KİMLER YOK Kİ?

Bu ifade…

Söz'ün hafta sonu "manşet" başlığıydı...

Yani "bana" ait değil…

Mevzuu, malumunuzdur...

Ki muhakkak ki, "okumuş" vaziyetin ikmaline vakıf olmuşsunuzdur..

Öyle inanıyorum ki…

AK Parti'ye yakın çevreler de listeyi incelediğinde..

İsimleri gördüğünde..

Geçmiş ve bugünü "kıyasladığında" aynı cümleyi kurmuşlardır…

Hatta ağızlarından şu sözcük çıkmıştır..

"Yok mu bunun bir kriteri?"

Ne yazık ki!

***

Doğrusu!

Aday başvuru listesini incelemeden önce..

Özellikle; "başvuru" sayısı…

Partiye "olan yoğun" talebin aktarılması karşısında şunu söyledim…

Nihayet!

AK Parti, Diyarbakır ölçeğinde "birilerinin tekelinden" kurtuluyor…

Küçük olsun benim olsun…

Ya da; abilerin(!) "Ceket ilikleyen başkanı olsun", tabusu yıkılıyor…

***

Metal yorgunluğu..

Ki, mental yorgunluğudur…

Defolu…

Şaibeli..

Partiyi değil; "akçeyi" düşünen, "zihniyetin" çemberinden çıkıyor…

Parti 2002 yılındaki "asli" misyonuna kavuşacak…

Kafa-kol..

Ayak oyunlarından, kurtulacak..

Artık; "burnu havalı, tepeden bakış" olmayacak…

Yani..

Özü itibariyle, Diyarbakır AKP'lilerden kurtulup..

AK Partili olacak…

Ne yazık ki, "hiç de" öyle değil…

Hani bir söz var; "can çıkar huy çıkmaz?!" diye…

Maalesef!

***

52 Aday başvurmuş..

Talep yüksek..

Yoğun bir "istek ve arzu" var…

Bu noktada; "birçok yönüyle"  kazanım olarak görülebilinir…

İşte şeffaflık..

İşte demokrasi..

İşte katılımcılık..

Gibi; "laflar" sıralanabilir..

Lâkin…

Liyakat..

Ehil..

Ve Temsiliyet açısından; "hiçbir kriterin" uygulanmaması; işi ele ayağa düşürmektir…

***

İsim zikretmeyeceğim!

Görüştüğüm...

Konuştuğum...

Ki arayan çok sayıda; "adayın" ağzından çıkan ilk sözcük bu oldu?…

Özellikle listede yer alan bazı isimlere dair..

Bir kriter...

Bir ölçü olmaz mı?…

Bir sorgulama yapılmaz mı?

Parti bu kadar küçük düşürülür mü?" diye tepki gösterdi…

Garabet bir durum...

Ne diyelim; gelen gideni aratıyor...

Gider ayak; "partinin görün halini" demeye getiren çok?

***

Cumartesi günü!

Temayül yoklaması vardı...

İki sandıkta; "oy kullanıldı…"

Burdaki işlem de...

Organizasyon da; "trajikomik" bir tiyatro sahnesi gibi; "işlem" görmüş..

Ciddiyetten uzak…

Merkez ve İlçe teşkilatları..

Kadın kolları..

Gençlik kolları…

Belediye Meclis üyeleri.

Resmi veriyere göre; 309 delegeden 231'i kurulan iki sandıkta oy kullanmış…

Katılım yüzde 73…

Tabi; hangi aday kaç oy almış; belli değil..

Gizli..

Ki yapılacak il mülakatından sonra; "elenenler" çıkarıldıktan sonra ilk 5'e kalanlar Merkez'e bildirilecek..

Yani son imza; "Genel Merkez ve Erdoğan" atacak..

***

Biliyorum..

Diyeceksiniz ki bu işlemler yapılırken; kongre tarihi billi mi?

Ne yazık ki seyirdeki meçhuliyet gibi; "tarihte" meçhul…

Velhasıl...

Görüntü…

AK Partinin "AKP'lilerden" kurtulacağı yok neticesini vermektedir!

***

İL SAĞLIK MÜDÜRÜ…

Doğru..

Diyarbakır'ın "İl sağlık müdürü" kim olacaktı?

Soru hayli askıda kaldı…

Bir dizi "isim zikredildi.."

Eski..

Yeni..

Mevcut babında..

Nitekim, şu an mevcut İl Müdürü Sait Avar görevi yürütüyor…

Ki, Avar'ın "ataması" yapıldı..

ÇKS'ye ismi düştü..

Ama ne hikmetse; "birden kalktı" resmi atama durdu..

Yani ittifak oluşmadı..

Neyse; "ülke genelinde" atama ve görevlendirme üç ay ötelendi..

Hal-i hazırdakiler yürütecek…

Burda şunu gördüm..

Diyarbakır'a dair; "siyasilerde" ortak bir paydada buluşma yok..

Herkes "benim adamım" noktasında..

Eee..

Uzun yıllardır Diyarbakır'ın yaşadığı sahipsizlik de bu minvalde; seyretmiyor mu?

Vaziyeti herkes; kendine çekiyor…

***

ŞEYH SAİT KIYAMI!

Ne yazık ki…

"Kıyama" hala isyan diyen var…

Hele ki…

Kendine "muhafazakâr ve milli görüşe" mensup diyenler..

Önceki gün..

Saadet Partisinin kahvaltılı toplantısındaydım…

Genel Başkan Temel Karamollaoğlu..

"Medya buluşmasında" değerlendirme yapıyordu!

***

Soru cevap bölümünde!

Bir soru geldi...

Şeyh Sait ve arkadaşlarına; "iade-i itibar" noktasında..

Tabi soru soran…

Emekli eğitimci mi?

Gazeteci mi?

Siyasetçi mi?

AK Parti Belediye Başkan Adayı mı?

Neyse; "hepsini kendinde" barındıran bir zattan gelen soruya…

Karamollaoğlu "cevap" verdi!

***

Söz'e "Şeyh Sait İsyanı" diyerek başlayınca!

Doğrusu...

Kendimi tutamayarak tepki koydum…

Sizde mi?

İsyan değil, "bir kıyam?"

Yanıtına dikkat edin...

Tıpkı Burhan Kuzu gibi…

"Dil alışkanlığı" diyerek, işi düzeltmeye çalıştı...

Ne diyeceksin!

Kıyamla...

İsyan arasındaki; "farkı" bilememek!

***

 

ZARRAF DAVASI!

Çok konuşuldu..

Çok yazıldı..

Çok tartışıldı..

Ki daha çok; aksiyon ihtiva edecek?

ABD..

CIA..

Emperyalizm diyerek; "Türkiye'ye" Zarraf mühendisliği planlanıyor..

Yani; "enva-i" kurgu var..

Lakin..

Kimse net ve açık bir dille, şu soruyu sormuyor…

Zarraf…

Bir proje olduğuna göre..

Ki plan, önceki yıllarda yazılıp-hazırlandığı  öyleniyor..

Neden;

Zarraf'ın ABD'yi "gidişine" göz yumuldu?

O'nu ABD'ye "götüren" neden neydi?

Güvence…

Ya da kurgulu planı hazırlayan; "kim ve kimler?" denilmiyor..

Daha açık ifadeyle; Halk Bank Genel Müdür Yardımcısının gidişine neden "izin" verildi?

İşte bu derdest duruma; "neden kafa" yorulmuyor da..

Şu, bu, o denilerek; "handikaplar" inşa ediliyor..

Diyeceğim odur ki; "Fena oyuna geliniyor!"

***

KAVGALARDAN BIKTIK….

Kim diyor?

Diyen; Kemal Beyler…

CHP Genel Başkanı…

"Yeter artık…

Bu ülkede hangi görüşte olursak olalım, bir arada kardeşçe yaşayabiliriz.."

Maşallah..

Nazar değmesin..

Eğer ki, Kemal Kılıçdaroğlu bunu diyorsa..

Bilin ki..

Önümüzdeki günlerde; "çok çetin" kavgalar olacak?

Şimdiden hazırlıklı olun..

Neden mi?

Çünkü ateşi sürekli "körükleyen" kendisi..

Neyse!

Neme lazım…

Ben siperimi aldım; siz de alın..

Büyük kavgalar geliyor…