Işıklar için daha kaç kişi ölecek?
Malum;
Diyarbakır’ın en gözde semti Ofis!
Elit bir bölge.
Kimine göre “en sosyetik yer”.
Kimine göre; “şehrin” kalbi.
Kimine göre; “kentin cazibe ve vitrini”.
Daha da ilerisi;
Buraya Diyarbakır’ın “istiklal” caddesi bile denilebilinir?
O kadar; gözde!
***
İnsan,
“sirkülasyonunun” en yoğun yaşandığı bir semt; ‘Ofis semti”.
Gün içerisinde;
“Yığınla” insanin-gelip-geçtiği bir güzergah.
Hele ki,
İl Emniyet Müdürlüğünün “birçok” birimi burada.
Öğrenci yurtları.
Bankalar.
Dahası; “Sanat Sokağı”, Anıt Park.
Ve beri yanda; Mervani parkı gibi “yeşil alan” ve halka açık mekânlar.
Yeraltı ve alışveriş merkezleri!
***
Az ötesinde,
Valilik konağı,
Yenişehir Emniyet Amirliği,
Diyarbakır İl Valiliği,
Garnizon Komutanlığının ikametgâhı,
Jandarma.
Velhasıl; Diyarbakır’ın günlük “hayatını” bağrında tutan yaşam kalbi Ofis.
***
Tüm bunları niye anlattım sorusuna gelince?
Gayem öncelikle;
Bu bölgenin “önem ve hassasiyetini” birilerine hatırlatmak.
Şimdi gelelim asıl merama.
İşte bu önemli “merkezin” mecazi anlamda kalbinin bir kapakçığı arızalı.
Yani “trafik ışıkları” yanmıyor.
Bahsettiğim yer;
Yenişehir Emniyet Amirliği’nin bitişiğindeki kavşak.
Dörtyol gibi!
Ofis,
Stadyum,
Valilik ve Kışla Caddesi’nin kesiştiği bir nokta!
***
“Trafik ışıkları”
Daha önce vardı ama ne hikmetse, aylardır yok!
Yani, “sinyalizasyon” devre dışı!
Yaklaşık 6–7 aydır tıklayan yok!
Haliyle;
Yaya trafiğine ek olarak araç yoğunluğu karşısında; “gün” burada trafik kazasız geçmiyor!
Ölümlü,
Yaralamalı,
Maddi hasarlı kazalar.
Semt sakinlerinin tepkisiyle “saat başı” yaşanıyor.
***
Soruyorum;
Bu kadar önemli bir noktada böyle bir ihmal nasıl olur?
Bunu hiçbir yetkili görmüyor mu, düşünmüyor mu?
Daha önce vardı, neden devre dışı bırakıldı.
Belediye mi,
Valilik mi,
Emniyet Müdürlüğü mü, Karayolları mı?
İl Trafik Komisyonu mu?
Her kim, sorumlu ve muhatap ise; neden bu vurdumduymazlık!
***
Diyorum ki,
Geçen hafta orada bir kaza oldu.
Ve iki genç yaşamını yitirdi.
Vaka kaza ise de; “cinayettir” bunu bilesiniz.
Lakin alenice;
İhmalkârlık var,
Sorumsuzluk var,
Görevi yerine getirmeme var.
Çünkü oradaki kazalar;
Göz göre göre yaşanan ve meydana gelen kazalardır.
***
Sakın;
Kimse “biz bilmiyoruz, haberdar değiliz, görmedik”.
Ya da, farklı bir gerekçeyle “güvenlik” nedeniyle, devre dışı bırakılmış, denmesin!
İlin Valisi de,
Belediye Başkanı da,
Emniyet Müdürü de, diğer etkili ve yetkililer de, “her gün görmesinin” olağan olduğu yerde.
Ha birde..
Bana nasıl yoğun şikayetler geliyor ise..
Size de; öyle tepki ve eleştiriler gelmiştir.
Başvuranlar da ayrı..
***
Şunu da buradan dillendiriyorum.
Birileri arayıp başkalarını suçlamasın, “biz sorumlu değiliz şurası sorumlu” demesin.
Bilsin ki, arayana diyeceğim;
İyi de kardeşim siz topu birbirinize atarsınız, sahi bu memleketi kim yönetiyor?
Eee.
Boşuna demiyorum;
Diyarbakır “kendi iç dünyasında” sahipsiz bir kent!
Eğer olmazsa ide;
Bu hal-i vaziyet yaşanır mıydı?
Sahi,
Oradaki “trafik ışıkları” için, daha kaç kazanın ve insanın ölmesi gerekir?
Daha ne diyeyim size!
***
Yasa Köşk’te Gözler Gül’de
Yerel seçimlerin öne alınmasına ilişkin değişiklik Cumhurbaşkanlığına gönderildi.
Malumunuz üzre;
Yerel seçimlerin Mart 2014 yerine 27 Ekim 2013’e alınmasını öngören Anayasa Değişikliği teklifi, Genel Kurul’da 360 oyla kabul edilmişti.
Referandum aralığı olan 330–367 arasında kalan bu oy sayısı sebebiyle, gözler Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün vereceği kararda.
Dün itibariyle; yasa değişikliği Gül’de!
Anayasaya göre, Gül’ün düzenlemeyi 15 gün inceleme yetkisi bulunuyor.
Gül, bu süre zarfında referandum sınırında kabul edilen düzenlemeyi “ya Meclis’e iade edecek ya da referanduma” gitmek üzere Başkanlığa gönderecek.
***
Eğer;
Gül, kanunu bir kez daha görüşülmek üzere Meclise gönderirse, anayasa değişikliği teklifi komisyonda yeniden ele alınacak.
Ve daha sonra Meclis Genel Kuruluna gelecek.
Tabi burada; yine 367 oy gerekli.
Şayet;
Gül, referandum kararı verirse, bu defa Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun devreye girecek.
Referandum seçeneği devreye girerse,
Anayasa değişikliği kanununun Resmi Gazete’de yayımını takip eden 60’ıncı günden sonraki ilk pazar günü Türkiye referanduma gidecek.
Bakalım; köşk neye karar verecek?