KONGRE VE YASAMA YILI!
Birer gün arayla!
Önceki gün; AK Parti 4. Olağan Kongresi!
Dün de; Meclisin Yeni Yasama Dönemi.
Her iki gelişme de; Türkiye’nin önümüzdeki zaman dili açısından, “”rehber” niteliğe sahipler.
Yarının “rotası”.
***
İşte bu noktada; Başbakan Erdoğan’ın kongre konuşması.
Kongre salonunun atmosferi, davetliler.
Ve konuşmacıların, “satır aralarında” verdikleri mesajlar.
Bir de; Cumhurbaşkanı Gül’ün Meclis’teki konuşması.
Bunları iyi okumak gerekir.
Eğer burada özetle “mülahaza” edecek olursak şunu ifade edebiliriz;
Erdoğan ulusal ve uluslarası seslendi.
Gül ise Yasamaya yani içe mesaj verdi.
***
Evet,
Kongrenin sonucu ve partinin yeni “A takımı” belli oldu.
Zaten; öncesinde de bir aşağı-iki yukarı biliniyordu.
Yüzde 45’inin değişeceğini.
İyi de oldu.
Tabi; bir sürpriz Diyarbakır için vardı.
O da Diyarbakır’dan ikinci bir ismin MKYK’da yer alması.
Prof. Dr. Mehmet Akın!
Özellikle Necla Hattapoğlu’nun da yerinin koruması ayrı bir, kazanç!
Buradan, kendileri tebrik ediyorum!
***
Kongrenin,
Mesajına dönersek ana beklenti Başbakan Erdoğan’ın, “son kez” seçileceği liderlik konuşmasının muhtevasıydı.
“Yol haritasına” yönelik vereceği, rota emareleri neler olacak?
Başbakan.
Diyarbakırlı şair Sezai Karakoç’un “Ey sevgili, En sevgili” şiirinden dizeller okuyarak, konuşmasına başladı.
Dikkat çeken de;
Her meseleye vurguda, bir şair ve yazarın, “damar” tabir edilecek, söz ve şiir dizelerini serpiştirmesi oldu.
Yani; 2,5 saat süreyle kürsüde yaptığı konuşmadaki ana tema; “duygu” yüklüydü.
Onun için de; kongreye katılanlara sıkça “gözyaşı” döktürdü.
***
Her ne “veda” değil deyip “mola” dediyse de.
Konuşmasındaki,
Duygu seli “Veda” niteliğindeydi.
AK Parti,
Genel Başkanlığı koltuğuna Köşk takvimine göre oturdu.
Bir daha yok!
Önemli bir ayrıntı da.
Erdoğan'dan sonra ne olacağı sorusuna cevap teşkil edecek doğrudan mesaj, işaret veya sinyalin kongre salonunda ve çıkışında olmayışı.
Yani, AK Parti için Erdoğansız günler mukadder.
***
Başbakan’ın,
Salona gelişi, yürüyüşü ve partilileri selamlaması.
Doğrusu,
Daha önce aşina olduğumuz “o dağınık” kongre hali yoktu.
Coşkulu ama sakin.
İstekli ama profesyonel duyarlı.
Zaten,
Partililer de, “konuşma” arası alkışlarla ses veriyordu.
Onun ötesinde; “dinlemeyi” tercih etti.
***
Başbakan kürsüde çok şey konuştu.
Yatırımlardan,
Adaletten,
Yeni anayasadan,
Darbelere karşı mücadeleden.
Ortadoğu’daki,
Kritik gelişmeler, Türkiye’ye “düşmanlık” besleyen,
Özellikle,
İslam’a ve İslam dünyasına “kin” körükleten zihniyete.
Önemli,
Tespitlerde bulunarak, “yapılanı-edileni” uzun uzadıya anlattı.
***
Konuşması süresince;
Özellikle “şiddeti bitirme ve Kürt meselesine ilişkin” yeni mesajlar beklentisi doğrusu cevap bulmadı.
Her ne kadar;
Konuşmasında dile getirdiği "2023'teki en büyük enstrümanımız kardeşliğimiz" ifadesi hasıl idiyse de...
Birçok kesim tarafından “beklentiye” cevap kabul edilmedi.
Ancak,
Ne zaman ki “kürsü” inişinden sonra, dağıtılan 63 maddelik bildiri kamuoyuna yansıyınca, “ana beklenti” ikmal oldu diyebilirim.
AK Parti’nin,
İşte “yeni yol haritası" denildi.
Biraz sürpriz oldu ama olsun.
***
AK PARTİ’NİN 2023 MANİFESTOSU
Doğrusu;
O metinde "devrim" diye niteleyebileceğimiz çok sayıda madde var.
Özellikle;
"Anadilde savunmanın sorun olmaktan çıkarılması.
Anadilde kamu hizmetlerine erişim...
Ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik komisyonunun kurulması.”
Diğer yandan;
Parti kapatmalarına son verilecek.
Partiye değil kişilere ceza verilecek.
Siyasete katılmanın tüm engelleri kalkacak.
Seçim mevzuatı yeniden ele alınacak.
Temsilde adaletin sağlanmasına önlem alınacak.
Bağımsız kolluk denetimi kurulacak.
Terörle hukuk çerçevesinde mücadele devam edecek.
Güvenlik için özgürlükten taviz verilmeyecek.
***
Derler ya “Marifet iltifata tabi” diye!
Süreç işliyor.
Zaman da su gibi akıyor.
Velhasıl,
63 maddelik 2023 yılı “manifestosu” yeni, “değişimi” dayatacak.
Ancak;
Önümüzdeki iki buçuk yılda yaşanacak üç büyük seçimin de “varlığını” unutmamamız lazım.
Çünkü; her seçim “kendisine” has anlam ve zorunluluk sahibi.
***
ZİRVEDE GÖRÜŞ AYRILIĞI
Gelelim,
Cumhurbaşkanı Gül’ün “içe yönelik” mesajı!
Doğrusu,
Dün Meclis’teki tablo “zirve”de görüş ayrılığını, mülahaza ettirdi.
Şöyle ki;
Gül beklendiği gibi önemli mesajlar verdi.
Lakin Hükümet ile de ters düştü.
Özellikle
“Seçildikleri halde bu yasama yılında da Meclis’te olamayan milletvekillerinin bu tablo içinde bir noksanlık oluşturduğunu” söylemesi.
***
“Seçimlere yasal olarak katılmış, halkın oyunu almış, milletvekili sıfatını taşımaya hak kazanmış herkesin, haklarında kesin yargı kararları ortaya çıkana kadar yasama faaliyetine katılması gerektiğini düşünüyorum” diyerek ‘tutuklu vekillere’ destek verdi.
Ancak,
Bu çıkış pek de Başbakan Erdoğan’ın hoşuna gitmedi.
Çünkü;
Erdoğan, Gül’ün konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
“Sayın Cumhurbaşkanımızla bir polemiğin içerisine girmek istemem. Bizim bu düşünceyi paylaşmadığımız ortada zaten.”
Bu yanıt da kamuoyu önünde zirvedeki “görüş ayrılığını” ilk kez bu kadar net ortaya koydu.
***
Gül,
BDP’li Milletvekillerinin “kucaklaşma” meselesine üstü kapalı değindi.
Lakin,
Şu çizgiyi de çizdi.
BDP’li vekillerin dokunulmazlıkların kaldırılmasının doru olmayacağı!
Gül,
“Ülkemiz ve milletimizin karşılaştığı bütün sorunların çözüm yeri Yüce Meclis’tir. Ülkemizdeki bütün fikir ve renklerin burada temsili önemlidir. Mühim olan bu yüce kurumun kapsayıcı olması ve çoğunluktan farklı düşünenlerin bu çatı altında kendilerine güvenli bir yer bulmasıdır”.
Gül,
Parti liderlerine ve parlamenterlere de mesajı vardı.
O da şuydu;
“Uzlaşı” dilinin hiçbir zaman, terk edilmemesi.
***
Evet,
Gül ile Erdoğan’ı “görüş ayrılığına” düşüren, yeni yasama konuşması.
Bakalım;
Önümüzdeki günlerde nasıl bir seyir icra edecek.
Bekleyip göreceğiz.
Sonuç itibariyle umut ediyoruz ki,
Ak Parti kongresinden çıkan olgunluk ve değişim,
2023’en hedef ilkeleri.
Ve Cumhurbaşkanı Gül’ün mesajları,
Bir bütünlük içerisinde yeni “Türkiye’nin” değişimine vesile olur.