KAPTAN'IN ACISI VE FAŞİST ANLAYIŞ!

Ölüm…

Her fani için; "haktır" ve kaçınılmazdır..

Eğer ki..

Doğmuşsan… Yaşıyorsan… Büyümüşsen, büyüyorsan..

Varlığa gelmişsen... Her nerede olursan ol; "ecel saati" gelmişse!

Ölüm "kaçınılmazdır…" Kaçış yok…

Tabi, dünya fani olduğu gibi…

"Ölüme" dair sebepler de benzer kimliğe sahiptir…

Kimi sağlık…

Kimi eceliyle…

Kimi cinayete kurban gider.

Kimi teröre.

Kimi de, trafik kazasıyla; "fani dünyadan" ayrılır.

***

Elbette ki geride kalanlar üzülecektir…

Gözyaşı dökecektir… Ağıtlar yakacaktır…

Yüreğinde "ölümün" hissiyatını yaşayacaktır..

Ama zaman dilimiyle ölümü de, kaybetmeyi de "kabullenecektir…"

Zorundadır…

Velhasıl…

Her nefis ölümü tadacaktır… Ki ölüm, takdir-i ilahidir…

Böyle kabul etmek gerekir…

Farklı mülahazalar, inancımıza ters olduğu gibi…

Tersi, bağnazlıktır…

İşte;

Diyarbakır’ımızın…

Amed'in sevilen futbolcusu kaptan Şehmus Özer…

Önceki gün; elim bir trafik kazasında kaybettik…

Acımız büyük…

***

Öncelikle sevgili Kaptan Özer'e…

Allah'tan rahmet diliyorum…

Mekânı cennet olsun…

Ailesine, sevenlerine ve spor camiasına da sabr-ı cemil diliyorum…

***

Özer'in ölümüyle ilgili bir dizi iddia var..

48 saatlik bir kayıp… Ve Sivrice'de uçuruma yuvarlanmış otomobilinin hali..

Kazada mı öldü, donarak mı öldü sorusunun yanıtsızlığı?

Kuşkular üreten farklı durumlar?... Elazığ Cumhuriyet Başsavcısının ifadesine göre..

Ölüm nedenini; Ankara Adli Tıp'ın raporu belirleyecek..

Dediğim gibi; ölüm şekli ve nedeni ne olursa olsun, her kim olursa da olsun…

İnsan olma noktasında; "ölüm üzüntü" verici…

Azıcık vicdanı… Azıcık izanı… Azıcık aklı ve idraki yerinde olan her kişi…

"Ölüme" üzülür… Üzülmelidir de…

***

Ne var ki..

Zamandan mı?… Çağın vahşetinden mi?… İnsanlık karakterinin kaybından mı?

Vicdanın, izanın, aklın şuursuzlaşmasından mıdır bilemiyorum?

"Ölüm" üzerinden…

Acı üzerinden "sapkınlık" üretenlerin varlıkları; kahredici!

Oh olsun diyen… “Darısı şunun başına” diyen… Tüm Kürtler gark olsun diyenler…

Yuh olsun...

***

Bir taraftan spor camiasının her kesimi…

Fener'i, Galatasaray'ı, Beşiktaş'ı, ki ege takımlarının hemen hepsi; "baş sağlığı" dilerken…

Taziyeler yayınlarken…

Bunlardan utanmayanlar var… Vicdanı körelmişler… Sosyal medya faşistleri; "kahredici" saldırganlık içerisinde debeleniyorlar…

Aşağılık bir ruhla…

Doğrusu!.. Bu provokatif… Faşist ahlak sahiplerini konu etmeyecektim…

Kale almama noktasında… Ama birçok okur, dün aradı…

Trafik kazasında vefat eden Kaptan Özer'in ölümüne; "sevinenlerin", faşizanca yaklaşımlarına bir şey diyecek misin?

***

Çünkü böylesi beyanlar… Böylesi sosyal medya faşizanlığı…

Rezilce… Kalleşçe… En hain terörizmden beter bir etkiyle…

Türk'ü Kürde… Kürdü de, Türk'e düşman ettiriyor…

Dinimizde… Kültürümüzde… "Ölenin arkasından" konuşulmaz

Ama ne var ki; trafik kazasında ölen bir futbolcuyu bile…

"Siyasi" kulvara taşıyıp ölümü üzerinden; hainlik kusmak…

Küfürler savurmak…

Aşağılık şekilde; "tanımlamalarda" bulunmak… Bilemiyorum… "Şizofreni" bir durum bu…

***

Geçtiğimiz hafta yazmıştım…

Sosyal Medya terörüne dikkat diye…

Çünkü; Klavye teröristleri… Kemiği olmayan tuşlarla; "en azgın" terörü icra etmektedirler…

Bu faşistlere "dur" denilmeli…

Yoksa… Etki-tepki gerçeği; "felaketi" ikmale getirir ki..

Maazallah..

***

Zaten…

Ülkenin hal-i vaziyetine dair; "şer odaklarının" ortaya koyduğu ittifak…

Bu vaziyetin "ikmaline" dairdir…

Ki ekmeklerine; yağ-bol, reçel olunur…

Aman ha!

Biz yine insanlığımızdan.. Değerlerimizden… Örf ve adetlerimizden "taviz" vermeyelim…

Ne diyor Üstat; Faşist zaten faşisttir.. Ne dili, ne dini, ne değeri; "yoktur"

***

 

UYUYANLAR ÇOK...

Velhasıl!

FETÖ…

Ve onun "tetikçisi" denilen polis…

Rus Büyükelçi Karlov'a yönelik; "suikast!"

Resim, bu çerçeve içerisinde ise de..

Düşünce dar diyorum…

Diyeceğim şu…

Siz;

İster örgütlü bir eylem deyin..

İster polis içerisinden bir "cihadist" deyin..

İsterseniz, "üst aklın" komuta zincirine bağlı bir suikast deyin…

***

Dün de ifade ettiğim gibi!

Eylem kendi ekseninde büyük bir "vahameti" taşıyor…

Şöyle ki…

Eylem FETÖ "aklıyla" yapılmış ise, "bunla" yetinecek mi?

Yenileri gelecek mi?

Ya da, bir meczup…

Veyahut ferdi gelişen bir saldırı ise?

Benzeri çıkabilir mi?

Hepsi değilse…

Üst akılla, koordineli bir hainlikse!

Ki ana tema bunu gösteriyor…

O zaman;

Benzer ve daha farklı örgütlü "saldırılar" gelebilecek mi?

 

***

Sıkça beyan edilen bir ifade…

Uyuyan hücreler…

Bu hücreler kim, kimin namı hesabına; "uyanma" modunda bekliyor.

Bu nasıl bir "uyuyan hücre"

İstenildiğinde uyuyor…

İstenildiğinde uyanıyor…

Ama ne hikmetse; "her şeye matuf ve uyanık"

Demek ki…

Türkiye açısından; "uyuyanlar" var…

Gerek iç dengede olsun…

Gerekse dış dengede olsun!

Ne yazık ki bunlar da; "uyanık olması gerekirken" uyuyanlardır…

***

Niye mi?

Beşiktaş'taki kanlı saldırı…

Kayseri'deki bombalı vahşet…

Ve Ankara göbeğindeki suikast!

Örgütler farklı olsa da…

Silahı…

Pimi çekenler, farklı görüşleri ihtiva ediyorsa da…

Kanaat getirdiğimiz gibi; "üst akıl" komutasında oldukları alenice…

Biz niye göremiyoruz?

Uyuyoruz…

***

Vakalar hepsi!

Bilaistisna "uluslararası" hadiselerdir…

Kendi içinde; "zincir" halkalarıdır…

Ama biz…

Hep "iç vaka" deyip, dosyayı bir örgüte havale edip kapatıyoruz!

İşte uykuculuğumuz burada…

Ki en büyük zafiyet de budur…

Sorumsuzluk halkalarına yeni halkaları ekleme sorumluluğu içerisindeyiz…

***

Siz hiç vakıf oldunuz mu?

Ya da gördünüz mü?

Veyahut bir tek kişi; çıkıp şu narayı attı mı?

"Özeleştiri" vererek, evet "kusur var, zafiyet var?" diye…

Yok…

Bence gelinen aşama itibariyle…

"Dere geçilirken at değiştirilmez" sözü, anlamsızlaştığı gibi…

Artık, attır üstündekini "boğan…"

Devlet-i Âliye’nin biraz da bu özeleştiriye "odaklanmalı, sorgulamalı?"

***

Ne deniliyor; tetikçi için?

8 Kez…

Cumhurbaşkanın "etkinliklerinde" görev almış…

Yani "tehlike" burnumuzun dibinde…

Bugün FETÖ'cü diye…

Tabiri caizse, "kapının önünden" geçen tutuklanıyor, açığa alınıyor, gözaltı sorgusuna tabi tutuluyor..

Ama!

Tetikçi Altıntaş Ankara'nın göbeğinde; "polis" rozetli faal…

Ve eylem yapıyor…

Korumasız bir Büyükelçiyi katlediyor…

Kimse de; "eeeeyyy güvenlik" nerdeeesin demiiiyoor?

***

Niye!

Horul, horul, uyuyoruz ya!

Birileri bizim yerimize “uyanık” diye…

Batılıların bir ifadesi var…

Derler ki…

"Trust but check…"

Yani..

Yani’si şu; "Güven, ama kontrol et…"