KAFAMA TAKILAN SORU….
Ahmet Eşref Fakıbaba…
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı…
Temmuz ayından beridir bakan…
Nerdeyse, 4 ay olacak...
Kendisine dair…
Aylardır..
Zihnimi kurcalayan bir soru var?…
O da şu..
Fakıbaba..
Neden, Diyarbakır'ı ziyaret etmedi?..
Kente "dair" programlara katılmadı?…
***
Doğrusu..
Uzun süre kendimi zorladım..
"Sorunun" erken olabileceği noktasında…
Tabi sonra baktım ki; "geç bile kalmışım.."
Şöyle ki…
10 Ağustos'ta haber verildi..
Denildi ki..
İki gün sonra, Bakan Diyarbakır'a gelecek…
Görüşme..
Temas..
Ve incelemelerde bulunacak..
Yani, hafta sonu mesaisini Diyarbakır'da geçirecek…
Sonra…
O günün sabahı, denildi ki "program iptal.."!
***
O günden buyana!…
Ne Bakan, Diyarbakır'a geldi..
Ne de, Diyarbakır'la ilgili herhangi bir programa katılım gösterdi?
Niye..
Batman.. Mardin.. Van.. Bitlis..
Bingöl.. Elazığ.. Şırnak…
Ki defalarca memleketi, Şanlıurfa'ya "ziyaretler" yaptı?..
Hatta, Siverek'e kadar geldi..
Ama, Diyarbakır'a gelmedi…
***
Ki, Karpuz Festivali oldu..
Ev'leniyoruz Fuarı açıldı..
At koşuları yapıldı…
Tarımla..
Gıdayla..
Yani bakanlığıyla ilgili bir dizi; "etkinlikler" organize edildi..
Ki biliyorum; hepsinde de "davet" edildi..
Ne hikmetse; "gelmedi?"
***
Nedendir?
"Ciğer Kebabı"nın yarattığı polemikten mi?!…
Sanmam…
Ne demişti, Fakıbaba..
"Çiğer Urfa'da yenir.."
Ama, patentiyle ilgili bir iddiası olmadı..
Bence sıkıntı başka…
O sıkıntının, bir ve önceki; "Bakanlarla" alakalı olmasın mı?
Bilemiyorum..
Tabi, İl Valisi Hasan Basri Güzeloğlu'nun da; "hemşehrisi" olduğunu da hatırlatarak…
***
Her ne ise…
Diyarbakır'a gelmeyişi, "kafamı hayli" kurcalıyor…
Bakalım, Fakıbaba…
Çevresi..
Ve Diyarbakır cephesi; "bu soruma nasıl bir yaklaşım" gösterecek..
Hiç kuşkusuz ki..
En yakın zamanda da; kendilerini Diyarbakır'da görmek..
Ve tabi ki, ağırlamak istiyoruz!!…
Bekliyoruz..
***
REZİLLİĞİN DANİSKASI!…
Kimse sanat…
Sergi..
Modern..
Çağdaş..
Şu veya bu, diyerek "bir kılıf" uydurmasın…
Olabilirlik…
Ya da "görmeyiver" ne olacak?
Gibi…
Akla ziyan bir, yaklaşım göstermesin!…
Ki gösterenin olacağını da sanmam..
Gören..
Vakıaya şahit olan; "zaten laneti" peşinen yağdırır..
Bir değil..
Binlerce kez; "lanet" olsun diyerek..
***
Sergilenen "eserler" diye, ifade edilenler…
Rezilliğin..
İğrençliğin..
Kepazeliğin…
Mide bulandıran, "aşağılık", berbat şeyler!…
En utanılmaz hal ise!..
Çıplak..
Anadan doğma..
Yani "üryanlık" şeylerin sergilendiği mekan!…
Halife Abdülmecit Köşkü..
Ki burası bir dönem; "ibadet" edilen yer olarak bilinirdi?
Bugün…
Enva-i iğrençliğin, "sergilendiği.."
Birilerinin, "modern sanat eserleri" diye ifşa ettiği; "rezilliğe" ev sahipliği yapıyor..
***
Dikkat edin…
Sergiyi organize eden..
Ve buranın kullanım, yetkisine sahip olan aileye!…
Koç ailesi..
Soyuna-sopuna girmeyeceğim..
Ki bilen biliyor..
Sormak lazım…
"Bu sergideki amaç" nedir?
İnanın ki..
Altından, "iğrenç bir düşünce" çıkacaktır..
Yoksa..
Böylesi, "itici ve rahatsız" edici..
Akla ziyan; "şeyler", anadan doğma eserler deyip, sergilenmezdi?
Ve böylesi bir mekan da seçilmezdi!..
Özetle…
Mesele, sergi değil, siz hala anlamadınız mı?
İş gizli..
İş kamuflaj bir düşünceyi barındırıyor..
***
GÖKÇEK'E KİMLER SEVİNECEK?
Yolsuzluk..
Usulsüzlük..
Şaibe..
Ya da, mental yorgunluğu..
Gitmeli..
Gitmemeli?
Gökçek..
AK Partiye kazancı nedir?
Götürüsü ne oldu?
Yarın ne olacak, getirisi nasıl oluşacak?
Yani..
Bir dizi, şeyler konuşuldu, yazıldı-çizildi!..
Ki bir önceki, "yazımda" not düşmüştüm..
Artık, gına geldi..
Gökçek'le ilgili; "bir tavır ve hareket" vücuda gelmezse, konu etmeyeceğim…
***
Dün "tavır" sergiledi..
İstifa "ediyorum" dedi..
Ama, Cumartesi gününü bekleyin dedi..
Bakalım..
Karamanın koyunu, sonra çıkar oyunu!..
Noktasında, Gökçek hafta sonu ne yapacak?
Özellikle..
Neleri konuşacak,
Neleri konuşmayacak; "şuan" odaklanılan nokta burası..
Neyse; Cumartesiye ne kaldı ki?…
***
Bir kesim var ki; "bir hayli keyif" içerisinde..
AK Parti..
Muhafazakar kesim..
Ankaralılar..
Ya da Büyükşehir Belediyesi çalışanları değil..
Bu kesim…
Dedektif Gökçek'in yakın takibinde olan; CHP'li belediyeler..
Onlar..
Şuan en çok sevinen..
En çok "oh, oh çekenlerdir..!"
Öyle ya…
Her seçim arifesinde…
CHP'li Belediyeleri "istihbarat servisi" gibi, markaja alıyordu..
Olumsuzluklarını "ifşa" ediyordu..
Kendi görevinden çok…
Rakip belediyelerin; "işleriyle" meşguldü..
İşte o belediye başkanları…
Gökçek'e..
Bugün en yüksek sesle; "güle güle" diyenlerin başında gelmektedir!..
***
Bakalım, yerine gelecek..
Gökçek gibi dedektif biri olacak mı?
Merak edilen bir nokta da..
İstifa sonrası Gökçek; "ne yapacak?!"
Onu ileriki zamanlarda göreceğiz..
Ancak günler önce şunu ifade etmiştim..
Gökçek sağlamcı…
Muhakkak ki..
AK Parti de…
2019 dönemine dair; "ilk 5'te" olmayı garantilemiş..!
Yoksa; yükselen şekeriyle..
Çoktan; "kızıl-kıyamet!" kopartmıştı..!
***
İSTİFA EDENLER..
İstifa eden Başkanlar listesi…
malum..
İlk istifayı veren; "Kadir Topbaştı..!"
Sonra, Düzce Belediye Başkanı Mehmet Keleş..
Niğde Belediye Başkanı Faruk Akdoğan..
Ve önceki gün;
Bursa Belediye Başkanı Recep Altepe…
Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek…
Ki haftaya Pazartesi günü de..
Balıkesir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur istifa edecek..
Şuan; 6 belediye başkanı istifa etti..
Yenileri olacak mı?
Görünen o ki; "olacak gibi…!"
Çünkü konuşulan; "isimler" çok..
***
Tabi; istifalara dair konuşulan çok…
Kriter "neye dair" diye?
İstifaların; istenilmesindeki sır?
Metal mı?
Mental mı?
Defolu mu?
Yoksa, yolsuzluk, usulsüzlük, şaibelerden mi?
Her ne ise!…
Konuşan çok..
Söylenen çok…
Ancak, istifa edenlerin; "halk nezdinde" kendilerini anlatmada sıkıntı çekecekler..
Vaziyetten; "arınma" nokta-i nazarında işleri hayli ama hayli zor…
***
Velhasıl kelam…
İstifaların şekli..
İstemi..
Kamuda oluşan; algı neyi ikmale getirirse getirsin…
İstifa eden başkanlara…
Özellikle, AK Parti ve çevresi saygı duymalıdır..
Hele ki, "kalem oynatanlar…"
Şu gitti, bu gitti; "parti kurtuldu" eleştiri ve tepkiler manzumesi dizmesin!…
Çünkü..
İstifa eden tüm başkanların ağzından..
Dikkat edin..
Tek bir cümle..
Tek bir kelime dahi "partiye" sitemkarca kullanmıyor..
Ne diyorlar?..
"Belediye Başkanlığından ayrılıyorum..
Partimden istifa etmiyorum..
Partim ne görev verirse; ona devam etmeye hazırım..!"
Siz düşünün!…
***
ERDOĞAN NE DİYOR?
Diyor ki…
Ey Ortadoğu halkı..
Ey, Türkler..
Ey Kürtler..
Ey Araplar…
Ey bu ümmetin, milletleri!…
Birbirimizle uğraştıkça..
Birbirimize zulmettikçe…
Biliniz ki;
Ağıtlar hep,
Türkçe,
Arapça,
Kürtçe olacaktır…
Ne yazık ki, dün olduğu gibi bugün de "aynı noktadayız!"…
Onun için…
Birbirimizle uğraşmaktan..
Birbirimize zulmetmekten..
Birbirimize üstünlük sağlamak..
Irk üzerinden..
Renk üzerinden..
Dil ve mezhap üzerinden; "hüküm fermanı" bırakalım…
Bir olalım..
Ki ümmet olabilmenin; "kardeşliğini" yakalayabilelim!..
Yoksa..
Evet yoksa hal-i perişanlık hep var olacaktır!..