KAYIRMACILIK MI?
Eskilerden…
Bir şarkı vardı…
Sözleri şöyle başlardı…
"Adaletin bu mu dünya?" diye…
Yıllar önce…
Ki yarım asır da diyebilirim…
Ama hala…
Dünya aynı "adaletsizlik" çarkında dönüp duruyor…
Geri adım yok…
Bilakis daha bir adaletsiz işliyor!
Ki en milli meselede bile kayırmacılık var…
***
İşte, FETÖ ahtapotu…
Kötü tıynetli bir yüze sahip…
Enva-i renge girebiliyor…
Bukalemun...
Bakınız...
Soruşturma…
Gözaltı…
Tutuklama…
Meslekten ihraçlar…
Hepsi belli bir eksende; "seyir" alıyor…
Olması gerekir…
Çünkü FETÖ bugüne özgü değil..
40-50 yıllık bir "sızma" hareketidir…
Diş orjinli bir vürüs, temizlenmeli…
***
Ne hikmetse…
O da; "adaletin bu mu dünya" kategorisine hızla sokulmak isteniliyor..
Yani; "iş mecrasından" çıkarılıyor..
Son dönemlerde girift bir durum söz konusu..
"Vahim bir derecede" kayırmacılık "kumpası" söz konusu..
Yani, iş zıvanadan çıkarılarak; "cacık" haline getiriliyor..
Nitekim..
Bundandır ki FETÖ teröristleri "ha bire" kumpaslar, senaryolar üretiyorlar…
İşleyen bazı çarkın dişleri, "FEÜÖ teröristlerine" malzeme veriyor,
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi…
At izi, it izine karıştı…
İşte adaletsizlik bu...
Aynen de öyle…
Sapla saman misali...
Düşünebiliyor musunuz?
Komutan serbest…
Ama…
Emir eri…
Rütbesiz er…
Ondan; "emri aldığı" için tutuklu!
Kendisi serbest...
Amir görevde…
Himayesindeki polis açıkta…
Ya da içerde...
Ya da meslekten ihraç edilmiş...
***
Memur derdest…
Çaycı gözaltında…
Hademe, açıkta…
Şube müdürü meslekten ihraç edilmiş…
Ama…
Emir veren..
Yetkiyi kullanan…
Ona talimatlar verdiren; Müdür yerinde…
Devletin "milyonlarını" cuka etmiş…
Peşkeş çekmiş…
Binalar tahsis etmiş…
Soran yok...
***
İşçisi…
Taşeronu…
Bekçisi…
Kapıcısı; içerde!
Ama patron serbest…
Keyif üstüne keyif çatıyor...
En itibarlı kişi…
Protokollerin de vazgeçilmezi…
Hayırdır…
***
Okuluna…
Üniversitesine…
Vakfına…
Devlet el koymuş!
Yasaklanmış…
Kapatma kararı alınmış…
Kayyum atanmış…
Çalışanlar açıkta…
Yetkili kıldıkları cezaevinde!
Ama gel gör ki…
Patron…
İşin sahibi…
Kurucusu…
Tek abisine; "dokunan" yok!
O siyasi...
***
Bankaya para yatıran tutuklu…
Yedi sülalesi ihraç…
Sakıncalı…
Ama bankanın; müdürüne…
Şube müdürüne…
Tek söz söyleyen yok…
Okul kapatılıyor…
Okul müdürü serbest…
Kapıcı; "içeride…"
Gazeteyi hazırlayana dokunulmaz…
Ama okuyan cezaevinde...
***
İşte damatlar…
Gözaltı..
Tutuklama..
Sonra serbest…
Özel sağlık raporuyla…
Peki, "işin" patronu…
Kayınbaba…
Kayınbirader…
Ailenin diğer efradı; "o masum mu?"
Bilemiyorum..
Ama vanim; "kayırmacılık" var...
***
İşçinin…
Çaycının…
Öğretmenin..
Hademenin…
Yedi sülalesine; "dokunulur!"
Velhasıl…
Adaletin bu mu dünya şarkısı…
Sanırım…
Son günlerin en popüler şarkısı olmalı!
***
Ya toplu gözaltı…
Sonra toplu serbestlerin olması…
Travmatik bir hal…
Neymiş…
İfadelerine başvurulmuş…
Ondan gözaltı operasyonu…
İyi de…
İfadeye çağırsan gelmez mi?
İşi var, mekânı var?
Gecenin bir vaktinde; "operasyon!"
Sonra medyanın flaşları…
Manşetler…
Ardından "hiçbir şey olmamış" gibi; herkes evine…
Sabah suçlu…
Öğleden sonra da en itibarlı kişi…
Bu ne yaman çelişki?
***
Anlayacağınız!
İş zıvanadan çıktı…
Adaletsizlik hâkim…
Ki bu "somutsuzluk" hali, FETÖ canavarını da masumlaştırıyor…
Nitekim…
Birçok dava…
Bir çok soruşturma..
Bu minvalde "sulandırılıyor…"!
İtibarsızlaştırma var…
Ki adaletin karinesi hızla yara alıyor…
***
Velhasıl!
Diyeceğim o dur ki…
Bir el var…
Ki bu el; yine FETÖ elidir…
249 kişiyi şehit eden…
3 bine yakın insanın yaralanmasına neden olan…
Tanklarla…
Uçaklarla…
Ülkede girişilen kanlı darbeyi "sıradanlaştırıyor?"
Adaleti "işlevsiz" kılarak bunu yapıyor…
İşte darbeden çok, intikama döndürülüyor…
Kriptolarını iyi kullanıyor…
Ve Devlet-i Âliye de; "seyirci!"
***
Şu hakikati iyi görmek lazım…
Eğer ki…
249 şehidin kanının yerde kalmasını istemiyorsak…
Eğer ki, "adaletin tecellisini" istiyorsak…
Kişi her kim ise…
Gözü kapalı kızın elindeki Adalet terazisi "şaşmamalı"!
Göz açık olmalı…
***
Her kim olursa olsun…
Komutan da…
Patron da…
Müdür de, Amir de…
İşveren de…
Siyasetçisi de..
Damadı da…
Gelini de…
Kızı da, evladı da, kendisi de!
Eşitlik karinesi içerisinde; "sorgulanmalı, soruşturmalı, tahkikata" tabi tutulmalı…
***
Tutuklu yargılanması da…
Tutuksuz yargılanma da…
Kişi için; "esas" olmalı…
Ama herkes için geçerli…
Hasta olan…
Ciddi rahatsızlığı bulunan…
Tedavisi gerekli kişi için de; "esas" kabul olmalı…
Ama herkes için geçerli olmalı…
***
Tez elden…
O. hal komisyonları…
Adalet komisyonları…
Soruşturma tahkikatlarına dair; "ivedilik" şart…
Kim suçlu, kim mağdur netleşmeli!
Baksanıza, "evinde 1 dolar bulunmuş.."
Savunması…
" O 1 doları hırsız eve bırakmış.?"
Yani…
Hâkim "sen onu benim külahıma anlat" dese de?
Aksi takdirde!
Ne adalet tecelli eder…
Ne de akıtılan kan yerden kalkar…
Toplumda oluşacak kanaat şu olur…
"Adalet güçlüden yanadır…"
***
SOSYAL MEDYA TEPKİSİ!
İş-Kur'da neler oluyor?
Dünkü yazımın konusuydu…
Memur-Sen Diyarbakır Temsilcisi Yunus Memiş'in…
12 sorusuna dair…
Yazı sosyal medyada da yer aldı..
Tepkiler dikkatimi çekti…
Pozitif ve negatif nokta-i nazarında…
Bir kaçını sizinle paylaşmak istiyorum..
Hani bir söz var ya..
“Bir dokun, bin ah işit” misali…
Yazının genel muhtevasına gelen tepkiler de aynı bu minvalde..
Tabi imlaları düzelterek bir kaçını aktarıyorum…
Buyurunuz…
***
* Muhammed Beybur; İş-kur konusunda haklı olabilirsiniz. Ama diğer kurumlarda yaşanan entrikalara da sessiz kalmazsanız.. Kamuoyu vicdanı rahatlar ve hakkaniyet olur. Maalesef Kamu kurumlarında liyakat esas alınmıyor… İtaat esas alınıyor. Bu da mevcut kurumların çöküşüne mal oluyor.
* Kadri Ayyıldız; Neyimiz düzgün ki İş-Kurumumuz düzgün olsun. Diyarbakır'da rüşvet adam kayırma almış başını gidiyor.
* Abidin Ildız; Maalesef Diyarbakır’da belli köşe başlarını 'işgal' etmiş insanlar var ve bu bozuk düzen bir türlü değiştirilemiyor. Ta 10 yıl önce İş-Kur kursiyer eleman alımları vardı. 50/100 kişilik işveren olarak müracaat ettim aylarca beni oyaladılar gide gele bir hal olduk…
*Abdulaziz Elhakan; Ağzına yüreğine sağlık. Gerçekten de içimizdeki duygulara tercüman olmuşsunuz. Her zaman yanındayız mazlumların sesi olmaya devam edeceğiz.
Sefer Yıldız; Evet. Aynen doğru. Daha da eksi yazmışsınız. Hak etmeyen hakkını fazlasıyla alan çok…
***
* Muhammed Nursi Yıldız; İş-Kur da kura çekimi çok mantıksız. Kişiler arasındaki şartlar eşitse kura çekimi yapılır yoksa ihtiyaca göre mağduriyete göre ailedeki kişi başına düşen yıllık gelire göre kimin ihtiyacı varsa o kişi işe alınmalı. Eğer başvuran kişilerin şartları eşitse o zaman kura yoluna gidilir...
* Ömer Kaplan; Yunus Memiş başkanı destekliyoruz. Kamu kurumları kimsenin babasının çayırı değil ve herkesten de naçizane talebim haksızlıkları hukuksuzlukları korkmadan çekinmeden haykırıp ilgili birimlere şikâyet etmeleri hatta suç duyurusunda bulunmaları.
* Nizam Biçer; Hak, adalet ve liyakat esas alınmadığında hakkı gasp edilen ve ahı alınan mazlumun ahı mutlaka tutacaktır. Mazlumların sesi olmak da ayrı bir erdemliktir.
***
* Yavuz Sibal; İlk defa Memur-Sen cephesinden böyle cesur bir çıkış yapıldı, bir Özgür Eğitim Sen'li olarak takdir ediyorum. Ve de daha önemlisi Memur Sen başkanının bu zulme karşı çıkışı ile beraber muhafazakâr ve mütedeyyin insanların ne kadar rahatsız olduklarını yorumlardan görebiliyoruz. Daha güzel bir gelecek için haksızlıklara karşı biraz daha cesur olmalıyız.
* Dengiz Cengiz Elhazar; Devlet bu çakma müdürleri görevden almasa. Bunlar daha çok adam kayırırlar. Devletin imkanlarını babalarının malı gibi kullanırlar. Gariban isçilere de zulmetmekten de geri kalmazlar. Kim adam kayırıyorsa Allah belasını versin.
***
* Ahmet Turan; Bazı ıvır zıvır karaktersizlerin yaptıkları Ak parti Diyarbakır teşkilatlarına mal oluyor veya mal etmek istiyorlar ve onların yüzünden Ak partiye gönül veren gençlerim hep ikinci planda kalıyorlar ve haklarını yiyorlar kim nerde bir dernek açıyor Ak parti ve Reisin adını kullanıp kendi menfaatlerini arıyorlar…
Ben de bir AK Parti Gençlik Kolları başkanı olarak Ak davaya gönül veren gençlerimin hakkını savunmaktan sorumluyum ve boynumun borcudur…
Buradan ıvır zıvır sözde teşkilatlara sesleniyorum…
Akıllı olun Ak Parti Diyarbakır teşkilatlarını kimseye yedirtmeyiz…
***
Mesajların özeti bu…
Tabi…
İş-Kur'da neler oluyor sorusuna yanıt henüz yok…
Olacağını da sanmıyorum…
Çünkü…
Diyarbakır'da son günlerdeki mevzulara…
İlgili ve yetkililer…
Bilemiyorum…
Yoğun mesailerinden olacak ki, "Fransız" kalmaktadırlar…