN!…
Geçtiğimiz Cuma günü, dile getirmiştim..
Ve bir çok okurun da, önerisiyle..
Sur ilçesindeki, tarih Çarşıkarakol'un yıkılması nedeniyle, oluşan boş arazinin; "işgale" uğramadan, "Yeşil bir alana" dönüştürülmesi..
Mini bir park ve bahçe olmasını önermiştim!…
Malum, böylesi "araziler" ve boş kalan metruk yapılar işgalci kesimlerin "iştahını" fena açar…
Hele ki, Diyarbakır'a kabus gibi çöken "adi terörcüklerin" varlığı…
Yaşamın her alanında kendilerine "sektörel" faaliyet bulmaları nedeniyle; "anında" çökerler böylesi yerlere!…
***
Ki yazmıştım, böylesi bir çökme orayı ya kebapçı, ya ciğerci, ya tatlıcı, yemekçi, kahvaltıcı!..
Rant odaklı bir işletmeye, Sur'un mevcut dokusuna yeni bir hançer, indirilmiş olunur..
Ki betonlaşma, Sur'da son dönemlerde ciddi bir tahribata yol açtığı, biliniyor!..
İşte, Çarşıkarakol'un yıkılan binasının arsası böylesi bir "işgale" maruz kalmaması için; Sur ilçesinin ve tabi ki Diyarbakır'ın "ortak kullanım alanı" olması noktasında, "Mini bir bahçe" yapılması, en uygundur diye fikir ortaya koyduk.?
Sağ olsunlar, hem okuyucular, hem de şehrin eşrafı "sahiplendi?"…
***
Doğru, Cuma gününden buyana yoğun telefonlar alıyorum..
Özellikle de, Gazi Caddesindeki esnaflar..
Ne olur; burası betonlaştırılmasın, ne olur burası yeşil bir alan olarak, halkın hizmetine açılsın.?
Gazi caddesinde bir metrelik yeşil alan yok..
Burası çiçek bahçesine dönüştürülsün ki, ilçe nefes alsın!…
Neyse; biz dillendirdik!..
Ki takipçisi olma da devam edeceğiz..
Dilimiz döndüğü kadar da, ahalinin isteğini buradan "yüksek sesle" dile getireceğiz!..
Tabi, hala ilgili ve yetkili zevattan, almış olduğumuz bir mesaj ve fikri beyan yok!…
Umarız, diğer bir çok hadisede uygulanan; "görmedim, duymadım, bilmiyorum" tavrı ikmale gelmez!…
***
HİPOKRAT YEMİNİN MANASI NE?…
Aile Hekimlerinin "toplu istifasına" dair, üç sorum!..
BİRİNCİSİ.. CHP Milletvekili Gamza Akkuş İlgezdi dahil olmak üzere..
"İstifa" etmek isteyen hekimler "istifa dilekçelerini" derneğe değil, "Sağlık bakanlığına" vermesi gerekiyor!…
Ki doğru adreste burası…
İstifaları oraya verin!...
***
İKİNCİSİ… Kovid-19 salgının "kol gezdiği…"
Ölümlerin, hasta sayısının arttığı, "mutasyona" uğrayan virüsün varyanta karşı, henüz kesin "tedavi" ilacı, bulunmadığı bir evrede..
Yoğun büyük bir savaşın verildiği süreçte; "Sağlık Ordusu'nun" neferlerinin istifası, neyle izah edilebilinir?..
"Savaştan kaçan asker" misali!…
***
ÜÇÜNCÜSÜ… En önemli ve hassasiyet, ilke olarak görülen "Hipokrat yemininin" sadakati!..
O yeminde ne var; "dil, ırk, cinsiyet" ayırımı gözetilmeksiniz, "insanlara hizmet" etmektir!…
Ama görülen o ki; "yemine de sadık" kalınmıyor!..
***
Neyse!.. Bu üç sorunun muhatabı, "Aile Hekimleri" camiasının bir bütününü kapsamıyor!?..
"Sağlığı" ayakta tutan, Kahraman hekimlerimizi tenzih ediyorum!...
"İstismarcı" kesim, "istemezük" deyip, "harptan kaçan" tabansız asker misali, CHP'nin bir avuç, "sol zihniyetli" sendikacının, "iktidar" hasımı kesilerek, "yeminlerini" ayaklar altına alanlar…!
İnsanların sağlığını "tehlikeye" sokan, böyle keyfince hareket edenlerin arzuların, söylenecek söz siz hangi milletin evladısınız!…
Ne sağlık, ne de bu vatan size teslim edilemez!...
***
GÜNÜN SÖZÜ
Yalnızca sessizliğin ırmağından içtiğiniz zaman gerçekten iyi ezgiler çıkarabilirsiniz.