İŞ YÖNETİM ŞEKLİDİR?

Ey ahali…

Bayanlar, beyler…

Aman ha aman…

Biraz; "aklıselim" olalım…

Ne bu "girift" havanın soluğu içerisindeyiz…

Azıcık durun…

Kimse kimseyi "boğazlamasına" gerek yok…

***

Referandum…

Ve içeren, 18 madde…

Yeteri derecede açık ve nettir?

Değil, diyen varsa "hakikati" çarpıtmaktır…

Bir kere, meseleyi "politize" etmeyelim…

Çünkü vaziyet açık…

Ne Erdoğan'ın "şahsiyetine" binaendir…

Ne "Siyasi" bir hesaplaşmadır…

Ne de, AK Parti ve MHP'nin bizatihi meselesidir…

"İktidarlarının" kalıcılığı da değildir…

Ne de, Kılıçdaroğlu veya HDP'nin istemidir…

***

Pek tabi ki…

Mesele…

Kimin seçileceği…

Kimin seçilmeyeceği olmadığı gibi…

Verilen tarih noktasında; "kim öle kim kala…"

Elbette ki…

Cumhuriyet'le hesaplaşma…

Ya da, "rejimi" alaşağı etmek de değildir…

"Rejim" elden gidiyor diye bir şey de yok…

***

Birilerinin spekülasyonuyla…

Kafa karışıklığıyla…

Mesele…

Krallığın…

Padişahlığın…

Diktatörlüğün, tek adamlığın…

Yani Osmanlı "yönetim şekli" geri dönüyor planı da değildir…

Babadan oğla da değil…

***

Velhasıl.

Mesele özü itibariyle…

İş "rejimle" oynama noktası değil…

İş hal-i hazırdaki "yönetim" şekline dairdir…

Yani…

16 Nisan'daki referandum'un istediği şu…

"Evet" çıkarsa…

Yönetim şekli değişecek…

Parlamenter sistemden, Partili Cumhurbaşkanlığı "sistemine" geçecek…

En acık ifadeyle…

Şu an ki "fili" durumu yasal zemine oturmaktır…

Üzerindeki; "mülahazaları" sonlandırmaktır…

***

Yok, eğer ki sandık'ta "hayır" çıkarsa…

Seçmen…

"Biz mevcut sistemden" memnunuz derse…

O zaman da; "değişen" bir şey olmaz…

Vaziyet aynen devam edecek…

Parlamenter sistem, bildiği yolda gidecek…

Anlayacağınız…

Eski tas eski ham misali...

 

***

HÜKÜMETE GÜVENOYU!

Bakınız...

Birileri ısrarla diyor ki...

Yeni sistemde; "hükümete" güvenoyu yok…

Bu da, "hükümetin" meşruiyetini tartışır kılıyormuş?

Yok, daha neler?

Tabi, "cehalet eğimini" alanlar olunca…

Maddelere "Fransız" kalınca…

Ki ahaliden de, "ıraklaşınca", işte böylesi ucube bir sorgulama çıkıyor…

***

Ey zevat!

Madde açıkça, ifade ediyor…

Yeni sistem'de…

İki seçim birlikte yapılıyor…

Cumhurbaşkanı ve Milletvekili seçimi…

Sandıklar ayrı, oy pusulası ayrı…

Tercih "seçmenin"…

Nokta…

***

Gelirsek…

"Hükümete güvenoyuna…"

Burada, "güvenoyunu" parlamento vermiyor…

Milletin bizatihi kendisi; "veriyor…"

Vebal; millette…

Hem de, "peşin" veriyor o yetkiyi…

Ki yetkiyi alan da, Cumhurbaşkanıdır…

O Cumhurbaşkanı…

Kabinesini kurmakla "yetkili" olduğu gibi…

“Hükümet” programını da, hazırlayandır…

***

Şimdi!

O birileri, "işi sulandırma" anlamında diyor ki…

Zihin "alaborası" yaratabilmek adına…

Bakanların kim olduğu,

Kimlerden oluşacağını,

Ne yapacaklarını,

Hangi eğilimde olacaklarını "bilmeden-etmeden" milletçe "güvenoyu" verilmesi, arıza-i durumdur…

Hangi "demokrasi de" var diyor…

***

İyi de…

Parlamenter sistemde…

Durum nasıl?

Cumhurbaşkanı…

İstediği kişiye "hükümeti" kurma yetkisi veriyor…

Sandalye sayısına göre…

Her ne kadar geçmişte "çiğnendiyse de…"

O kişi de, başbakan olma sıfatıyla kendi "partisinden" bakanlara dair kabine oluşturuyor…

Cumhurbaşkanı'na sunuluyor…

Ve hükümet "parlamentoda" güvenoyuna gidiyor…

Bu mu, demokratik sistem?

Yoksa "milletin bizatihi" kendisinin "tercih" ortaya koyması mı, demokratik?

Hep neyi ifade ediyoruz…

Diyoruz ki, "milli irade" temsiliyeti sağlansın…

Ama kime dersin?

***

 

O birileri…

Şunu da, kendince sorgulama yapıyor…

Diyor ki…

"Bakanların icraatını beğenmezsek" ne olacak?

O'nu değiştirmek için; "5 yıl mı beklenilecek?"

Böyle olur mu?

Peki, mevcut sistemde bu var mı?

Yok…

Bilakis!

Kim bakan, kim değil, kim alındı, kim edildi, revizyonu yapan, ya da alan; belli mi yok?

Hangi bakan için; "parlamentoda" güvenoyu alınmış…

Vaki mi?

***

Ama bu sistemde!

O bakan…

O Hükümet…

O Partili Cumhurbaşkanı!

Bir daha seçilebilmek için…

Bir daha güvenoyu alabilmek için…

Milletin iradesinin "temsiliyeti" babında; "daha aktif, daha çalışkan, daha üretken" olmak zorunda…

Yani illaki başarılı olacak…

Yoksa biliyor ki; bir dahaki seçimde "ilelebet" artık seçilmeyecek…

Aradaki fark bu…

***

YOK DAHA NELER?

Neymiş!

Şu araştırma şirketleri var ya…

Anketler yapan..

Seçimin nabzını; tutan firmalar…

Onlar…

İktidardan çekindikleri için…

Cumhurbaşkanından korktukları için…

"Hayır" oyunu gerçekçi göstermiyorlar…

Bu nedenle; "Evet'i" yüksek tutuyorlar…

Yok daha neler?

YALAN MAKİNESİ…

Sahi…

Kılıçdaroğlu "yalan makinesi mi?"

Ben demiyorum…

Cumhurbaşkanı da…

Başbakan da…

Ak Parti kabinesi de…

Bu minvalde; "iddiası" söz konusu…

Ki bu vaziyet; "Kılıçdaroğlu'nu" oylamaya götürdü…

Yalancı mı?

Yalancı değil mi?

Ben yalancı demiyorum…

Ama "pek doğruyu" söylediğini, görmüş değilim…

***

18 YAŞ'A KARŞI ÇIKMAK…

Nitekim…

Seçilme yaşının; 18'e indirilmesine karşı tutuma…

Bakıyoruz ki…

Geçmişte, "savunan, olmasını" isteyen kendileri…

Ama bugün; "parlamento" çoluk-çocuktan mı alacak, çıkışını yapıyor…

Çelişkili.

***

Dün, AK Partili Bülent Turan, tweet attı…

2011'deki, CHP bildirgesine dikkat çekiyor…

Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında yapılan bir toplantı…

Ve bu toplantıda; "çıkan" bir bildirge var…

134 sayfalık…

"Özgürlüğün ve umudun ülkesi, herkesin Türkiye'si" başlıklı bir bildirge…

Ek olarak da…

CHP'li Milletvekili "kanun tekliğinde! bulunuyor…

Diyor ki…

"On sekiz yaşını dolduran her Türk vatandaşı Milletvekili seçilmeli.."

Sahi..

O günden bugüne ne değişti?

Doğruluk mu?

Yalancılık mı?