"KİME HİZMET EDİYORSUNUZ?"
Bunu diyen kim!
Eğitim Bir Sen Diyarbakır Şube Başkanı…
Yani, Yunus Memiş…
Kime ithafen diyorbunu?
Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürü'ne…
Hasan Aslan'a…
Neye istinaden bu sorgulama?
Okul isimlerine dair..
***
Mevzu!
Söz'ün dünkü sür manşetinde de yer aldı…
Sendika başkanı Memiş…
Diyor ki…
Yeni öğretim yılında, bazı "İmam Hatip"
okulları açılacak…
Bu okullara…
"Manevi kişilikleriyle" tanınan kişilerin
"isimlerinin" verilmesini talep ettik.
***
Mesela..
Bediüzzaman Said-i Nursi..
Rabia Hatun…
Gibi bazı isimleri yeni açılacak okullara verilmesini
istemiş.
Resmi başvuruda bulunmuş..
Ancak İl Milli Eğitim Müdürlüğü "olumsuz" cevap
vermiş.
Yani reddetmiştir…
Ancak, "negatif" tavra karşı, hiç bir gerekçe
gösterilmemiş!
***
Yani reddin gerekçesi nedir?
Hangi isim ya da şahsiyet "sakıncalı" görülmüş?
Veyahut "topyekûn" istemezlüğün arkasındaki
neden nedir?
Gibi herhangi bir gerekçe, belirtilmiş değil…
Memiş bu duruma karşı, şu sorgulamayı yapıyor…
"İl Milli Eğitim Müdürlüğü kime ve neye hizmet
ediyor?"
***
İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Aslan…
Hadiseye dair…
Henüz bir beyanat vermiş değil…
Bakalım…
Kamuoyunda "tartışmaya" açılan, meseleye ne
diyecek?
Ret gerekçesi…
Ve tabi ki, "isimlere" dair, tavrı?
***
Doğrusu çok merak ediliyor…
Cevaptan..
Belirteceği gerekçeden çok..
Yeni öğretim yılında eğitime açılacak bu okullara
"kimlerin" isimlerinin verileceği?
Halkın gönlünden taht kurmuş…
Manevi şahsiyetleri, her yönüyle "kalplere"
nakşedilmiş, "bu isimlerin" yerine hangi isimler "tercih"
edilecek?
Göreceğiz…
***
Belki o zaman!
Daha kapsamı geniş bir mülahaza söz konusu olabilir…
Ama!
Şimdilik diyeceğim şu ki…
İdeolojik…
Ya da siyasi bir "tahammülsüzlük" var ise…
İsimlere dair "alerji" söz konusu olmuşsa…
Bilinmelidir ki, "faturası" ağır olur…
***
Çünkü, Burhanettin Yıldız Meslek lisesindeki vakanın
notu..
İl Milli Eğitim Müdürlüğünün tavrı…
Vali Yardımcısının, "sumen altı" düşüncesi…
Bizlerin de, "gündeme" taşımasıyla,
"yaşanan hırsızlık"…
Ve tabi ki meçhuliyetiyle "sorular" ikmal eden
diğer konular…
Farklı bir "pencere" açtırır..
***
İsimlere karşı ret…
Ve icraat…
Fikri mülahazanın terazisine alındığında..
Ki "der demez!"
Acabaları bir hayli ikmale getirir?
Benim de, masamdaki notlar açısından çok şey söyletir.
Velhasıl!
Müdür Aslan'dan...
Makul ve yerinde bir gerekçe beyanını bekliyoruz…
***
ZİHNİYETE BAK!…
Vicdanı..
İnsanlığı…
Ensarlığı..
Siyasi "Oy" kulvarına sokuyor..
Ve itham ediyor..
***
Kim, Bekir Coşkun…
Suriyelilerle ilgili…
"Kan" dondurucu bir üslupla, yazmış…
Cumhurbaşkanı için..
"Başkanlık" için, "iki-üç milyon oy
peşinde!"
Ve eklemiş; "Türkiye'yi paylaşmayız.."
***
Eeebee yuh olsun…
İyi de.. Bay troll…
Ne yapalım..
Alternatif bir formülünüz var mı?
Ya da, öneriniz nedir?
Biliyorum ki, yok…
Varsa yoksa, "eleştir" algı üret..
**
Var diyorsan O zaman de…
Diyemezsin…
Size göre…
Şöyle mi yapalım…
Ölümden…
Bombalardan…
Katliamlardan.
İşkence ve zulümlerden kaçanlara…
Evlerini-barklarını terk edenlere…
Bir de; biz mi zulümkar olalım…
***
Kadınları..
Yaşlıları..
Çocukları..
Gençleri..
Okumuşları yani hepsini; "kamyonlara" tıkıp
geri mi gönderelim?
Bile bile.. Göz göre göre…
Onları, "Esed'in" kucağına mı itelim..
Yoksa, DAEŞ'in..
Ya da, diğer örgütlerin..
Veyahut, coğrafyayı kan gölüne çevirenlerin..
***
Kan sevicilerine mi, "yem" edelim…
Söyleyin…
Evini, işyerini, "hayatını" geride bırakmış..
Virane olmuş; haliyet içerisinde düşene bir tekme de
"biz mi" atalım?
Bir de, diyorsun ki "her şeyimizi paylaşalım"
***
İyi de…
Biz bir İslam ülkesi değil miyiz?
Biliyorum..
Sana desek ki, "Müslüman mısın?"
Diyeceksin ki, "Elhamdülillah.."
O zaman niye kindarlık?
Haset..
İstemezlükte ısrarcı bir tavırla;
"vatandaşlığa" karşısın?
***
Şunu iyi bilmelisin..
Kur'ana göre..
İslam'a göre..
Müslüman’ın hayat felsefesine göre!
Bize sığınan…
Ülkemize gelenler…
Kürt… Türk. Arap… Ki ekseriyetiyle; "Müslüman"…
***
Bizim kardeş olarak…
Ümmet noktasında…
Bağrımıza basmamız…
Sahip çıkmamız gerekmez mi?
Biz toprak vermiyoruz…
Biz ülkede bir coğrafyayı teslim etmiyoruz…
Biz diyoruz ki; "gelin kardeş olalım, vatandaş
olalım"
***
Ama siz…
Ne kardeşliği,
Ne İslamiyet’i,
Ne beşeriyeti,
Ne Kur'anı ve Müslümanlığı,
Ne de mazlumun "halinden" anlamazsın..
Çünkü "sırça köşklerin" aklına sahipsiniz…
***
Ha bir de şunu bilin..
Sığınmacı 3 Milyon Suriyeliyi…
Siz dahi…
Kim olursa olsun…
Erdoğan bile; "şıp" diye hepsini "Türkiye
vatandaşı" yapamaz!
Bunun için; "yıllar" gerekli…
Bir de; "kriterlerin, yasam mevzuatı da" bir
okuyun…
***
Velhasıl!
Acısı olan…
Acılara gark olmuş…
İnsanlara…
Acımasızca "kültür" edebiyatıyla
"yüklenmek"
Bilesiniz ki, "en büyük insanlık suçudur"
***
HAYATIN ANLAMI
Eski zamanların birinde bir adam hayatın anlamının ne
olduğuna takmış kafayı...
Bulduğu hiçbir yanıt ona yeterli gelmemiş ve başkalarına
sormaya karar vermiş..
Ama aldığı yanıtlar da ona yetmemiş.
Fakat mutlaka bir yanıtı olmalı diyormuş..
Ve dolaşıp herkese bunu sormaya karar vermiş..
Köy, kasaba, ülke dolaşmış, bu arada zaman da durmuyor
tabii ki…
***
Tam umudunu yitirmişken bir köyde konuştuğu insanlar ona
-Şu karşı ki dağları görüyor musun?
Orada yaşlı bir bilge yaşar…
İstersen ona git belki o sana aradığın yanıtı verebilir,
demişler.
Çok zorlu bir yolculuk sonunda Bilgenin yaşadığı eve
ulaşmış adam.
Kapıdan içeri girmiş ve bilgeye hayatın anlamının ne
olduğunu sormuş…
Bilge “sana bunun yanıtını söylerim ama önce bir sınavdan
geçmen gerekiyor” demiş.
Adam kabul etmiş.
***
Bilge bir çay kaşığı vermiş adamın eline ve içine de
silme bir şekilde zeytinyağı doldurmuş.
- Şimdi çık ve bahçede bir tur at, tekrar buraya gel...
Yalnız dikkat et, kaşıktaki zeytinyağı eksilmesin, eğer
bir damla eksilirse kaybedersin…
Adam, gözü çay kaşığında, bahçeyi turlayıp gelmiş.
Bilge bakmış evet demiş "kaşıkta yağ eksilmemiş,
peki bahçe nasıldı?"
***
Adam şaşkın...
- Ama demiş ben kaşıktan başka bir yere bakmadım ki...
- Şimdi tekrar bahçeyi dolaşıyorsun, kaşık yine elinde
olacak ama bahçeyi inceleyip gel, demiş Bilge...
Adam tekrar bahçeye çıkmış, gördüğü güzelliklerle
büyülenmiş, muhteşem bir bahçedeymiş çünkü...
Geri geldiğinde bilge adama "bahçe nasıldı"
diye sormuş...
***
Adam gördüğü güzellikler karşısında büyülendiğini
anlatmış.
Bilge gülümsemiş "ama kaşıkta hiç yağ kalmamış"
demiş ve eklemiş:
- Hayat senin bakışınla anlam kazanır.
Ya sadece bir noktayı görürsün, hayatın akıp gider, sen
farkına varmazsın...
Ya da görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında
hayatı yaşarsın, akıp giden zamanın anlam kazanır...
Hayatının anlamı senin bakışlarında gizli…