KUZU KUZU KABUL MÜ?!…

Vallahi ne diyeyim!.. Şu altılının içerdiği manzara hayli "söyletiyor" insanı!.. Bakar mısınız, büyük şefe.. Kendi partisinde "otorite" kuramıyor.. Parti "gençleri" lüks otel odalarında onu "trolluyorlar..?" Sabah dediği, öğlene, öğlen dediği akşama, uymayacak bir dizi "yalanla" zihni de, fiziki de, fikri de meşgul…

***

Dahası, kendi belirleyip seçilen Belediye Başkanlarının bile "sen kim oluyorsun" raconuyla, yüz yüze bırakılıyor.. Yani, lider olabilme yönünde şeflik adına kendi mahallesinde "hakim olup" abi rolünü alamazken!… Gel gör ki, fikriyle, zikriyle, parti ruhuyla örtüşmeyenlere "şef" ol…

***

Garip bir hal.. Ve kurduğu otoritede yer alanlara da, o ne derse "onun rotasında" emir kulu misali, yürüyorlar… Kuzu kuzu, sorgusuz, sualsiz, "biat" ediyorlar!.. Vaziyetin hikmeti mucibesi nedir demiyorum, ki belli!.. O da, Erdoğan'a yönelik, haset, kin, nefret ve kıskançlık!.. Yoksa; "böylesi kuzucuk siyaset" ikmale gelebilir miydi!…

***

Dün ikinci toplantının, mutabakatın deklare edileceği güne dikkat çekmiştim.. Malum, 28 Şubat 2022 gününe gün alıp,  karar kılınmıştı?.. Ahali, oluşuma topyekûn yeni bir patent isim vermişti?.  Nam-ı diğer unvan tesciliyle, "Sizi gidi 28 Şubatçılar" deyip kuzulara söylenmiştim!…

***

Ey Temel, Ey Akşener.. Ve Ey Davutoğlu ile Babacan.. Siz ki, 28 Şubat'ın "nasıl da üzerinizden" buldozer gibi geçtiğini, bilen, yaşayan, mağdur olanlar olarak; ne bu asimile ediliş haliniz deyin hele!!.. Hiç mi, yaşadıklarınızdan "haya" etmediniz!.. Demek ki, size öylesine zevk vermiş ki, "tadı damakta" kalmış!..

***

Aldığım kulis bilgilerine göre!.. Günü belirlemedeki fikir babası da; altılının "şefi" imiş!.. Yani Kemal Bey, "o günü" özellikle, seçmiş!… Kuzucuklar da, "boyun eğip" kabul etmişler.. İtiraz eden, tek bir zat-ı muhterem de olmamış!.. "Olur şefim olur" denilmiş!…

***

Dünkü yazımda, "mesela" diyerek, bir kaç noktaya dikkat çekerek, 28 Şubat'ı, kendimce sorgulamıştım.. Tabi takvime odaklı ısrarlı oluşum, her ne kadar "sürecin darbe, vesayet, sivil iradeye kumpas" olarak görünse de, özünde bir de "siyasi ahlakın tükenmişliği" var!…

***

Çünkü bu tükenmişlik, tarihe bir not düşüştür.. Hatırlarsak o dönemleri!!.. Meclis aritmetiğiyle; "kim, nasıl, hangi plan ve tehditle" cebri şekilde, oynayıp değiştirdi!.. Kozmik odaların işleyişi, ikna localarının tertiplenmesi, milletvekili "transferleri?.." Tarihteki Güneş Motel'e "rahmet" okutan, siyasi gel-gitlerin organize edilişi..

***

1.5 ila 6 aylık ömre sahip hükümetler kurulması!.. Özellikle, 54'üncü hükümetten, 55'inci hükümete geçiş!.. Hepsi, bilaistisna demokrasi tarihinin "en rezil", siyasetin de "en ahlaksız" çürümüşlüğünü ortaya koyan işlemlerin gördüğü, bir dönem!.. İrtica var diye, "iktidar devrildi, bankalar hortumlandı" yolsuzluklar, yaşandı, yaşatıldı!?…

***

Yasamanın, yürütmenin ve yargının!.. Deriz ya; "kuvvetler ayrılığı!?".. O dönemde, üstünlük "postalda", boyun eğiciler de, siyaset ve bürokraside; "zulümlerin" en dehşetlisini, hiçbir ahlaki mevhum tanımadan; millete yaşatıldığı 28 Şubat'ın 25 yıl sonra, "taçlandırılması!?" akla ziyan!…

***

Demem o ki!.. Kuzucukların "Erdoğan'a olan haset ve kıskançlık" yüzünden bu hal yaşandı diyerek, basiretsizliklerini bir an için kabul edelim!… Günü öneren, telkin eden, masaya süren, kabulünü isteyenin, gayesi, ruhu, siyasal karakteri "vesayet kültürüyle" hemhal olup, büyük olduğunu unutmamak lazım!.. Şef'in, 70 yıldır "iktidar" olmayışı malumun ilanıdır!…

***

Ama velakin!.. Siz kuzucuklar.. 12 Şubat'ın üzerinden, bir hafta geçti.. Parti yönetimlerinizden, teşkilatlarınızdan, tabandan "yükselen bu nasıl bir basiretsizliktir" çığlıklarını dahi, duymayacak kadar; "akıl tutulması" içerisinde nasıl olursunuz?!.. Kabulü mümkün değil… Galiba, patentini aldığınız "sizi gidi 28 Şubatçılara" ek olarak, "28 Şubat'ı mı kutlayacaksınız!"…

***

Zaten, parlamenter sistemin nimetlerini anlatmak için 28 Şubat gününün niçin seçildiğini gerekçelendirecek bir başka algı çalışması daha lâzım ki, kafalardaki sorular netleşsin!.. Belki de, o günü de 12 Mart olarak belirlerler!..

***

RUHLARI MASADAYDI…

İnancım şudur.. Her ne kadar, yuvarlak masanın etrafında 6 kişi bulunuyorsa da!.. Diyorum ki; orada iki kişi daha vardı.. Fiziksel olarak, orda değillerdir.. yoksa görünürde, ama yansıyan muhtevaya baktığımızda.. Fikren de, kalben de, ruhen de şu iki zat-ı muhterem orada idi!… Kim mi!?..

***

Birinci zat.. Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı.. Yani Sabih Kanadoğlu.. Nam-ı diğer; 367 Sabih!…

İkinci zat.. İki dönem önceki Cumhurbaşkanı.. Yani Ahmet Necdet Sezer..

***

Yoksa tek yumurta ikiziyle; 28 Şubat gününü Şef "akıl ederek" kuzucuklara yedirir miydi?!…

***

OPTİMAR ANKETİ

Optimar Araştırma Şirketi Başkanı Hilmi Daşdemir, önceki akşam katıldığı bir tv programında, "Analizi birkaç saat önce bitti" diyerek elindeki en güncel anket sonuçlarını paylaştı. Daşdemir'in açıkladığı sonuçları göre siyasi partilerin oy oranları "kararsızlar dağılmış olarak" şu şekilde sıralandı:

AK Parti: % 36.5

CHP: % 26.7

İYİ Parti: % 10.9

MHP: % 10.2

HDP: % 9.7

 DEVA: % 1.3

Türkiye Değişim Partisi: % 1.1

Memleket Partisi: % 0.8

Saadet Partisi: % 0.7

Büyük Birlik Partisi: % 0.6

Yeniden Refah: % 0.7

Gelecek Partisi: % 0.5

***

GÜNÜN SÖZÜ

Akılsızlar hırsızların en azılısı ve dehşetlisidir, çünkü hem maddi hem de maneviyatını çalarlar..