LANETLİ AFİŞ (II)
Gaflet mi.. Delalet mi?
Yoksa!
Bilinçli ve kasıtlı bir organizasyon mu?
Her ne ise!
Yenişehir Belediyesi'nin "o lanetli" afişiyle
alakalı; "fırtına" pek dinecek gibi değil…
Çünkü böylesi!…
Toplumsal kırılma yaratan…
Hele ki…
İnanç noktasında ise; "tez be tez" açılan yara
iyileşmez/kapanmaz!
Ki, peş peşe gelen "özürler" ve hassasiyet
üzerine açılan soruşturma/görevden alınmalar olsa bile…
***
Lanetli duruma!
Toplumun…
Ciddi kesiminden; "tepkiler" geldi…
Her akımdan...
En radikal sol ve sosyalist kesimden bile "kabul
edilebilinir değil” denildi.
Dikkatimi çeken!
Yenişehir Belediyesi Yönetiminin siyasal bazda
"bağlı" bulunduğu, Parti..
Demokratik Bölgeler Partisi..
Yani üst katmanı, HDP'den "parti görüşü"
noktasında hiç bir "ses çıkmadı?"
Pozitif ve negatif anlamda…
Bu sessizlik!
Birçok kesim tarafından; "kabul
edilebilinirlik" olarak görüldü diyebilirim..
Çünkü hayli sorgulama geldi..
***
Parti içi bireysellik derseniz!
Doğrusu…
Her zaman ki gibi; "hassasiyetini" önemsediğim…
Ve yeri gelince partisine… Diğer siyasal akımlarına; "kral
çıplak" diyebilen, Altan Tan…
Lanetli afişe "tepki?" gösterdi.
Sosyal medya aracılığıyla; beyan da bulundu… O lanetli
afişi "kınıyorum" diye.
Tan eklemiş… Ciddi bir tavır alınması gerekir…
"Bu olan bitenleri her seferinde birkaç kendini
bilmezin şahsi tavrı olarak nitelendirerek geçiştirmeyi doğru bulmuyorum"
***
Tan'ı bu duruşuyla tebrik ediyorum..
Tabi bu mülahaza başlayınca..
Bir çok kişi gibi beni de saran bir merak var..
O da şu!..
HDP'nin içerisindeki dini "hassasiyeti olan"
diğer isimler meseleye nasıl bakıyor neden tepkisiz?…
Mesela; Eski İl Müftümüz Nimetullah Erdoğmuş…
Akademisyen, İlahiyatçı Prof. Dr. Kadri Yıldırım hoca…
Mevzuuya dair fikri beyanlarını herhangi bir yerde
görmedim/okumadım…
Yapmışlarsa biri bildirsin..
Değilse..
Bizleri "ne düşündüklerine" dair merakta
bırakmasınlar…
Ses versinler.
***
ESNAFIN ÇIĞLIĞI...
Suriçi esnafı… Her yönüyle…
Son zamanlarda yaşadıklarıyla birlikte..
Olup-bitene!… Sessiz öfkenin "isyanı"
içerisinde..
Çığlık atmak istiyor.. "Yeter demek" istiyor;
ama "düşünüyor" kime…
İkilem içerisinde…
Nedeni çok yönlü… Güven… Güvensizlik..
Koruma ve koruyamama..
Kaygı ve ürkekliğin dehliziyle "yüz yüze.?"
Mahalle baskısı… Yani "yaram içerde" diyor…
***
Bu kırılganlık… Bu sessiz haykırış… İşsiz-aşsız kalınış..
Çekler… Kira.. Alacak-verecekler.. Su elektrik..
Yasaklarla "çürüyen" malların çöp olması…
Dertli.. Bi dokun bin ah işit misali..
Ama!
Ketum ve suskun.. Temsil edenleri de suskun.
Söyledikleri tek şey var; "bu hale bir çare"
***
Dün, Balıkçılar başı esnafları aradı..
Ki hep ararlar… Son dönemlerde çok...
Hepsi tanıdık.. Bildiğim.. Ve çocukluğumun geçtiği bir
semt!..
Balıkçılar başı.. Melikahmet.. Mardinkapı..
Uğurhan.. Aşefçiler çarşısı…
İsimlerini vermek istemiyorum.. Hedef olmasınlar..
Zaten "siyasi" bir ifadeleri de yok..
Dedikleri şu… Esnaf için.. Bazı yapılar için… Sur
bölgesi; yaşanan hadiseler karşısında "afet bölgesi" kapsamına
alınarak; "imkânlar" oluşturulsun…
***
Zarar mı ödenecek? Vergi borçları mı ertelenecek? Banka
kredi faizleri mi, dondurulacak?
SGK.. Ve diğer giderler mi karşılanacak?
Bir iyileştirme.. Yaraların sarılması için;
"destek" sağlanması istendi…
Doğrusu!
Bu çığlık ve beklenti, istek…
Salt Sur içinden değil…
Bismil'den, Silvan'dan, Lice ve Hani'den de geliyor…
Daha açık ifadeyle Siyasal iktidarın; bölgenin genelini
kapsayacak bir "politika" ortaya koyarak; "tahribatı"
onarması gerekir…
Valilik ve Kaymakamlıklar aracılığıyla...
***
1 Kasım yaklaşırken… Siyasiler.. Seçim vaatleriyle
yarışırken..
Diyorum ki;
Diyarbakır'ın siyasi aktörleri de..
Ki kendilerine de yoğun olarak gelen bu şikâyet ve
talepleri; "görmeleri?" gerekiyor
Kulak tıkamayın.
Yoksa…
Evet yoksa canı yananlar "sandıkta" bir hayli
sahiplenmeyeni yakar!
***
OSB'DEN SES YOOOK!…
Bir beyanat… Ya da; duruma sorgu getirici bir hamle..
Niye?
Evet, niye onlarca "yatırımcının" imajını
zedeleyen..
Zan altında bırakan..
Hele ki; bu kadar "çetrefilli" bir atmosfer var
iken..
Bölgeye… Bölge insanına.. Yatırımcısına kadar;
"şüpheci" gözüyle bakılırken…
***
Sözde bir yatırımcı.. Fabrika sahibi..
Üretimle meşgul olması gerekirken.. İlegal
"kazanç" peşinde..
Onbinlerce kaçak sigara "paketlemiş"
depolarına..
İhbar yapılmış… Ve Jandarma basmış!…
"Maske" düşmüş.. Gümrük kaçağı sigaralara el
konulmuş..
Ama!
İmaj noktasında yarattığı tahribatı gören yok..
***
Neyse! Durumu; OSB yönetimi "içine"
sindirebiliyorsa..
Yatırımcılarımız!
Fabrika ve üretimle meşgul olan; alın teriyle kazananlar
da..
Ne diyelim; "deyip" sessiz kalırsa..
Eee.
Bizim de fazla mevzuuya "hasımlık" üretmemize
gerek yok..
Deriz ki.. "Bırak.. Kendileri bilir.."
Nasıl olsa; "imaj" onların imajı..
***
SAHİ SEÇİM OLACAK MI?
Okur soruyor...
Ömer abi… Sizce "seçim olacak mı?"…
Sorusuna!
Karamsarlığını ortaya koyan; hadiseleri de sıralamış..
Kuşkuluyum…
Bu atmosferde.. Bu şiddet ve terör sarmalı içerisinde
diyerek…
***
Ne diyelim.. Okur yerden göğe kadar haklı…
Haksız diyen sanmam!
Yaşananlar… Yaşatılanlar "kabul edilebilinir"
bir durum değil..
Gün çatışmasız.. Gün şehitsiz/ölümsüz/ ağıtsız geçmiyor.
Silahlar.. Bombalar.. Roketatarlar susmuyor…
Olağan hale geldi… Yasaklı bölge ilanı.. Sokağa çıkma
yasağı…
Hele ki.. Canlı bomba paronayaklığı; "herkesi"
şüpheci yaptı..
Baksanıza.. Kadın çığlığı metronun içerisinde atıyor;
"sırtında çanta" olan gencin; "bombacı" olduğuna dair…
***
Siyasi partiler.. Liderleri.. Ve Milletvekili adayları
"1 Kasım'dan" çok!
Laf yetiştirme gayretindedirler.. Terör.. Şiddet.. Ve
Kürt meselesi üzerinden "birbirini" yiyorlar…
Kavgacı!…
Agresiflikleri… Toplumdaki "bezginlikle" entegre
olunca!
Sokakta.. Vatandaşta; "yarından"
umutsuzlaşıyor..
Ki son zamanlarda… En sık duyduğum cümle şu; "Yeter
artık.. Ne olacaksa olsun?"
***
Evet!
Şahs-i bazda bende diyorum ki!…
Ne oluyorsa olsun.. Neler yaşatılıyorsa yaşatılsın.. Tek
kurtuluş çaresi var..
O da; demokrasiye, demokratik duruşa "sımsıkı"
sarılmamızdır..
Yani… Vatandaş olarak… Seçme ve seçilme hakkına sahip
birey olarak…
Tüm bu çetrefilli; kirli "gelişmelerden" kurtulmak
istiyorsak…
Bizim!… 1 Kasım'da "sandığa" gitmemiz gerekir…
Ve bu seçimi "icra" ederek; ülkeyi kaotik ortamdan kurtarabiliriz…
***
Sandıktan sonuç ne çıkarsa çıksın!…
Çıkacak sonuç… Demokrasiye "inanları" üstün
kılacak..
İnanmayanları ise!.. Türkiye'nin siyasi hayatındaki
"çöplüğe" terk edecek…
Evet..
Sevgili okur; "barış için" nasıl ki
"inadına barış" diyoruz.. Bence, seçim için, barışçıl ortam için..
"İnadına seçim, inadına 1 Kasım" demeliyiz…