Kimseyi Tatmin Etmeyen Devrim!

Şu;

“Maşallah” kelimesini sevdim.

Yine; Maşallah diyelim!

Evet,

Kılık-kıyafet serbest.

Tabi bize değil.

Bilesiniz, öğrenciler için serbest.

Özgürleştiler!

Artık kim ne verdiyse, giyebilecek-takabilecek!

***

Maşallah.

Diyorlar ki;

MEB’in bu hamlesi “milat” mış.

Yani; “devrim” gibi bir karar.

İyi güzel de.

Bunun sakıncalı hal-i durumu yok mu?

Ya da, “eklenmesi” gereken.

Demek yok ki,

“Milat ve devrim” tabiri kullanılıyor yönetmenliğe.

***

Lakin

Biraz “çıplak”gözle baktığınızda, arıza-i hal var.

Hem de, çok ciddi!

İki yönlü, yani her kesim açısından!

Demokratı da,

Liberali da,

Muhafazakârı da,

Laik ve Kemalist olan da.

Fikri zıt beyan ediyor.

***

Öncelikle;

Sınıfsal giyime bi bakalım!

Malumunuz üzre;

Sınıflarda aynı sıralarda, “çok farklı” gelir grubuna sahip çocuklar var.

Ve bunlar birlikte, eğitim-öğretim görüyorlar.

Aynı sınıfta, aynı masa ve sırada.

Zengin- dar gelirli, fakir “ayırımı” hissedilmedin!

***

Mevcut,

İçtihatla “sınıfsal” giyim pek “göze* gelmiyor.

Dişe dokunmadığı gibi;

Kim hangi marka veya yırtık giysi giymiş mevzubahis olmaz.

Çünkü ya Okul önlüğü.

Ya da, üniforma “her şeyi” kamufle ediyordu.

Ve tabi ki; “öğrencinin de” öğrenci olduğunu gösteriyordu.

***

Peki, şimdi öyle mi olacak.

Yok.

Farklılaşacak.

Öğrenciler.

Tabi ki varlıklılar;

Aile, çevre ve marka hevesliliğiyle “şıklık” yarışına girecek.

Saç mı,

Beri yanda makyaj mı, o da ayrı bir heves kaçamağı olacak.

Velhasıl;

Parası olan için okul curcuna bir hal-i çirkinlik zenginliğine sahiplik edecek!

***

Biliyorum.

Ortaya çıkan;

Bu tabloya birilerinin savunması olacak.

Nitekim dillendirilmeye başlandı.

Diyorlar ki;

Zaten gelir seviyesi okul içerisinde,

Sınıfta ve sırada,

Kalem ve defterde kendini hissettiriyor.

Kıyafette olsa ne olur?

***

Doğru.

Ama göze ve duyguya, “kılık-kıyafet” her türlü negatifliği yükler.

Kıskançlık,

Sahiplenme ve baskı.

Hele bunun aile içerisinde yaratacağı “geçimsizlik” ayrı bir aşılmaz mevzuu.

Şu görülmeli;

Sosyal adaletin vücuda gelmediği ülkemizde, “özgür kıyafet” pek muteberlik içermez.

***

Onun için.

Derim ki,

“Devrim ve özgürlük” denilecek kılık-kıyafet.

Bu hal-i içtihadıyla Maşallah’ı kabul etmiyor.

***

Gelelim;

Kılık-Kıyafete “laik” geçinenlerin, yarattığı fırtınaya.

Her ne kadar;

Düzenlemede açıkça ifade ediliyorsa da.

Maşallahları var.

Onlarda paranoyak bir şekilde diyorlar ki.

Bu serbestlik, “Türbana” özgürlük teşkil edecek.

Şimdiden; “önü” açıldı yaygarasındalar.

***

Sazan balığı misali.

Yönetmenliği okumadan; “infaz” yapılıyor.

Düzenleme açıkça ifade ediyor.

Diyor ki;

Seçmeli “Kur’an-ı Kerim ve Siyer” dersinde, kızların başörtüsüne izin veriliyor.

Diğer derslerde, “başı açık olacak”.

***

Buarada;

Muhafazakar kesimde, duruma tepkili.

Özellikle;

Hükümet’e gönül vermiş olanlar.

Onlar da,

Darbe ürünü olarak gördükleri “yönetmenliği”, hükümet yasallaştırdı diyor.

Son üç gündür;

İmam Hatip Kesimi başta olmak üzere,

İslami STK’lar, “özgürlük” değil, bilakis “özgürlük alanları” daraltmak olarak görüyor, “kılık-kıyafet” serbestliği yönetmenliğini.

***

Velhasıl;

Maşallah’ı olan “kılık-kıyafet” serbestliği.

MEB’in yeni hamlesi.

Hiç bir kesimi; “tatmin” etmediği gibi.

Mülahazası da,

Tez be tez dinecek gibi görünmüyor.

Çünkü ciddi manada “pürüzlere” sahip!

Üstadın ifadesiyle;

Bu yönetmenlik için bir kez daha “Tefekkür” gerek.

***

Diyorum ki;

MEB’in,

Hükümetin yapması ve “devrim” kimliğini almasını istediği hamle varsa.

O da;

Milli Eğitim sistemini,

Köklü bir değişimle, “müfredat” devrimine gitmesi lazım.

Çünkü;

Nesil “ezber” bir öğretime “biat” ediyor.

***

Neden,

Niçin,

Nasıl sorgusuna gitmeden, mantık ve felsefeyi işletmeden.

Muhakeme,

Yeteneği kazanmadan; “sal çayıra, Mevla kayıra” misali.

Yani anlayacağınız;

Eğitim sisteminde “reform” elzem ve kaçınılmaz hale gelmiştir.

Haydi bu mayanda, efor serf edin.

Ki kamuoyu; “maşallahı” olan bu devrimlerle boşa zaman geçirmesin.

Deyin;

Haksız mıyım?