KUSURU KENDİNDE ARA!
Seçimin doymazları..
Yenilen pehlivan misali.
Ne diyorlar?
"Seçmen yanlış yapmıştır?
Kanmıştır.
Yanlış partiye oyunu vermiştir.."
İyi de…
Seçmen yanlış yapmışsa yanlışa yönlendiren kim?
"Sen ne yaptın ki?"
Hiç!
İşte o hiçliğin var ya…
Kendinde "kusuru" arama aklın yok ya..
Aynaya bakma, cesaretini gösteremedin ya,
Topu hep taca atma gayretin var ya,
Özeleştiri yapma, yürekliliğine sahip olmadığından
dolayıdır ki.
Seçmen "seni" değil, başkasına yönelmeyi tercih
etti.
***
Eee…
Boşuna söylenmiş bir söz değil…
Kendisine saygısı olmayanın..
Başkasına saygı, göstermesi beklenilemez ki!
Sizin de…
Ne seçmene,
Ne sandığa,
Ne sonuçlarına,
Ne demokrasiye,
Ne de evrensel yaşam kültürüne saygınız yok ki…
Olsaydı..
Bugün "seçmene" yanlış yaptı gafletinde
bulunmazdınız!
***
ŞU EZBERCİLER!
Arıza-i akla sahipler…
Tek bakış…
Neymiş?
Milletvekillerinin,
Listelerin,
Seçim bölgelerinin "kronolojik" yapısı önemli
değil…
Ya ne?
***
Seçmen!
Sandığa parti için…
Parti lideri için gidiyor?
Partinin, savunduğu "ilkeler" için, oy
kullanıyor.
Yani "İsmin.. Listelerin" etkisi ve önemi yok
muş?"…
Bal gibi var…
Olmasaydı, Diyarbakır dâhil.
Bölgenin birçok ilinde birçok partiyi geride bırakan
isimler "hatırı sayılır" oy alır mıydı?
***
Ki seçmen!
Bu hatırı sayılır oy'ların bile bile "çöpe"
gideceğini görerek, oy vermezdi?
Niye…
Çünkü O isme verdiği önem, güven ve saygıdan dolayı…
Sandığa gitti; oyunu verdi.
***
İşte, AK Parti!
"Ağabeyler" diye isimlendirilenler..
Hepsi!..
Liste başı oldukları seçim bölgelerinde "oy
takviyesi" yapmaları işten bundandır.
7 Haziran-1 Kasım farkı..
Eee..
Çağ ve düşünsel zaman dilimi; "İsmi"
önemsiyor..
Ezberi değil…
***
TERK-İ DİYAR EDİYORUM…
Bu arada, birileri çıkmış…
Bağırıyor…
Artık bu ülke yaşanılmaz hale geldi..
Baksanıza…
AK Parti yüzde 50 oy aldı..
Artık bize "abı-hayat" kalmadı…
Türkiye'yi terk ediyorum…
***
İyi de gözüm!
Bu ülkeyi "yaşanmaz hale" getirenin sen
olduğunu herkes biliyor..
Kendini sorgulamıyorsun..
Yaptığın inliklerin haddi hesabı yok..
Kumpasçı..
Darbe körükleyicisisin.
Tescili bir kışkırtıcı olmana rağmen; zeytinyağı gibi su
yüzüne çıkıyorsun…
***
Bu zihniyet sahibine, güzel bir deyim var.
Atasözü gibi bir ifade…
Aklımda kaldığıyla.
Denir ki.
"Ülkeyi yaşanmaz bulanlar, onu yaşanamaz hale
getirenlerdir"
Aynen de öyle!
***
İşte bu şımarıklara…
Vesayetçilere…
Seküler…
Kemalist, şoven düşünce mimbardarlarına!
Bu tanım, okkalı bir sile olarak yüze çarpar da yeter!
Bizim diyeceğimiz söz de şu olur.
Ülkeyi yaşanmaz hale getirenler için.
Ve yaşanılmaz deyip, gidene için "Cehennemin dibine
kadar..."
***
SEÇİM SONUÇLARINI YASTIK YAPAR MI?
HDP!
Halkların Demokratik Partisi..
7 Haziran…
Ve 1 Kasım seçimlerinin "sonuçlarına"
karşılaştırıp sorgulayacak mı?…
Düşünecek mi?
Uğranılan kan kaybının "öz eleştirisini"
yapacak mı?
Yoksa!
Sonucu "yastık" yapıp, üzerine yatacak mı?
***
Doğrusu!
Şuana kadar, net bir "tavır-özeleştiri" yok..
Varsa da henüz, dışarıya dair bir yansıma, söz konusu
değil.
Nitekim..
Selahattin Demirtaş değerlendirmede sonuçları
"zafer(!)" olarak, ilan etmişti..
Yani başarılıyız/başarısız değil…
Demek ki, vaziyeti yastık yapacaklar…
***
Sonucu!
Şahs-i bazda iki başlıkta okuyorum.
Birçok kişi de aynı fikirde.
HDP'nin kan kaybı ve mecliste bulunması; "iyi
noktada" hayra alamettir.
Şöyle ki..
BİRİNCİSİ; HDP baraj altında kalmış olsaydı…
Özellikle, Kürt sorunun çözümü noktasındaki seyrin Meclis
dışında "olduğu" fikriyatı, yayılmacı olurdu…
Yani Meclis Milli meselelerin çözümünde "devre
dışı" diye naralar atılırdı?
***
İKİNCİSİ; Oy'larını artırmış olsaydı..
HDP…
Kendi siyasal kimliğini "tamamen" terk etmiş..
7 Haziran'dan sonra sergilediği, "şiddeti"
benimseyen…
Kandil'in.. KCK'nın söylem ve eylemlerine "arka
çıkan" bir kimlik kazanmış olurdu..
Ki bu; "Kürt meselesinde" kilitlenmeye sebep
teşkil ederdi.
***
Sonuç itibariyle!
Meclis'te temsiliyet aldılar…
Ama!
Kandil'in 7 Haziran sonrasındaki; "şiddeti"
tırmanışı..
Özyönetim..
Hendek.. Yol kesme…
Özerlik ilanı gibi gerilim yaratıcı serüvenlerin
"siyasal zeminde" kabul görmedikleri de, gördüler mi?
Bilemiyorum!
Ama görmeleri gerekir…
Zaman gösterecek.
***
Çünkü.
HDP'nin oy kayıp noktalarına coğrafik yönde baktığımızda…
Görülen o ki…
Doğu ve Güneydoğu bölgesindeki kopmalar yüzde 10'larda…
Bu kaybın cevabı..
Dünkü Söz Gazetesinin manşetinde vardı.
"Hendek fena çarptı…"
***
Şöyle ki!
7 Haziran ile 1 Kasım seçim sonuçlarına göre..
HDP'nin kaybettiği seçmen sayısı; 1 milyon 140 bin!..
Dile kolay…
Mevcudiyetiyle 21 Milletvekiline tekabül eder..
Kayıp tablosuna bakarsak..
Ülke genelinde, yüzde 3'lerde iken Kürtlerin yaşadığı
coğrafyada, yüzde 10'larda..
***
Bu da demektir ki..
Kürt seçmeni…
Artık, verdiği "krediyi" sorgular noktaya
gelmiştir..
7 Haziran'da…
HDP bir çok kesimden oy aldı..
Muhafazakarından, en radikaline..
Liberalinden, en sekülerine,
Sosyalistinden, en kapitalistine kadar "oy"
verildi…
***
Nedeni neydi?
Birileri farklı; "bloklaşmanın" taarruzu..
Saray'ın…
Ak Parti iktidarını "devirme" projesinin truva
atı diye görse de..
Genel kanaat şuydu…
HDP meclise güçlü gitsin..
Kürt meselesinin çözümü garantileşsin..
Silahlar "toprağa" gömülsün…
Dağdakiler "yaşama" dönsün..
Türkiye, "terör ve şiddetle" olan boğuşması son
bulup, ekonomik, sosyal, siyasal ve demokrasi yönünde "zıplama"
yapsın…
***
İşte!
Bu "asıl beklentiyi" 7 Haziran sonrası, HDP
ortaya koymadı!…
Bilakis…
Yanan, yakılan ateşe körükle yaklaştı..
Yangını söndürme..
Ya da, su dökmeye dair hamle yapması gereken yerde iç ve
dış "oluşumların" güdümünde ateşe benzin oldu!
***
İşte Kürtler bunu gördü!
Nasıl ki..
AK Parti'ye 7 Haziran'da "ayar" verdiyse!
Yönetimsel bazdaki arıza-i durumunu, görüp bir saniye
dediyse!
2011'e dön…
Yenilikler vaat et.
13 Yılın mirasıyla; "bu iş yürümez" diyerek,
"sarı kart" gösterdiyse!…
Ve AK Parti bu uyarıyı nazar-ı dikkate alıp, 1 Kasım'da
denge değiştirdiyse..
Semeresini de, yüzde 50'yle aldıysa…
***
HDP'de…
Kürtlerin "kendisini" yeni yeni tanımadaki
gösterdiği "sarı kartı" iyi okumalı…
Ve 4 yıllık, "seçimin" konuşulmayacağı..
Ama planların yapılacağı, zaman dilimini
"sosyolojik" perspektifte, değerlendirmeli!
Aksi taktirde!
HDP Kürtlerin kulvarında yeni bir "Blok'un"
oluşmasına vesile olur ki..
Bu da, kendisinin sonu olur…
***
Bakalım..
HDP hazırlık içerisinde olduğu "kongre'de"..
Tüm bunları ders-i ibret noktasında gösterebilecek mi?
Göreceğiz!